Saime Bircan Sak
Tatilde Tiyatro-ANA - ORHAN ASENA
Tatil deyince bazılarımız yan gelip yatmak sanıyor. Oysa farklı uğraşlar da insanı dinlendirir. Yoksa sabah akşam yiyip içip yatmak, boşa zaman geçirmek olmaz. Günler uzun. Öyle çok şey var ki yapılacak. Herkesin ilgi alanı farklı. Okumak başlı başına bir dinlenme, bilgilenme, haz alma yolu. Ben denize girmekten, okumaktan, yemek içmekten arta kalan zamanda tiyatroyla ilgilendim. Orhan Asena’nın Ana oyununu yeniden sahnelemek için kolları sıvadım. Yarım saatlik bir kısa oyun. 1980 öncesi TÖB DER de oynamıştım oyunu. Genco Erkal İzmir’e gelmişti Nazım Hikmet’in şiirlerinden oluşan MERHABA adlı gösteriyi sunuyordu Elhamra sinemasında. Şimdi Opera Bale sahnesi oldu orası. Güzel tarihi bir bina. Oyun sonrası kuliste görmeye gittim Genco Erkal’ı. Gayet nazik karşıladı. “ Tek kişilik bir oyun hazırlıyorum beni izler misiniz, sizin görüşlerinize gereksinimim var” dedim. “Olur” dedi ve ertesi gün için randevu verdi. Heyecandan bütün gece uyuyamadım. İnanamıyordum kabul etmişti. Ben sahnede o salonda sonuna kadar izledi beni. Sonra eleştirilerini söyledi. Önerilerde bulundu. Benim için çok önemli bu sanatçıyı ömrümce saygıyla anacağım. Büyük sanatçı kolay olunmuyor. Sanatçı toplumda önderdir, yol göstericidir de aynı zamanda. Metni yeniden elime aldım. Neredeyse kırk yıl geçmiş üstünden. Okurken anımsıyorum hepsini ama ya sahnede unutursam… Sahne dediysem yanlış anlaşılmasın. Yazlık evin arka balkonu ve üç basamak merdivenle inilen küçük bir bahçe. Erik ağacının altına sandalyeler sıralandı. Evde olanlarla dekor kostüm ayarlandı. Komşu sazıyla eşlik etti. Metin var, oyuncu var, seyirci var… Daha ne olsun, perde yok, ışık yok, efekt yok. Olsun. Biz köylerde traktör römorkunun üstünde de oynadık. Ana oyununun konusunu biraz özetleyelim. Çocuğunu çok zor koşullarda dünyaya getirip büyüten annenin kendi hayatıyla yüzleşmesini görüyoruz. Oğlu zengin bir adamın kızıyla evlenmek için evden ayrılmaktadır. Kızın ailesine “annem yok, annem öldü” demiştir. Annesinin çok ağırına gider bu durum. “Bu dünyayı bir erkek tanrı yaratmış. Erkek için yaratmış, erkeği gözeterek yaratmış. Evreni buyruğuna vermiş, doğayı buyruğuna vermiş, kadını buyruğuna vermiş. Tüm kurallar ondan yana işler, gene de oyun bozanlık eden o olur, o olur ama, sen kalırsın arada gene. Diyelim geçmiş başınızdan bir kaza, kucağınızda çocuğunuz sokaklardasınız… Seziyorsunuz başınıza gelecekleri. Seziyorsunuz ; toplumun nasıl canavarca size saldıracağını. Ürkü içindesiniz… Siz: Irzına geçilmiş bir kadın, çoktan ırzına geçilmiş bir dünyada. Bir yere varıyorsunuz, bir kente. Önce bir sığınak buluyorsunuz çocuğunuza. Gerçi çocuğunuzu sizden koparıp alacak yuvalar da var. Ama koparıp alacak. Ne demektir bu hanımefendi, bilir misiniz? Çocuğunuz bir dağın ardında kalacak demektir, adı devlet olan bir dağın. Kolay kolay aşılmaz bir dağın. Sizden alacaklar bir sürüye katacaklar… Ana sözcüğünü sözlüklerden tanıyacak. Masa dercesine, kalem , kitap dercesine ana diyecek. Ben veremedim hanımefendi ! Ben kaptırmadım devlete oğlumu. Sandım ki o ben bir de namusum, biz üçümüz yaşayabiliriz bir arada. Bir komşu kadına verdim onu, komşu kadını da sırtlandım. Ne kadar gider işler tıkırında? Kaç gün? Kaç hafta? Kaç ay? Diyelim ki uzun süre tıkırında gitti işiniz, derken bir gün açıklandı giziniz. Daha o gün bir fiskostur gider çevrenizde. Bunlar dostlarınız… Arkadaşlarınız … Size canım ciğerim diyenler… size ellerini uzatırlarken sezersiniz sıkıntılarını… Sanki çok büyük bir suç işlediğinize tanık olmuşlar da yüzünüze vurmuyorlar.” Toplum baskısı, işsizlik, ev kirası, geçim derdi… Sonunda da evladınız tarafından yok sayılmak… Toplumsal gerçekleri dile getiren bir oyun ANA. Sitemiz sakinleri de ilgiyle ve beğeniyle izlediler. İki küçük seyircimiz de vardı. Dikkatle izlediler. Ana oyununun yazarı Orhan Asena 7 Ocak 1922 de Diyarbakır’da doğdu. Tıp Fakültesi mezunu, çocuk doktoru yapmış. Kendisini tiyatro eserleri yazmaya vermiş. Pek çok eseri ve ödülü var. Tanrılar ve İnsanlar- Simavnalı Şeyh Bedrettin- Atçalı Kel Mehmet – Şili’de Av- Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe- Tiyatro eserlerinden bazıları. Saygıyla anıyorum. Benim için de güzel bir deneyim oldu. Şimdi 30 Ağustos Zafer Bayramı hazırlıklarımız var. Komşu siteleri de harekete geçirmek gerek. Şimdiden kutlu olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.