KADIKÖY’DEN Adalar’a gidecek 18'50 vapuru bekleniyor. Henüz hava kararmamış. Kadıköy akşam canlılığını yaşıyor. İki Çingene çocuk denize yüzünü vermiş darbuka çalıyor. Adeta yarışıyorlar darbukada. Haşlanmış mısır, simit, su satanlar, Grenpees, için falan para toplamaya çalışan gençler, saz, gitar, saksafon çalan sokak çalgıcıları... Haydarpaşa'ya yüzünü dönmüş sigara tüttürenler, Kızılderili şarkıları söyleyip dans eden otantik Kızılderili orkestra elemanları. (CD satıyorlar) ve Ada Vapur İskelesinde randevulaşan insanlarla vapuru bekleyenlerin uğultulu kalabalığı.
Kaçırdığını sanıp koşuşturanlar, erken gelip muhabbete dalanlar. Eşyalarını iskeleye taşımaya çalışanlar, bankamatiklerden para çekenler, yatıranlar, vapur jetonu alma telaşında olanlar, dilenciler, çiçek satan çingene kadınlar, kay-kay ve bisikletle insanlara çarpmadan aralarından geçmeye çalışan çocuklar, gençler. İskelenin kapısına yaslanıp son sigaralarını içen tiryakiler.
Vapurda içeceği votka, rakı ya da birasını sıkı sıkı saklayan kerahatçılar. Cep telefonundan başını kaldıramayanlar, kulaklıklarından şarkı dinlemeden duramayan kulaklıklı kişiler.
Vapurda koşuşturan çocuklar, ağlayan bebekler, satıcılar, çalgıcılar...
En çok dikkatimi çeken iki kişi: Yaşlı Kemancı ve Balık çekilişi yapan tombalacı.
Bir başka sefere hepsini anlatırım.
Bahara merhaba diyelim.
MEHMET ÜNAL TAŞPINAR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.