Halil Şahin

Halil Şahin

KÖYLÜLERİN KADASTRO ŞAŞKINLIĞI

            Bir ara Afyonkarahisar’ın Hocalar İlçesi’nin Örencik Köyü’nde ‘tapu isyanı değil’ kadastro şaşkınlığı yaşanmıştı. 2006 yılında sürdürülen tapu kadastro çalışmaları sonucu askıya çıkarılan tapu listelerini gören köylülerin, sahip oldukları arazilerinin kendilerine tapusu verileceği günün sevincini yaşayacağı günleri beklerken; çoğu arazilerde olmadık insanların hissedar gösterilmesi, birçoğunun tarlalarının ve hatta oturdukları evlerinin adlarına yazılmaması, alakası olmayan isimlere tarla ve ev yazılması gibi kargaşalıkların yaşanmasına neden olduğu iddia ediliyordu. Son çeyrek yüzyılı anımsarsanız; bu tür şikâyetler, kadastro çalışması yapılan tüm yurt sathında ayyuka çıkmıştı da duyanlar olmadı… Görevlilerin, arazi kullanmakta olan gerçek sahipleri yanlarına yaklaştırmadıkları ve bilirkişilerle ilgilenmediği iddialarının üzüntülere yol açtığı haberlerinin, salt yerel basında yer almakla kaldıkları gözlemlendi. Mülkiyete sahiplenme duygusu içindeki orada yaşayan ve durumu fark eden yurttaşlarımız bu mücadeleyi yaşarken,  o günlerde geçim ve kazanç peşinde gurbete düşmelerinden dolayı o yörede yaşamayan, durumlardan haberdar olamayanlar bir şeyler yapabilirler miydi? Ben şahsen, buna benzer nedenlerden dolayı tapusu dedemin üzerinde olan ve annemden bana intikal etmesi gereken, halen kullanmakta olduğum bir zeytinliğin gerçek sahibi olmaktan çıkarıldığım için o köylüleri en yakın değerde anlayan biriyim. Devlet, yurttaşından haraç alır gibi, tapulu malına gerekçesiz el koyabilir mi? Yasa gereği, on yıl içinde dava açması gereken bu yoksul insanları mahkeme kapılarına zorunlu bırakanlar utanmalıdır. Haberdar olamadıkları için dava açamayan fakat konuyu duyduklarında dava açanların, dilekçelerinin yetkisizlik nedeniyle davalarının dahi görülmediği milyonlarca insanın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmesi gerekiyor. Kişi hak ve özgürlüklerini, mülkiyet haklarını Türkiye dışındaki yetkili mahkemelere giderek aramaya yönelenleri, kendi devletlerini bir takım memur kisveli insanların aymazlığı nedeniyle ‘şikâyet etme’ onursuzluğuna gönderenler utanmalıdır. Bu vesileyle tüm milletvekillerini uyarmak durumundayım. Hiçbir gerekçenin mülkiyet hakkını zedeleyemeyeceği veya kişinin elinden alınamayacağı gerçeğinden hareketle bu konudaki işlerliği olan yasal düzenlemeler değiştirilerek mağduriyetler geriye dönük olarak önlenmelidir. Kadastro geçen yerlerdeki mülk sahiplerinin ellerinde köy senedi veya tapu olduğu halde, o yerleşim yerinde uzun süre bulunamayışı veya her hangi bir elinde olmayan nedenle yasal bürokratik yükümlülüklerini yerine getiremediği gerekçesiyle mülkiyetindeki yerin başka insanlara veya kurumlara ya da hazineye yazılması veya orman arazisi olarak tescil edilmesi önlenmelidir.             Yurdumuzun belli bölgelerinde elân varlığını sürdüren toprak ağalığı, aşiret reisliği, şeyhlik, tefecilik gibi Ortaçağ kalıntısı ilişkileri kökünden temizlemek; köylüyü özgürleştirmek; ülke bütünlüğünü sağlamlaştırmak; tarım üretimini çağdaşlaştırmak, verimli kılmak ve geliştirmek; başta ormanlarımız ve sularımız olmak üzere doğal kaynaklarımızı korumak amacıyla toprak reformu yapılmalıdır. Toprak reformunun uygulanmasına, Köy Meclisleri önderlik etmelidir. Unutulmamalıdır ki; Alfred E.Smith’n de dediği gibi: Demokrasinin kusurları, yine demokrasiyle kapatılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi