Halil Şahin

Halil Şahin

BU DAVET BİZİM

              “İslamiyet, bozulmamış din” diyorlar. Adem Peygamber İslam Dinin ilk peygamberi ise, sonrasında binlerce peygamber, nebi, uyarıcı neden geldi? “Kur’an gönderilen son kitap, bundan sonrası Dünya yaşamının sonu olacaktır” diyorlar. İnsanları dar bir çerçevede hapsederek, korkutuyorlar. İsa’nın tebliğ ettiği İncilin havarilerce çeşitlendirdiği dikkate alınırsa; Kur’an’ın Halifeler Döneminde dahi pek çok çeşit yorumlanmasının ve günümüz değin olan ayrışmaların nedeni ne anlama gelir? Neden İslam tarihi Hz.Peygamber'in vefatından sonra neden hep iktidar savaşlarıyla dolu? Din denilince akla; hak, hukuk, adalet, işgaller, zulümler, tecavüzler, yoksulluk, yolsuzluk, sokak çocukları, özürlüler, açlar, susuzlar, giderek artan boşanmalar, dağılan aileler, işsizler, zam, zulüm, işkence, plansız şehirleşme, trafik, gecekondu, sanat, edebiyat, şiir, felsefe, müzik, sinema, tarih, tabiat, uygarlık vb neden gelmiyor? En gelişmiş uygarlığı, bütün iyilik ve güzellikleri Müslümanların gerçekleştirmesi gerekmez mi? Cami, Kur'an kursu, Müslüman’ım diyenlerin sayısı arttıkça bizim imanımız ve teslimiyetimiz neden azalıyor? Arı bal yapmam, Güneş doğmam, Gece kararmam, Kış üşütmem, Gündüz ışıtmam, Koyun süt vermem, İnek et vermem diyebilir mi? Peygamberlere dahi biat şartlı iken; şeyhe, parti liderine, ağaya ve benzerlerine sorgusuz, sualsiz teslim olmak ne demek? İbadet denilince hepsi birbirine karıştırılarak; namaz, oruç, abdest, Cami, Kilise veya Havra’ya gitmek, günah çıkartmak, yağmur duasına çıkmak, dedelere tutunmak, evliya peşinde koşmak vb. akla geliyor. Peki; bilim, teknoloji, sağlık, sanat, adalet ve insan haklarındaki güzellikleri niçin biz değil de salt Yahudi ve Hıristiyanlar yapıyor? Onlar birlik ve barış içinde çalışırken, bizler birbirimizle neden uğraşıyoruz? Birileri; neden dini siyaset, dini ticaret, dini öz çıkarlar için kullanıyor? Oysa siyasetin girdiği yerde akıl, mantık, basiret, feraset, ahlak, vicdan ve imanın çıkıp gittiğini; geriye salt hırs, öfke, kin, nefret ve düşmanlığın kaldığını bilmiyor musunuz? Din "insan için" gönderilmiştir. Dini darlar ise “insanın din için yaratıldığını” sanıyorlar! Din "insanı korumak ve mutlu etmek" için gönderilmişken, dini darlar “dini korumaya ve dini mutlu etmeye" çalışıyorlar! İslam “gönül kazanma” diniyken, “haşlama ve dışlama” dinine dönüştürüldü! Gönül alması gerekenler, İslam korkusu saldılar! Sevme sevdirme dini, “Haddini bildirme ve sindirme” dini oldu! “Sevgi gösterisi” olması gereken din “Gövde gösterisi aracı” oldu ve din olmakla hiçbir ilgisi kalmadı! Kur'an-ı Kerim'de tam 292 yerde geçen HAK kelimesini kimse neden terennüm etmiyor? Kadınlara dokununca bozulan abdest, yetim hakkına dokununca neden bozulmuyor? Niçin her halimizle dinimizi yalanlıyoruz? Şu insanları öldürmek için devasa silah ve savaş araçları, ateşe dayanıklı kefen üreten din bezirgânları; neden açlar için yiyecek, üşüyen çocuklar için sıcak tutan elbiseler üretemiyor? Mekke’den Medine’ye giderken mağarada üç gün saklanan Hz. Muhammed, bir yere uçamamışken; bir yerden diğer bir yere uçtuğunu, aynı anda birkaç yerde olabileceğini söyleyebilen ve kendine şeyh yakıştırması yapanlara ne oluyor? Hz. Musa suda neden yürüyemedi de denizin yarılmasını bekledi? Yakup Peygamber, kuyudaki oğlu Yusuf’un yanına neden gidemedi? Kur’an denilince, dini darların usuna Allah'ın insanlığa iletisi ya da bize sunduğu hayat tarzı değil de ölü kitabı, mezar kitabı, mevlit kitabı ya da dua kitabı akla geliyorsa, belli ki, sapkındırlar! Kur'an denilince, akla ahenkli biçimde okunan ve mest olunan bir şiir veya şarkı akla getirtiliyorsa, ortada şirk koşma vardır. Kur’an'ın ilahi bir mesaj ve yasa kitabı olduğunu bilen ilahiyatçılar ve tarikatlar ise O'nu uygulamaktan çok, O'nun üzerinden bir paye ve konum kazanma yoluna gitmişlerse, dini ticarete dökme hevesleri başlamıştır. Asırlardan beri Kur’an'ın ne olduğuna karar verememiş bir Müslümanlık, Yaratan'ı zerre kadar önemsemeyen, O'na inanmayan, ama inanıyormuş gibi yapan bir güruhtan başka bir şey değilse; daha nice tufan ve felaketlerle karşı karşıya kalınacağının işaretleri görülmeye b aşlamış demektir. Evliyalar, ermişler vs. için anlatılan kerametlerin, Kur’an’da anlatılan peygamber kıssalarının bilmem kaç katı olduğunun nedenlerini hiç düşündünüz mü ? Kalabalıklarıyla övünen bir “sürü” taraftarı var diye sevinen cemaatlerin ve tarikatların kan ağlayan İslam coğrafyasına koştuklarını hiç gördünüz mü? Hapishanelerde mahkum edilen ve tecavüze uğrayan Müslümanları kurtarmaya giden kaç şıh, şeyh var? İslam, akıl dinidir. Zihin, bilgi ister; evrensel bakış ister, bağımsız düşünme yeteneği ister. Ezberi olan, bir fikre körü körüne bağlı olan, geleneksel anlayışından ödün vermeye yanaşmayan, geleceği yorumlamaktan korkan, yaşadığı olumsuzlukların nedenini arama zahmetine girmeyen, kendi öğretisinin dışında bir yorum getirenleri lanetleyen ve aşağılayan, öğretisindeki kusurları örtmek için bin bir bahane uydurmayı adet haline getirenlerin; "Her şeyimiz iyi de biz ve bizim gibi olanlar niye böyleyiz?" sorusunu kendine bir defa bile sormamış olanlar ve bu bağlamda neden-sonuç ilişkisini yaşam tarzı olarak benimseyemeyenler, elbette bu davetimizin muhatabı değillerdir!  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi