Halil Şahin
EYLEMSİZLİK ZAMANI MI?
Anayasa Değişikliği Halk Oylaması öncesindeydi. Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin, referandum ve yaş kriziyle ilgili 5-11 Ağustos’ta 30 ilde bin 516 kişi üzerinde yaptığı anketten çarpıcı sonuçların çıktığı ajite ediliyor. Ankete göre, ‘evet’ oyu vereceğini açıklayanlar %49,6’ya ulaşırken, ‘hayır’ diyenler %33,6’da kaldı. 13,2 ‘fikrim yok’ derken sandığa gitmeyenlerin oranı ise, yüzde 1,8 oldu. Mayıs Ayı’na göre evet oylarında 5,5 puanlık artış gözlenirken Erdoğan’ın YAŞ toplantılarındaki tutumunu destekleyenlerin oranı %48,3, yanlış bulanların oranı %32,8’de kaldı. Demokrasilerde ordu mutlaka hükümete itaat etmelidir diyenlerse %56,5 olurken bunu yanlış bulanların oranı ise, 32,7 oldu. MHP tabanındaki AKP’ye gidip gelen kesim, Büyük Birlik Partisi (BBP) tabanı, Saadet Partisi tabanının önemli bir kesimi, AKP’ye oy vermekle birlikte bölünme tehdidinden kaygılanan, yurtseverliği önde olan kesim ile Kürt yurttaşlarımızın emperyalizme karşı duyarlı olan kesimi, malum medyada, 12 Eylül günü gerçekleştirilmesi beklenen Halkoylaması’nda kararsız gösteriliyorlardı. Bu yurttaşlarımızın ortak özellikleri, vatanseverlikleriydi. Dindar olmakla birlikte, ABD’nin Türkiye’yi parçalama planını görmekteydiler. AKP’ye güvensizlikleri de işte bu noktadaydı. Kararsız kesim ise dindar olmakla birlikte, bölünme yönündeki gidişten kaygılıydı. Recep Bey, bu nedenle o kesim üzerinde yoğunlaştı. Anayasa değişikliği, ABD’nin Türkiye’yi bölme projesini uygulamak içindi. Yargı bu amaçla kelepçelenmek isteniyordu. O halde liderler; meydanlarda on binlere, yüz binlere sormalıydı: Türkiye’yi bölme projesine evet mi, hayır mı? Oysa onlar birlik olmuş; CHP ve MHP adeta AKP ile işbirliği içinde olan BTP ile aynı şeritte koşuyordu. Yoksulluk ve işsizlik konusu, Kemal Kılıçdaroğlu tarafından vurucu ifadelerle işlenirken, işbirliği içindeki Mafya-tarikat takımının doymak bilmeyen yiyiciliğini duymayan kalmamıştı. AKP de Mavi Marmara macerasını hep ümmileştirdiği yurttaşlarımızı avlamak için kullandı. ABD de, buna izin veriyor; çünkü hesaplarını AKP üzerinden yürütüyordu. R.T. Erdoğan’ın BOP Eş Başkanlığını itiraf ettiği üç konuşmasının görüntülerinde: “ABD Projesinin elemanı olmuş. Anayasayı ihlal suçunun hazırlık fiillerini işliyor görüyoruz. Kaldı ki, Türk Ceza Kanununda, Anayasayı ihlal suçu yanında, Türkiye topraklarının tamamını veya bir kesimini başka devletlerin hükümranlığına vermeye yönelik girişimler için de en ağır cezalar öngörülmüştür. R.T. Erdoğan’a Yüce Divan yollarını açan “BOP Eş Başkanlığı itiraflarının pırıl pırıl görüntüleri” ve tapu gibi yazılı belgeleri var. R.T.Erdoğan ve Abdullah Gül’ün BOP görevleri, gizli bir anlaşmaya bağlanmıştır. Hukuk bilenler için, hizmet sözleşmesi demek, kuşkusuz daha yerinde. Bu hizmet sözleşmesini de Abdullah Gül itiraf etmiştir. ABD Dışişleri Bakanı Powell ile 2 Nisan 2003 günü Ankara’da “2 sayfa 9 maddelik gizli bir anlaşma yaptığını” utanmadan, sıkılmadan Sedat Sertoğlu’na açıklamıştır ve Vatan Gazetesi’nde manşet olmuştur (24 Mayıs 2003). Dikkat buyrulsun, ortalıkta dolaşan söylem falan değil, çok somut: “2 sayfa 9 madde!” Muhalefet liderlerimiz işte bu ihanet üzerinde durmadılar. Oysa bunca yıldır yaşananlar, tek tek o maddelerin uygulandığını kanıtlamaktadır. Özeti, Türkiye’nin bölünmesidir. Bütün “açılımlar” tek tek o maddelerde vardır. Dubai’de yapılan anlaşma da, o “9 madde”nin uygulama anlaşmalarındandır. Obama’nın, “24 ülkeden 22’sini bölmekten vazgeçti” söylemi, açılımı rafa kaldırdık ya da buzdolabına koyduk sözleri bir yalan. Ülkeyi bölmekten vazgeçmiyorlar. Irak üç parçaya ayrıldı. Suriye’yi neredeyse böldüler. Türkiye ise, şu anda bölünüyor ve kısmen bölündü. Güneydoğumuzda, özerk bölgeler fiilen oluştu. Şimdilerde onun hukuku da pişiriliyor. Türkiye, aslında her gün, her saat R.T.Erdoğan’ın BOP Eş Başkanlığını tartışmalıydı. Çünkü getirilmek istenen Anayasa değişiklikleri, işte bu Amerikan projesini uygulamak içindi. Yargı bu amaçla kelepçelenmek isteniyor. Liderler, meydanlarda toplanan on binlere, yüz binlere sormalıydı: Türkiye’yi bölme projesine evet mi, hayır mı? “Hayır!” diyen partiler, BOP Eş Başkanlığı olayına yüklendikleri zaman, bokstaki deyişle R.T. Erdoğan’ın gardı düşecekti; gözleri bulanık görmeye başlayacak, sersemleyecek ve nakavt olacaktı… Halen de “Amerika sonra bize ne yapar!” korkusu ve sorusu yersizdir. Çünkü böylesi bir durum, ancak çıkarcıların eylemsizlik sorusudur. Bu günler eylemsizlik zamanı mıdır? ABD, Türkiye’yi şu anda bölüyor! Bu nasıl vatanseverlik, bu nasıl milletseverlik? Türkiye, kundaklanmış, yanıyor ve kanıyor. ABD’yi caydırmak zorunda değil misiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.