Hüseyin Öztürk
SOLCU TERÖRİST
Başdöndürücü olayların meydana geldiği bir haftayı geride bıraktık ve ne yazacağımı, nereden başlayacağımı inanın şuan dahi bilemiyorum... Önce bir avuç tiyatrocu müsveddesi soyu-sopu belirsiz grup çıktı meydana. "Türkiye'de hayatı durdurun!" çağrısı yaptı. 30 Mart'ta ana amuhalefet lideri Kılıçdaroğlu kaptı mikrofonu, "Öyle olaylar olacak ki, Başbakan'ın bile haberi olmayacak!" dedi. Ertesi gün, iki il dışında tüm ülkenin elektrikleri kesildi. Ne oluyor, ne bitiyor diye düşünmeye fırsat kalmadan Çağlayan Adliye'sine giren 2 hain terörist savcımız Mehmet Selim KİRAZ'ı rehin alıp, nihâyetinde şehid ettiler. Allah'ım rahmet eylesin! Hiçbiri normal değil kıymetli okurlarım. Bu hain saldırılar tek bir örgüt tarafından işlenmedi. Bu işin içinde "Barolar" var. "Gülen Terör Örgütü" var. "Medya" var. "Dhkp-C Terör Örgütü" var. Ve...... Maalesef "Bazı Siyasi Partiler" var. Lanet olası teröristler adliyeye girmeden önce İstanbul Barosu avukatları eylem yapıyor. Tüm güvenlik güçlerinin dikkati bu eylem üzerindeyken avukat cübbesi altında gizlenen silahlarla beraber elini kolunu sallaya sallaya giriyor teröristler. Hâinler İstanbul Barosu Başkanı Ümit KOCASAKAL ve Chp'li Sezgin TANRIKULU ile görüşme/arabuluculuk talebinde bulunuyor. Ne gariptir ki; aynı Kocasakal, savcımız şehid edildikten hemen sonra "Savcımızı koruyamadınız!" diye hükümete verip veriştirirken, 3 gün sonra uygulamaya konulan "Avukatların da aranarak adliyeye girişi" ne bu defa karşı gelerek, emniyet güçleriyle arbede yaşıyor... Eyy Ümit KOCASAKAL denilen kişi! Sen kimsin kardeşim?! Sen kimin adamısın ve kime hizmet ediyorsun? Senin özelliğin nedir ki, o adliyeye aranmadan girmek istiyorsun?! Önce, "Hükümet savcımızı koruyamadı!" diye veryansın et! Sonra kalk "Beni veya herhangi bir avukatı kimse arayamaz!" diye polise efelik yap! Bir de kalkmış, "Eylemciler avukat değil!" diyor. Ulan madem eylemciler avukat değil veya sizinle bir alakası yok; neden bir imam cübbesi altında veya dekan cübbesi altında eylem yapılmadı da, avukat cübbesi altında eylem yapıldı? Neden bir üniversite hocasına veya cami imamına değil de, savcımıza karşı saldırıldı? Herkesin gözü kulağı bu adamın üzerinde olsun. Çekirge bir zıplar, iki zıplar, üçüncüsünde elbet yakayı kaptırır ey Kocasakal!!! Merhum savcımızın rehin alındığı ilk saatlerde, özellikle Doğan Medyası tarafından ilk görüntüler çarşaf çarşaf yayınlanmaya başladı. İki tane çapulcu it, koskoca bir savcının başına silah dayamış vaziyette gözlerimizin önüne getirildi. Terörist te demiyorlar ha! Doğan Medyası'na göre onlar sadece masum birer eylemci. Terör örgütünün ne kadar güçlü; devletin ise ne kadar güçsüz ve zavallı olduğu algısı oluşturmak için, "Doğan Medyası" Dhkp-C terör örgütünün propagandasını yapmıştır... Herkes bu hain teröristlerin kim ve hangi örgüte mensup olduğunu merak ederken, geçtiğimiz yıl gözaltına alınan ve ihraç edilen paralel emniyet müdürü Kadri C. YİĞİT, "Maskeliyi tanımadıysanız yardımcı olalım. Ş.Y gibi geldi bize!!!" diyerek herkesi aydınlattı. Peki nerden biliyordu o maskeli teröristin Şafak YAYLA olduğunu? Paralel medya derhal devreye girerek, "Yiğit'in teröristi gözlerinden tanıdığı..." haberlerini yaydı. Biz de yedik! Aslında bugün konuşulması gereken konular bunlar olmayacaktı. Türkiye'nin konuşması gereken asıl konu; Fethullah GÜLEN'in masonluğuydu. 1960'lı yılların sonlarına doğru mason olduğuna dair yayınlanan belgeler ülke gündemini derinden sarmıştı. Fakat bu belgelerin bedeli olarak; ertesi gün "Hayatı durdurdular". YANİ BU İŞİN İÇİNDE FETHULLAH GÜLEN EKİBİ VARDIR. 11. Büyük Olağan Kurultay'ında onlarca defa Pkk'ya ve Öcalan'a "Terör Örgütü, Terörist" diye haykıran Devlet BAHÇELİ, Dhkp-C'ye terör örgütü bile diyemediği gibi; hala Berkin ELVAN isimli göstericinin ölümünü kendine dert edinerek, "Berkin bir defa daha katledilmiştir!" demekle yetinmiştir. Ben teröriste terörist demem, terörist PKK olmayınca öyle mi Sn. Bahçeli?! Ben şehide şehit demem, şehit Fırat ÇAKIROĞLU olmayınca öyle mi Sn. Bahçeli?! Selahattin DEMİRTAŞ, KAMALAK ve KILIÇDAROĞLU'yla beraber şehid savcımızın cenazesine katılmayan, hatta partilerini temsilen bir vekil bile göndermeyenler kervanında yer almıştır Bahçeli. Bir de kalkıp milletle dalga geçercesine, "Cenazeye katılamadık ama ruhumuz oradaydı!" gibi talihsizce laflar etmekten de geri durmamışlardır. Bunlara güvenip herhangi bir savaşa girmek, en bidayette mağlubiyet demektir bu ülke için. Düşünsenize! "Biz cephede savaşamadık ama ruhumuz cephedeydi!" CHP ise her zaman olduğu gibi Dhkp-C'ye terörist demekten korkmuştur. Geçmişte "Berkin ELVAN'ın terörle bir ilgisi yoktur!" diyen CHP'nin bu sözü yalanlanmıştır. Madem Berkin ELVAN'ın terörle bir ilgisi yoktu; neden bu eylem Berkin ELVAN adına yapıldı? 15-16 yaşındaki sübyanlara para verip devlete-millete küfrettirenler siz değilmisiniz? Bir zamanlar Deniz GEZMİŞ'i idam eden CHP'liler, nasıl ki bugün Deniz GEZMİŞ'in mezarında gözyaşı döküyorsa; dün Berkin ELVAN'ın da ölümüne sebeb olan CHP'liler bugün Berkin ELVAN'ın heykellerini dikiyor sağa-sola... Bu olaylar her ne kadar "Kanlı Nisan" olarak tarihe geçse de, aslında "SOLCU TERÖRİST" adında yeni bir tanım doğurmuştur. Alparslan ASLAN isimli terörist'in, danıştay başsavcısını şehid ederken tekbir getirdiğini ve aracında Yeni Akit Gazetesi bulundurduğunu iddia ederek, "İSLAMİ CİNAYET" propagandasına sarılan kemalistlere sesleniyorum; Dhkp-C'ye terör örgütü diyemeyen herkes benim için potansiyel bir terör şakşakçısıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.