Saime Bircan Sak
Küllerden Doğan Kültürpark
Yayınlanma:
◊ Saime Bircan Sakİzmir Kitap Fuarı 22 Nisan günü törenle açıldı. Ne güzel bir rastlantıdır ki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramıyla kucaklaştı. Çocuk, genç, yetişkin, yaşlı okurları; kitaplarla, dergilerle, yazarlarla ve yayın evleriyle buluşturdu. 21 Nisan Cuma günü hazırlıklar sırasında oradaydım. Tam bir Bayram telaşı, sevinci ve heyecanı yaşanıyordu. Masalar yerleştiriliyor, koliler, açılıyor, kitaplar sergilenmek üzere masalara diziliyor, rengarenk afişler, duvarlara yapıştırılıyordu. Bütün bu koşuşturma daha çok kitabı daha çok okura ulaştırmak, daha çok aydınlık içindi. Ne kadar çok kitap vardı… Bunların hepsini okumak için kaç ömür gerekir? Ben nasıl üstesinden gelirim bu koşunun? Ne yüreğim, ne soluğum yeter diye kaygılandım. Gelin bir de küllerden doğan fuarın tarihçesine bir göz atalım. 1923 de İzmir’de toplanan ilk İktisat Kongresinde Atatürk’ün “Bu şehirde fuarlar kurun, sergiler açın” sözü birçok kişiye esin kaynağı olmuş. İzmirli Suat Yurdkoru , Yeni Asır Gazetesi Spor muhabiri iken Moskova Fuar alanını gezerken çok etkilenmiş, Fuar alanının panosundaki krokileri kara kalemle bir kağıda çizerek İzmir’e dönmüş. Daha sonra Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz’un yardımcısı olduğunda konuyu başkanla görüşmüş. Başkanın olumlu karşılaması üzerine Başbakan İsmet İnönü’nün de manevi desteğiyle 1922 deki Büyük İzmir Yangınının harabeye çevirdiği 450 bin metre karelik alanda yoğun çalışmalar sonucunda Fuar kurulabilmiş. Yerli üretim mallarının tanıtım ve satışı amaçlanan bu fuar daha sonra uluslararası kimliğe kavuştu. İzmir’in kurtuluşu 9 Eylülü de içine alan önce bir ay olan süre son yıllarda 10 güne indirildi. Pek çok yerli ve yabancı kuruluşun ürünlerini sergilediği Fuar Onur Konuğu Ülke ve Şehir düşüncesiyle de hizmet vermeyi sürdürdü. 1 Eylül 1936 da gerçekleştirilen resmi açılışa hastalığı nedeniyle M.K. Atatürk katılamadı. İsmet İnönü Lozan kapısındaki konuşmasıyla ilk açılışı yapmış oldu. Bir de eğlence yanı vardı Fuarın. Pek çok ünlü açık hava bahçelerinde sahne alır, Türkiye’nin her yerinden gelen konuklara unutulmayacak anlar yaşatırlardı. Kimler geldi, kimler geçti o sahnelerden… Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Behiye Aksoy, Emel Sayın şarkıları akasyaların üzerinden, güllerin kokularını alır, manolyalarla kucaklaşır tüm fuarı gezinirdi. Tiyatro meraklıları Zeki- Metin ikilisini, Levent Kırca’yı, İsmail Dümbüllü’yü hayranlıkla izlerdi. Biz çocuklar için Luna park demekti Fuar. Oyuncaklara binince inmek istemezdik. Fuar için özel dikilen giysilerimizle tam bir bayram sevinci yaşardık. Tabi kaybolduğu için ağlayan çocukların, çocuğunu arayan annelerin telaşı eksik olmazdı yapılan anonslardan. “5 yaşlarında Ahmet adında sarışın bir erkek çocuğu bulunmuştur. Ailesinin Montrö kapısına gelmesi rica olunur.” Kapı dedim de Fuarın kapılarını da anımsatmadan geçemeyeceğim. Adları çok anlamlı. Türkiye tarihini özetliyor. Montrö, Lozan, 26 Ağustos, 9 Eylül, Cumhuriyet. Fazla söze gerek var mı? İzmir’in soluk aldığı yeşil alanda 8000 den fazla ağaç, 200 civarında bitki var. Bunların bir kısmı endemik, sertifikalı ve sigortalı. Kitap fuarından nerelere geldik. Öyle ya kitap deyince ağacın akla gelmesi doğal değil mi? Biz yine Kitap fuarına Şenlik Alanına dönelim. Cıvıl cıvıl çocuk sesleri, genç kahkahaları arasında yumuşacık, şelaleden dökülür gibi içinizi ferahlatan bir ses 9 gün boyunca yorulmak bilmeden tatlı bir ezgi gibi çınlar kulaklarda. “Hürriyet ortaokulu öğrencisi Ayla Demir, arkadaşlarınız sizi almadan gitmek istemiyorlar, biliyoruz bir kitaba daldınız onları unuttunuz, ama öğretmeniniz sizi çok seviyor. Onları daha fazla bekletmeyin Lütfen 2 nolu çıkışa gider misiniz. Sonra gene gelirsiniz.” O kargaşanın, gürültünün arasında gülümseyiveriyorsunuz. Bu kalabalıkta kitabını kaybeden para çantasını, cep telefonunu düşüren, ceketini unutan eksik olmaz. Bizim güzel sesli TRT den emekli sevgili İffet Diler arka arkaya dizer gülümseten anonslarını. “ Bay ve bayan Öztürk, sizin Arda adında bir oğlunuz yok muydu? Şimdi nerede acaba? Lütfen anons odasına geliniz. Oğlunuz sizi bekliyor.” Annenin telaşını ve sevincini duyumsayabiliyorum. “ Bir genç okurumuz yeni aldığı kitapları sergi yerinde unutmuş. Bana getirdiler. Çok güzel kitaplar. Hani gelmeyecekseniz ben okurum onları.” “ Cep telefonuyla ilişkisini bitiren kimse, kutluyorum onu. Teknolojiye başkaldırıyor. Öyle ya eskiden cep telefonu mu vardı? Ama sevdikleriniz size nasıl ulaşacak? Hadi gelip alın, yoksa şarjı bitecek.” Bu yıl 400 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılıyor, 150 civarında kültür etkinliği var. Giriş ücretsiz. Özellikle Cumartesi Pazar günleri dolup taşıyor. Bebek arabalarıyla, koltuk değneğiyle gelenler var. Öğretmenleriyle gelen okullar da az değil. Biz de EKYAZ Egeli Kadın Yazarlar Platformu olarak katıldık bu kültür şenliğine. Ortak kitaplarımızı sergiledik. Çevre, insan, kent ilişkileri, kadınların toplumsal, ekonomik, psikolojik sorunlarını konu alan kitaplarımızı okurlarla buluşturduk. Savur Saçlarını Ege, Güneşi Öpmek İçin, Kent İnsan, Günyüzü Mektupları, Anneler ve Kızları, Kadına Dair, Kadında Söz İzleri, Egeden Köyler kitaplarımız çok ilgi gördü. Konferanslar, söyleşiler, oyunlar gibi etkinliklerimiz yıl boyunca sürüyor. Fuarda birbirinden güzel, ilgi çekici ve yararlı etkinlik oluyor. Hepsine katılmak elbette olanaksız. Salonlar arasında koşarak yetişiyoruz seçtiğimiz etkinliğe, yemek yemeği bile unutarak. Olsun yemek her zaman yenir. Yılda bir geliyor bu yazarlar bizim ayağımıza kaçırmak, yetişememek olmaz. Konuşuyoruz, kitap imzalatıyor, fotoğraf çektiriyoruz. Bu yıl onur konuğu şair Sina Akyol. Onun şiiriyle ilgili birkaç oturum izledim. Yeniden okuma olanağı buldum şiirlerini. Yalın, güzel bir Türkçeyle yazılmış derinlikli şiirler. Birini sizin için aldım yazıma. Tekin Sönmez Yurt dışından katıldı fuara. Ayla Kutlu vardı, Prof.Dr. Şadan Gökovalı’ya Bergama kültür ve turizmine katkılarından dolayı Bergama Belediyesi plaketle onurlandırdı. Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel okurlara seslendi. Birini yazsam diğerine haksızlık olur. Bütün usta kalemlere saygıyla diye bitirirken söz yetmez gelip görmek gerek, Kitap fuarlarını kaçırmayın diyorum. Yaşamak Olmanın eteğine söküğümle geldim. Uçurumdu geri durdum kök saldım, pişman oldum. Ya ben burdan kalkıptır eteğine geleyim… ya sen soyun eteğin söküğünü dikeyim. Sina Akyol
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.