A.Kadir Kalenderoğlu

A.Kadir Kalenderoğlu

ZÜLÂLİ CAMİİ

Abdülkadir KALENDEROĞLU ZÜLÂLİ CAMİİ Burmalı (Umurbey) Mahallesi’nde, Basın Caddesi ile Küçük Demirciler Caddesinin kesiştiği köşede, 21. pafta, 617. ada ve 3. parselde yer alır. Hayırsever Zülâlî tarafından mescit olarak yaptırılan ve günümüzde Zülâlî Camii adı ile anılan caminin ne zaman yapıldığı bilinemediği gibi ne zaman mescitten camiye çevrildiği de tespit edilememiştir. Ancak caminin yanında bulunan Zülâlî Mektebi, H. 1077/ M. 1666 yılında Terzi Hacı Abdi (Niyazi) tarafından yaptırılmıştır. Mekteplerin cami içinde veya bitişiğine yapılması cami ile mektebin birlikte yapılmış olduğunu gösterdiği gibi âlim ve şair Yusuf Zülâli’nin H. 1100/ M. 1688-1689 yılında vefat edince cami girişindeki mezara defnedilmesi ve 1692 tarihli bir kayıtta “Zülâlî Efendi Mescidi” isminin zikredilmesi caminin de mekteple birlikte veya yakın bir zamanda yapılmış olduğunu gösterir. Camiye girişin solunda ortadaki dört ahşap direk arasında çiltenandan Zülâlî Sultan’a ait mermer sanduka yer alır. Kuzey yönündeki son cemaat yerinin önü, 16 ahşap direk tarafından taşınan sundurma şeklinde yapılmıştır. Restorasyon sonrası ahşap olarak kuzeye doğru meyilli olarak yapılan bu kısmın sol köşesinde ve minare önündeki kapıdan kadınların namaz kılmaları için bir yer oluşturulduğu gibi kuzey cephenin batı köşesindeki buzlu camla son cemaat yerinden ayrılan bölümdeki ahşap merdivenle de kadınlar mahfiline çıkış sağlanır. Kadınlar Mahfili, ikisi yan duvarlara bitişik dört ahşap direk tarafından taşınır. Kuzey yönünde altı, batı yönünde bir tane dikdörtgen formlu pencerenin aydınlattığı Kadınlar Mahfili’nin önü ahşap korkuluklu, orta kısım ise yanlara göre içerlek yapılıdır. Son cemaat yerine girişin üzerinde iki panelden oluşan yedi satırlık mermer kitabe yer alır. Bu kitabe daha önce caminin kuzeybatı yönünde dışarıdan kadınlar mahfiline çıkış kapısı üzerinde idi. Yangından sonraki restorasyonda şimdiki yerine konmuştur. Kitabede;      Pâdişah Sultan Hamîd devridir devr-i safâ     Oldu hep vîrâne ma’mûr bânî’-i sâhib-vefâ     İşte ez-cümle Zülâlî Câmi’-i dâr-ı felâh    Mâbed oldu müslimîne bi-lûtf zât-ı Hudâ    Kadri-i hilâfet asla kimseler ma’ni değil   Muhterîk olmuşdu bu cami’ mukaddem ez-kazâ   İttifak üzre ahâlî itdi sa’-yi gayreti  Kıldılar ma’mûr bu mâ’bed-hâne-yi beyt-i  Hudâ  Her kesân vüs’atince imdâd eyledi Allah içün Buldular rızâ-i Rahmân dâr-ı dünyâ vü’l-bekâ Sâhibü’l-hayrı Hudâ ‘âlemde eksik itmesün Düşülür gufrâna mazhar bulunur Hak’dan rızâ Feyzi’yâ târih-i i’mârın teberrûk söyledim Mescidi ra’nâ yapıldı hân-gâh-ı evliyâ Fî sene 1300 Receb-i şerif gurre ( 8 Mayıs 1883)  yazılıdır. Kitabeye göre cami, H. 1300/ M. 1883 yılında Akosmanoğlu Hacı İzzet Efendi tarafından yeniden yaptırılmıştır. Kuzey yönündeki iki kanatlı kapıdan son cemaat yerine geçilir. Son cemaat yerini kuzey yönde, cam bölmeli kısım ile harime giriş kapısının iki yanındaki pencereler aydınlatır. Bu pencereler aynı zamanda mihrap vazifesi de görür. Bu kısmın doğu yönünde dışarıdan bir kapı ile girilen gömme dolaplı ve tek pencereli bir oda, batısında da kapısı dışarıya açılmış kadınlar mahfiline çıkışı sağlayan ahşap merdiven yer alır. İki kanatlı ahşap kapı ile giriş sağlanan harimde girişin iki yanında zeminden bir basamak yüksekliğinde ve etrafı ahşap korkulukla çevrili mahfiller yer alır. Yangından önce sağ kısım müezzin mahfili ve imam odası olarak kullanılıyordu. 2009-2010 yıllarında yapılan restorasyondan sonra müezzin mahfili ve imam odası sol tarafa alınmıştır. Bu kısmın yarısı ahşap ve cam bölme ile ayrılarak imam odası haline getirilmiş olup buradaki tek kanatlı ahşap kapıdan minareye çıkış sağlanmaktadır. Cami harimi ahşap tavanlı olup tavanın ortasında geometrik bezemeli, ahşap oyma yuvarlak formlu tavan göbeği vardır. Harimi doğu ve kuzey yönünde ikişer, batı ve kıble yönünde dörder tane pencere aydınlatır. Pencereler dıştan dikdörtgen formlu ve demir parmaklıklı, içten ise basık yuvarlak kemerlidir. Alçıdan yapılan mihrap yuvarlak kemerli olup iki yanında kaidesi ve başlığı bulunan dikine yivli sütunludur. Mihrabın içi-dışı sonradan ahşap lambri ile kaplanmış, yangından sonra eski haline getirilmiştir. Güneybatı köşede ahşap minber, güneydoğu köşede de çokgen yüzlü ahşap vaaz kürsüsü vardır. Cami kargir ve kerpiç duvarlı, içten ve dıştan beton sıvalı, geniş ahşap saçaklı, üzeri kırma çatılı ve Marsilya kiremitle örtülüdür. Caminin kuzeydoğu köşesinde yer alan minarenin kaidesi kesme taş, gövde ise tuğladandır. Şerefe demir korkuluklu, petek gövde gibi tuğla, sivri külâh ise çinko kaplıdır. Zülâlî Camii, değişik tarihlerde yapılan bakım ve onarımlarla günümüze kadar gelmiştir. Bilindiği kadarıyla; 1965 yılında Zülâlî Camii Onarım ve Yaşatma Derneği tarafından 50.000 TL bağış toplanmış, bu bağışla cami zemini betonlanmış, pencereler çift çerçeveli hâle getirilmiş, son cemaat kısmının üzerine bir çıkma yapılmış, çevre düzenlemesi ve şadırvan yapılarak ibadete açılmıştır. Cami, sonraki yıllarda yanmış, Akosmanaoğlu Hacı İzzet Efendi tarafından yeniden yaptırılmıştır. İkinci Dünya Savaşı (1939-1945) sırasında askeri amaçlı depo olarak kullanılan cami, 1965 ve 1990 yıllarında onarımdan geçmiştir. Eskiden caminin Uzunçarşı yönüne kapısı yoktu. Akosmanoğlu İzzet Ağa, bir dükkân arsası alarak kapı halinde vakfetmiştir. 1965 yılında dernek tarafından tamir ettirilmiş, ahşap olan zemin betonlanmış ve üzeri tahta döşeme yapılmış, duvar sıvaları sökülerek yeniden sıvanmış, pencereler çift çerçeveli hale getirilmiş, avludaki kabir yenilenmiş, etrafı demir parmaklıkla çevrilmiştir. Zülâli Medresesi, Zülâli Camii’nin yanında, 1 dershane ve 14 odası olan Zülâli Medresesi vardı. Bu medrese, H. 1343/ M. 1924 yılında kapatılmış, H. 1345/ M. 1925 yılında Tiryakioğlu Haşim Bey’in belediye başkanlığı zamanında Afyon Belediyesi tarafından yıktırılarak yerine umumi tuvalet yaptırılmıştır. Caminin güneybatı yönünde 1985-1986 yıllarında Arpacıoğlu Hacı Ahmet tarafından yaptırılan şadırvan vardır. Projesi Erdoğan Emre tarafından çizilen şadırvan, altı köşeli olup her cephesinde iki musluk yer alır. Şadırvanın üzeri altı sütunun taşıdığı kubbe ile örtülüdür. Eskişehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 29–03–2007 tarih ve 1766 sayılı karar ile tescillenerek koruma altına alınan cami, 18 Ağustos 2009 tarihinde elektrik kontağından çıkan bir yangın sonucunda yanmış, işadamı Mehmet Çakmak tarafından aslına sadık kalınarak restorasyonu yaptırılan cami, 30 Temmuz 2010 tarihinde tekrar ibadete açılmıştır.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
A.Kadir Kalenderoğlu Arşivi