Halil Şahin
SESSİZLİK ÇOK ANLAMLI
“Ergenekon Örgütü Gladyo’dur” diyorlardı. Gladyo’yu İtalya’da çökerten savcı örneğini tekrarlayıp duruyorlardı. Halen aynı şeyleri söylemeye devam ediyorlar. Ama ufak (!) bir pürüz vardı. İtalyan Savcı: “Gladyo, Amerikan karşıtlarını bastırır” diyordu. Salt o değil, herkes biliyordu ki, Gladyo, NATO üyesi ülkelerdeki hükümetlerin ABD kontrolü dışına çıkmasını önlemek için CIA tarafından her NATO ülkesinde kurulmuş olan örgütlere verilen ad idi. İtalya’da Gladyo, Türkiye’de Kontrgerilla adıyla tanınıyordu. Peki, ufak (!) pürüz neydi? Ergenekon (Gladyo) diye gözaltına alınan aydınlar, Atatürkçüler, sosyalistler hep ABD karşıtı idiler ve ömürleri boyunca ABD emperyalizmine karşı mücadele etmişlerdi. Bu çelişki nasıl açıklanacaktı? Kıvranıp duruyorlardı… Sonunda, Zaman Boş Gaz-Tenekesi yazarı, dehşetengiz bir buluşla sorunu çözdü. İhsan Bey diyor ki: “Ergenekon, devlet içinde bulunan resmî bir yapının deformasyona uğramış hali.”, “Ereği dışına çıkan ve Rusçu bir kliğin kontrolüne giren Türk Gladyosu artık korunup kollanmıyor.” Yani İhsan Bey: “ABD’nin, CIA’nın Rusya’ya karşı kurduğu Gladyo örgütü, nasıl olmuşsa, günün birinde Rus yanlılarının eline geçivermişti. Devlet içindeki bu Amerikancı Gladyo (Ergenekon) örgütü, deformasyon geçirerek Rus yanlısı darbe yapacak bir örgüte dönüşmüştü.” demek istiyor. Vay canına! Kafka herhalde kıskançlığından mezarında ters dönmüştür. Sağ olsaydı, bu malzeme ile nasıl bir ‘Değişim’ romanı yazardı bir düşünün... İzninizle OHA demek istiyorum özür dileyerek, hem de çüş! Peki, sormazlar mı adama: CIA tarafından kurulup sevk ve idare edilen bir örgüt, nasıl Rus taraftarlarının eline geçer? Casus romanlarında bile böyle maskaralık görülmemiştir. İnsan ister istemez düşünüyor:Şu iki olasılıktan biri geçerli, ama hangisi? Gladyo (Ergenekon) içindeki Amerikancılar fikir değiştirip Rus taraftarı mı oldular? Yoksa Rus taraftarları örgüt içine sızıp örgütü mü ele geçirdiler? Her iki olasılık da saçma ötesi. Komedinin 2. perdesinde ise İhsan Dağı’ ya göre, Ordu, her zaman soyut bir ‘darbe’ düşüncesinin peşindedir. Komutanlar hiçbir zaman “Ülke demokrasi ile idare edilsin, çok zorunlu olmadıkça darbe yapmayalım” demezler. Yani, komutanlar hiç durmadan, amacı belirsiz bir darbe yapmak hevesindedirler. Darbe yapsınlar da, ne olursa olsun. Komutanlar, yapacakları darbenin siyasi görüşüne önem vermezler. İstedikleri, sadece ‘darbe’ yapmaktır. Şartlar ne olursa olsun illa ki, darbe yapmak isterler İhsan Bey’in demek istedikleri ortada: “Genelkurmay, Rus yanlısı komutanların ve ordu mensuplarının yargılanmasına ses çıkarmayarak, Batı ile (ABD ve AB ile) arasını düzeltmek istiyor. Genelkurmay Başkanı, Başbakanla konuşma yaparak, sanki bu yargılanmalara karşı imiş gibi gözüküyor ve Batı karşıtı ordu mensuplarını yumuşatmaya çalışıyor ki, hır çıkarmasınlar, “Başkomutan da bizden yana!” deyip otursunlar. Ama bu, ordunun darbe yapma düşüncesini terk ettiği anlamına gelmez. Komutanlar anlayacaklar ki, ABD karşıtı darbe yapılmaz. Darbe, yapılacaksa ABD ile birlikte yapılır. Bu yüzden ABD ile birlikte darbe yapmaya yönelecekler. Gördünüz mü komediyi? Gelelim en son zırvaya. İhsan Efendi der ki: “Ama bakarsınız Ergenekon soruşturmasının dayanacağı nokta, salt Rusçu değil Amerikancı darbelerin ve darbecilerin de önünü sonsuza dek tıkayabilir.” Kafaları karıştırıyorlar kardeşim; iktidarda Amerikancı bir hükümet varken, Başbakan ABD’nin BOP Eş başkanı iken, Amerikancı darbe yapmaya ne gerek vardır? Zırvanın sonu mu var? Adam “TSK’nın üst kademesinin Ergenekon soruşturmasına engel olmayarak, kendini Batı ittifakı içinde yeniden konumlandırmaya çalıştığı düşüncesi doğru gelebilir, ama eksik bir teşhis bu. Ümraniye soruşturmasına izin vererek bu kanlı, karanlık örgütü kendi bünyesinden söküp atmaya çalışması, esasen TSK’nın Batı’yla ilişkisinin sıhhati açısından “elzem” hale gelmiştir; buna inanıyorum” demekte. Ama ötesi de var; TSK’nın salt Batı gözündeki değil, toplum nezdinde de imajını düzeltmesinin yolu Silivri’nin tasfiyesinden geçiyor. Suikastlardan darbelere, adaletin önünde olmasa da, bu memleketin vicdanında çoktan mahkûm edilmiş suçların gölgesinden kendisini kurtarmayan bir ordu, artık bu milletin sinesinde rahat edemeyecektir. Tüm kumpaslara rağmen, kendisine verilen görevlerin üstesinden gelmeye çalışan TSK içinde, bunu iyi bilen mensupları var ve onların ‘sessizliği’ çok anlamlı…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.