Efsaneler-Soylenceler
EFSANELER/SÖYLENCELER (15)
Yayınlanma:
AKADEMİK AÇIDAN BEY BÖYREK TÜRKÜSÜ
“Efsaneler başlangıçta doğaüstü nitelikler gösteren kişilerin yaşamları etrafında oluşmuş, sonraları halkın hayalinde şekil değiştirerek farklı anlatımlarla varlıklarını yüzyıllar boyu sürdürmüşlerdir.
Efsane dünyamıza baktığımızda karşımıza motiflerle süslü ilginç halk anlatımları çıkmaktadır. Bunlar kültürümüzün tapu senetleri gibi halk yaratmalarıdır.
Bir doğa olayının, bir varlığın meydana gelişinin, doğa elemanlarından birinde olan bir değişikliğin, doğaüstü özellikler gösteren kişilerin hayatlarının halk hafızasında ve hayalinde yaşayan biçimiyle, belli bir yere ya da bir olaya bağlanarak olağanüstü olaylarla süslenip anlatıldığı hikâyeler olarak tanımladığımız efsane kavramı, bütün Türk yurtlarında sınıflandırmalar, içerikler ve motif yapıları bakımından önemli benzerlikler göstermektedir.
Efsaneler aslında birer inanç meselesidir. Kuşun çıkardığı sesin bir olaya bağlanması, tepesindeki tüyün bir eşyanın izi olduğu düşüncesi, şekilli kayaların özellikle bir efsane konusu olarak Türk ülkelerinde anlatılması hep inanca dayalı yorumlardır.
Bilindiği gibi Bascon, folklor ürünlerinin dört işlevi olduğunu belirtir. (Özkul Çobanoğlu, Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Ank. 1999, s. 226) Bunu yaparken folklorun diğer işlevlerini yadsımaz. Bascon’a göre folklor ürünlerinin eğlendirme, eğitme, kültürün sürekliliğini sağlama işlevi vardır. Bu işlev, eğitimle iç içedir. Kültüre katkıda bulunan kişilerin, durum, bilgi ve değerlerin gelecek nesillere aktarılması kültürün devamlılığını sağlar. Dördüncü işlev ise toplumun ve kişilerin kabul ettiği davranış kalıplarına uygun davranmayı ve bu yolla toplumsal ve kişisel baskılardan kurtulmayı sağlayan kaçış denen işlevdir.
(Mehmet Yardımcı- Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölüm Bşk.)
Folklorun bir kolu olarak türkü…
BEY BÖYREK TÜRKÜSÜ
Mehmet ALPTEKİN’den alıntıdır.
(Okutman, Gaziantep Üniversitesi)
ÖZ
Türk dünyası sözlü kültür geleneği içerisinde “Bamsı Beyrek” hikâyesi önemli bir yere sahiptir. Dede Korkut Hikâyeleri’nin üçüncüsü ve en uzunu olan “Kam Püre Oğlu Bamsı Beyrek Boyu” destan geleneği içerisinde; Altaylarda “Alıp-Manaş”, Kazak ve Karakalpaklarda “Alpamıs”, Özbeklerde “Alpamış”, Tatarlarda “Alıp Memşen” adları ile bilinmektedir. Toplumsal şartların ve coğrafyanın değişmesi sonucunda “Kam Püre Oğlu Bamsı Beyrek” boyu halk hikâyesi ve masal türüne dönüşerek Anadolu’da; “Bey Böyrek”, “Bağ Böyrek”, “Bey Beyrek”, “Bey Bira”, “Bey Bayram” gibi isimlerle yaşamaktadır.
Toplumlar yaşadıkları sevinçleri, dertleri, mutlukları, üzüntüleri ve başarıları çeşitli şekillerde dile getirmişlerdir. Bu yöntemlerden biri de türküdür. Türkücü, bir türküyü kendi oluşturabileceği gibi sözlü gelenekteki bir üründen de faydalanabilmektedir. Sözlü gelenekteki destan, halk hikâyesi, efsane, ağıt gibi bir ürünü halkın ihtiyacına göre türkü formuna dönüştürmektedir. Bey Böyrek türküsü de bu tür bir değişimin sonucudur.
Makalemizde, Mehmet Sıtkı Işıtır’dan derlenen “Bey Böyrek” türküsünü değişik hikâye varyantlarındaki şiirlerle mukayese ettikten sonra ”Bey Böyrek” türküsünün Türk türkü hazinesi içindeki yerini değerlendireceğiz.
- GİRİŞ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.