Saime Bircan Sak
Başarılı Kadınlar
Fatma Işık Kaya başarılı ve azimli kadınlarımızdan biri. Onu kendi tümceleriyle tanıyalım. Saime Bircan Sak- Bize kendinizi tanıtır mısınız? Nerede doğdunuz, hangi okula gittiniz? Fatma Işık Kaya- 1962 yılında İzmir’in Tire ilçesinde doğdum. Selânik kökenliyim. Babam astsubay olduğu için tayinler nedeniyle ara ara şehir değiştirmek zorunda kaldık. Bu yüzden hiç sıla kavramım olmadı. İlkokulun ilk üç yılını Ankara’da, kalan iki yılını ve ortaokulu İzmir’de okudum. Lise birinci sınıftan öğretmen ve arkadaşlarımın görme engelim nedeniyle takındıkları olumsuz tavırlar yüzünden ayrıldım. S.B.S. - Doğuştan mı yoksa sonradan mı görmez oldunuz? F.I.K. - Rahatsızlığım, akraba evliliği nedeniyle tavuk karası ve doğuştan. Çocukluk ve genç kızlık dönemlerimde biraz olsun görürken 35 yaşımdan sonra sinsi sinsi ilerledi. S.B.S. - Resme ilginiz ne zaman ve nasıl başladı? Sizi etkileyenler oldu mu? F.I.K. - Kendimi bildim bileli resme ilgim var. Fırsat bulduğumda resim yapmaya çalışırdım . Nedenini ben de bilmiyorum ama az da olsa görebildiğim dönemlerde resimlerim berbat ötesiydi. Ne yaptıysam başarılı olamadım. 1989 yılında, babamın Hürriyet gazetesinde doğuştan görme engelli bir ressamın haberini okuması zaten var olan resim aşkımı iyice kamçıladı. Bu; idolüm, örnek aldığım, dünyaca ünlü ressam Eşref Armağan Hoca'mdı. Zaten tam olmayan görmemin yavaş yavaş daha da azalmaya başladığı o dönemde kartpostal boyutunda kâğıtlara bir şeyler çizmeye başladım. Görme alanım çok dar olduğundan büyük kâğıtlarda başarılı olamadım. Bir akrabanın: "Bunlar çocuk resimleri. Bir çocuk resim sergisine koyabilirsin." demesi üzerine, o zamanlar her evde bulunan termosifonda hepsini bir güzel yaktım. Sonradan naif resim diye bir tarz olduğunu öğrenince, oturup, ağladım. 2002 yılında benim aşk yine depreşti. Mânevî kız kardeşimin aldığı küçük resim defteri ve pastel boyalarla yeniden başladım ve başlayış o başlayış. S.B.S. - Görmeden nasıl bu kadar güzel resimler yapabiliyorsunuz? Estağfurullah. Teveccühünüz. Resimlerimi göremediğim için onlar hakkında bir şey söyleyemiyorum. Sizin gibi görenler çok beğeniyor ve bu beni çok mutlu ediyor. Çizmek istediğim şeyleri önce hâyâlimde tasarlıyor, sonra bitmiş tükenmez kalemle, kâğıda bastıra bastıra, iz bırakacak şekilde çiziyorum. İçlerini de istediğim boyayla boyuyorum. En çok kuru boya kullanıyorum. Pastel boya, karakalem, fırça yerine parmaklarımı kullanarak sulu boyayla yaptığım da oluyor. S.B.S. – Peki renkleri nasıl seçiyorsunuz? F.I.K. – Onları kutulara koydum içine kabartma yazıyla ne renk olduklarını yazdım. Kabartma yazıyı da kendi kendime öğrendim. S.B.S. –Bravo size. Sergi açtığınızı biliyoruz. Nasıl oldu ? F.I.K. - Çok sevdiğim kurtuluş savaşı kahramanımız KAZIM KARABEKİR PAŞAMIN değerli kızı sayın TİMSAL KARABEKİR HANIMEFENDİYLE facebookta tanıştık.Bana ömrümde kimseden görmediğim bir sevgi, ilgi ve yakınlık gösterdi. Kendisi ikinci annemdir. Onunla tanışıncaya kadar öz annemden başka kimseye anne demedim. Hoşluk olsun diye birkaç resmimi gönderdim. Çok beğendi ve etkilendi. PAŞAMIN Erenköy'deki köşkünü müze yapmışlar. Bahçesine de apartmanlar inşa etmişler. Müzenin müdürü ressam Figen Batı Hanımefendi.Apartmanlardan birinin en alt katı KAZIM KARABEKİR kültür merkezi ve bir de PAŞAMIN adını taşıyan vakıf olunca sergi gündeme geldi. TİMSAL ANNEM oldukça yoğun bir insan. Sık sık yurtiçi, yurtdışı konferanslar veriyor. O yoğunluğun içinde unutur dedim ama unutmadı. Geçen yılın 7-12 Mayıs tarihleri arasında sergim gerçekleşti. Rüya gibi, doğum günüme de denk gelen bir hafta geçirdim MELEK ANNEMİN yanında. S.B.S. - Kullandığınız renkler son derece aydınlık ve sıcak. Hayata bakışınız olumlu diyebilir miyiz? F.I.K. - Normal her insan gibi. Ruh halime göre. Kimi zaman olumlu, kimi zaman olumsuz. Ama nedense olumsuzluğu çok aşırı yaşayabiliyorum. 7- Müzikle uğraştığınızı da biliyoruz . Bu konuda neler söyleyeceksiniz? Müziğe ilkokul dördüncü sınıfta, babamın teşvikiyle okulumuzda açılan mandolin kursuna giderek başladım. Babam: "Bir müzik aleti çalarsan cemiyette yerin olur." derdi. 70'li yıllarda hemen her çocuğun bir mandolini, bir melodikası olurdu. Benimkiler duruyor. Birinci sınıftan bıraktığım lisede de blok flüt mecburdu. Flütüm de duruyor. Ara ara çalarım hepsini de. Okulu bıraktıktan sonra TRT sanatçısı olacağım diye tutturdum. Rahmetli bestekâr Ali Ulvi BaradanHocam'danud dersleri almaya başladım. “Yemeni bağlamış telli başına” en bilinen bestesidir. Rahmetli Hüseyin Baradan'ın ağabeyi, RahmetliÜmran Baradan'ın babasıdır. Torunu Yasemin BaradanUğur Dündar ile evlidir. Çok uğraştım müzik için. Babam da benimle beraberdi. Çok taşıdı beni mûsikî derneklerine. Hiçbir hocam elimden tutmadı. Biz görmeyenleri ne sahneye, ne TRT'ye, ne de klâsik koroya yakıştıramadıklarını, bizleri hiç ama hiç sevmediklerini çok geç anladım. Atatürk il halk Kütüphanesi ve Kızılay'ın işbirliğiyle görme engellilere ritm kursu verdiler. Hocamız Teoman Dalcı çok uğraştı bizimle. Sonradan taşındığımız Gaziemir'de de Neşet Kutas Hocamın kurslarına bir yıl devam ettim. Hocam yüksek lisans için Paris'e gidip, oraya temelli yerleşince, kurs yarım kaldı. Gaziemir halk eğitim merkezinde kısa sap bağlama kursuna da gittim babamın eşliğinde. Artık müziği kendim için, resimden zaman bulabilirsem yapıyorum. S.B.S.- Eğer gözleriniz görseydi en çok ne yapmak isterdiniz? F.I.K.- Pilot olmayı isterdim. Uçağa ilk kez sergi için İstanbul’a giderken bindim. Çok heyecan verici. S.B.S.- İzmir’ de de bir sergi açmak istemez misiniz? F.I.K.- Elbette isterim. Sponsor gerekli. Ben masrafları karşılayamam. S.B.S- Buradan duyurmuş olalım. Bundan sonra neler yapmayı düşünüyorsunuz? Hayalleriniz nedir? Ülkemizde şartlar nereye götürürse ona razı olmaktan başka çaremiz yok. Şiir ve düz yazı da yazıyorum. Onları “Kahve Tadında Yazılar” adıyla kitaplaştırmak isterim. S.B.S. - 8 Mart Dünya Emekçi kadınlar günü için ne söylemek istersiniz? F.I.K. - Kadınların yılda bir kez hatırlandığı, sözüm ona değer gördüğü bir gün için ne diyebilirim ki?... Aslında amaç kutlama değil kadın sorunlarını gündeme getirmek, çare aramak ama bu, yılın tek bir gününe sığdırılamayacak kadar önemli bir konu. Bence her gün emekçi kadınlar günü. S.B.S. - Sorularımı yanıtladığınız için teşekkür ediyor, size başarılar diliyorum. Bir gün o güzel sesinizi de dinlemeyi umuyorum. F.I.K- Asıl ben size teşekkür ederim. Keyifli bir sohbetti. Röportaj: Saime Bircan SAK
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.