Efsaneler-Soylenceler

Efsaneler-Soylenceler

EFSANELER/SÖYLENCELER (11)

AYA YORGİ KİLİSESİ'NİN EFSANESİ

  Büyükada’daki Aya Yorgi Kilisesi yılda iki kez, 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde ziyaretçi akınına uğruyor. Üniversite sınavına hazırlananlar, hayırlı bir kısmet bulmak isteyenler, sağlığının düzelmesini arzulayanlar veya aklınıza hiç gelmeyecek dilekleri olanlar her yıl vapurları, motorları dolduruyor ve soluğu burada alıyor. Farklı dinden birçok kişiyi buluşturan, Büyükada’nın en yüksek yerlerinden biri olan Yücetepe’de bulunan Aya Yorgi Kilisesi, Saint George adına inşaa edilmiş. Orijinal adı Agios Georgios Rum Ortodoks Manastırı olan kiliseye, dik bir yokuş tırmanılarak çıkılıyor. Ortodoks kilisesinin otoritesi olarak görülen Başpiskoposluğun Türkiye’de kabul ettiği manastır olma özelliğini de taşımakta. Efsaneye göre...   Kilisenin her yıl daha da fazla ziyaretçi almasının sebebi kulaktan kulağa dolaşan dileklerin gerçek olduğu söylentileri. Birçok motif barındıran kiliseye gelenlerin en çok dikkat ettiği, mızrağı ile bir deniz canavarını öldüren Saint George ikonası. Kilisenin bu ikonaların da dâhil olduğu, ve ünlenmesini sağlayan bir efsanesi var. Rivayete göre, Bizans dönemlerinde işgal altında kalan adanın papazları, ikona ve kutsal eşyaları kurtarmak için toprağa gömmüşler. Aradan uzun yıllar geçmiş ve Rumların Aya Yorgos dediği ve zaman içinde Aya Yorgi olarak anılmaya başlayan aziz, bir gün bir çobanın rüyasına girmiş ve ondan kiliseye giden yokuşu tırmanmasını, çan sesini duyduğu an olduğu yerde durup toprağı kazmasını istemiş. Çoban bu rüyayı birkaç gün daha üst üste görünce aziz Aya Yorgi’nin kendisine dediklerini harfiyen uygulamış ve toprağın altından bugün hâlihazırda kilisede de sergilenmekte olan bu ikona ve kutsal cisimleri çıkarmış. Neden 23 Nisan ve 24 Eylül?   Aya Yorgi kilisesi, Efes yakınlarında bulunan Meryem Ana’nın evi ile birlikte Hıristiyanlar tarafından kabul edilen iki hac noktasından biri olma özelliğini taşıyor. Ortodoks mezhebinde 23 Nisan tarihi, Yorgoların isim günü olarak anılıyor. Hem 23 Nisan hem de bir Azize olan Ayie Thekla’nın anıldığı 24 Eylül tarihlerinde Aya Yorgi’ye gelmek Hıristiyanlar inancına göre daha kutsal. Bu tarihlerde Aya Yorgi’ye giden yolu tıpkı efsanedeki çoban gibi çıplak ayakla ve hiç konuşmadan takip edenlerin yarı hacı sayılıyor olduğuna inanılıyor. Sadece yokuşu tırmanıp kiliseye varmak yeterli mi? Öncelikle 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde adaya adeta hücum eden kalabalık, polislerin de desteğiyle türlü güvenlik önlemleri alınarak hep birlikte iskeleden kiliseye doğru çıkan yokuşu tırmanmaya başlıyor. Bu tarihlerde kiliseye girebilmek için sabahın erken saatlerinde adaya varmanız şart! Dilek dilemek için yokuşu tırmanmış olmanız yetmiyor. Kiliseye ulaşmayı ve buradaki manzarayı kucaklamayı başaran şanslı ziyaretçiler, buradan bir anahtar veya bir çan alıyor. Dileği gerçekleşenler ise bu andan itibaren aldığı objeyi kiliseye geri götürmek zorunda. Ayrıca kiliseye çıkan yokuşta çalılara ip bağlayanların da dileklerinin gerçekleşebileceğine, yolun başından sonuna kadar bir makara ipi aça aça ilerleyenlerin de kısmetlerinin açılacağına inanılıyor. Dileklerini bir kâğıda yazıp bu kâğıdı kilisenin içindeki dilek kutusuna da atabiliyorsunuz. Bunların dışında son yıllarda rastlanılan renkli adak mumları da var. Ayrıca gelen ziyaretçilerin bazıları da kilisenin arkasında küp şekerler ve ağaç dallarını dizerek oluşturdukları harf ve çizimlerle de dilek diliyorlar. İzdihama dikkat 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile aynı güne denk gelen yılın ilk ziyaret günü, her yıl ilgi görmektedir. Aya Yorgi’ye ilk defa çıkacakların tedbirli olmaları ve izdihamdan etkilenme ihtimallerinin olduğunu bilmeleri gerekiyor. Adaya varanlar kiliseye çıkan yokuşun başına gelebilmek için çoğunlukla fayton kullanıyor. Bu yüzden uzun fayton kuyruklarıyla karşılaşabilirsiniz.   (womenist.com/on5yirmi5.com) “AYA YORGİ” Mİ? “AYİOS YEORGİUS” MU? Ataol Behramoğlu’nun “Benim Prens Adalarım” adlı kitabında Büyükada’yı anlatırken bu efsaneye bakın nasıl yer vermiş: “Büyükada üzerine hem belgesel hem yazınsal değerde bir dizi kitabın yazarı, dostum Ahmet Tanrıverdi “Ay’ Yorgi Rehberi” başlıklı küçük fakat içerikçe olduğu kadar görsel bakımdan da zengin çalışmasının (Adalı Yayınları) girişlinde, süregelen bir yanlışlığa işaret ediyor. Buna göre, Hıristiyan – Ortodoks dünyasında azizelere (kadın azizlere) Ayia,  Azizlere ise Ayios denilmektedir. Bu nedenle de halk arasında Aya Yorgi olarak bilinen Rum Ortodoks manastırının adı Ayios Yeorgius’tur. “Sözünü ettiğim “rehber”den ve sayısız başka kaynaktan bu çok değerli tarih mirasına ilişkin olarak derlediğim bilgileri özetliyorum: “Baba tarafından Kapadokyalı, anne tarafından Filistinli bir İsa şehidi olan Ayios Yeorgius meslek olarak subaymış ve binbaşı rütbesine sahipmiş. Gizlice taşıdığı Hıristiyan inancı uğruna savaşmaktayken 296 yılında başı kesilerek öldürülmüş. Sağlığında da çeşitli işkenceler gören ve mucizeleriyle halkı etkileyen Yeorgius’un naaşı Filistin’in Sidda kasabasında toprağa verilmiş ve sonradan kabrinin bulunduğu yerde (ve dünyanın hemen her yerinde) adına kiliseler yaptırılmış. “Hıristiyan dininde her Aziz ve Azizenin koruyucu bir özelliğe sahip olduğu inancına göre, Aziz Azizenin koruyucu bir özelliğe sahip olduğu inancına göre, Aziz Yeorgius’un da darda kalanların yardımına koşan bir aziz olduğuna inanılır. Bu nedenle de her yılın 23 Nisanındaki Aziz Yeorgius ve 24 Eylüldeki Ayia Apastoli yortu günlerinde Luna Park’ın yanından Yüce Tepe’nin en yüksek noktasına tırmanan patika yokuş ziyaretçilerle dolup taşar. İlginç olan, bu ziyaretçiler arasında çok sayıda İslam inancına sahip olanların da bulunmasıdır. “Yol boyunca ağaç dallarına çaputlar bağlayarak dilekte bulunan ziyaretçiler kiliseye vardıklarında da mum dikerek ve ikonalara dileklerini simgeleyen metal parçacıkları yapıştırarak dilekte bulunurlar. “Külliye, girişinde bir çan kulesi bulunan Ayios Yeorgius, (yortusu 2 Temmuz günü olan) Bizans yapısı Ayia Vlaherna ve Ayia Apastoli kiliseleri ve yine Aziz Yeorgius’un adını taşıyan bir ayazma ile keşişlerin konutlarından oluşuyor. “Dilek sahipleri daha sonra ayazmanın kutsanmış suyundan içiyorlar. “1303 yılındaki Haçlı Seferleri sırasında Amiral Jüstinyen yönetimindeki Latin donanması Adalar’daki bütün kilise ve manastırları yağmaladığında, donanmanın yaklaşmakta olduğunu gören rahiplerin altından dökülmüş Ayios Yeorgius ikonasını üzerindeki ikonasını üzerindeki adak çıngıraklarıyla birlikte kilisenin uzağında bir yerde toprağa gömdükleri söyleniyor. Söylenceye göre bundan üç yüz yılı aşkın bir süre sonra Dördüncü Murat (1623-1640) döneminde, çevrede koyunlarını otlatan bir çobanın, toprağın altından çıngırak sesleri duymasıyla ikon yeniden gün ışığına kavuşmuş. Ayios Yeorgius’un “kudinas” (çıngıraklı) diye adlandırılması da bu nedenledir… “Patrikhane kayıtlarına göre ise ikon 1751’de rahip İsaiye tarafından bulunarak Aziz Yeorgius adına orada manastırın (külliyenin) yapımına başlanmış. “Sözünü ettiğim değerli “rehber”den, bugün ziyaret edilmekte olan taş kilisenin Büyükada Ortodoks cemaatinin yardımlarıyla 1906’da rahip Dionisios’un önderliğinde yapıldığını öğreniyoruz. “Ayios Yeorgius’un at üzerinde ve elinde mızrağıyla gösterildiği altın ikona ise 1988’de çalınmış ve bulunamamış… “Üç yüz yıldan fazla bir süre toprak altında gün ışığına çıkmayı bekleyen bir sanat ve kültür hazinesi (her yönüyle paha biçilmez bir yapıt) dörtte üçü Osmanlı döneminde olmak üzere üç yüz yıla yakın bir süre daha korunabildikten sonra çalınmış; ne kadar övünsek azdır! (İşin aşılacak bir yanı da ikonayı çalanın bir Adalı olduğu, çalınan ikonanın Almanya’da birine satıldığı bazı Adalılarca biliniyor ve söyleniyor. Bu paha biçilmez kültür değerinin izi sürülmeli, bulunup getirilerek yerine konulmalıdır.)” (Benim Prens Adalarım/Ataol Behramoğlu/IV. Baskı Ağustos 1013/Heyamola Yayınları/Syf.101-105) (Devam edecek)            

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Efsaneler-Soylenceler Arşivi