80 yıl önce M.K. Atatürk; “Ne mutlu Türküm diyene!” Diyordu.

Ama ya 80 yıl sonra; “Sen ne ‘mutlu Türküm’ dersen o da ‘ne mutlu Kürdüm’ der. ‘Türklük’ yerine ‘Türkiyelilik’ bilinci yerleştirilmelidir.” Diyen, Türklüğün onur kazandırdığı ve o sayede BOP Eş Başkanlığı payesini gururla taşıyan bir R.T. Erdoğan çıktı ortaya. Onunla özdeş ve yandaşlar da vardı. Örneğin İstanbul’da yerine vekil kalmış bir Kadir Topbaş da “Cumhuriyetin ilanı İstanbul’un tarihi değerini ve saygınlığını düşürmüştür.” diyebiliyordu. Payandaş bir Leyla Zana’nın ise, “Kürtlerin geleceği ve özgürlüğü için Türk askerinin kanının oluk oluk akması gerekir.” şeklindeki sözlerini duyan bile olmadı. Bu Türk milletinin saçı bitmedik yetimleri ve şehitlerinin yarattığı olanaklardan yararlanarak günümüzdeki konumuna gelen ve bir halt olduğunu sanan Ahmet Altan adlı kendini bilmez de; “Toprak tek başına bir anlam ifade etmiyor. APO Türklere Allah’ın bir lütfudur. İnsanları öldürmek yerine Kürtlere istedikleri toprakları vermek gerekir.” diyerek, meçhule atışlar salladı. Kendi yetenek, yetersizlik ve çaresizliklerini “Atatürk öldüğünden beri hala zenginlik ve özgürlük üretemiyorsak sebebi Kemalizm’dir.” sözleriyle dillendiriyordu. Utanmazlık ve aymazlığını ise “Memleketi bir çift kadın memesine satarım” diyerek ifadelemişti. Böylelerinin aksakalı görülen Çetin Altan’da; “Vatan sevgisi nedir ki? Vatanı seveceğinize gidin evde karınızı sevin.” dememiş miydi? Konuşma ve düşünme özürlü M.Ali Birand geri kalır mı? “Türkiye, sadece Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir.” Dedi. Kendinden meşhur, tarihten anlamaz, dilini dahi konuşamayan yamuk Orhan; “Kimse söylemiyor, bari ben söyleyeyim: Türkiye’de 1 milyon Ermeni’yle 30 bin Kürt katledildi.” diyerek, cümle âleme gülünç olmuştu. Hıristiyanlaştırılmağa yön tutmuş, Dönme Ilımlı İslamcıların Cemaat Lideri geçinen fitnullahı da: “Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı sırtımızı Amerika’ya dönmeliyiz.” sözleriyle, müritlerine yeni bir cihat için hücum emrini vermiyor muydu? Birileri bu cihadın sonucunu rüyasında görmüş olacak ki; Anadolu istilaya uğrarken müstevliye yataklık eden ekalliyetler gibi konuşmağa başladı: “Boğazlar, milletler arası bir komisyona devredilmelidir.” Bu sözleri sarf eden; babasının oğlu olamayan bir Rahmi Koç idi. Türk Ulusunu derinden yaraladı. Okudunuz mu bilmiyorum, ama Emekli Albay Sarızeybek’in kitabının adı, bu yazının son sözünü veriyor: Ya Gazi Duysaydı!