Halil Şahin
HER HALDE DUYMUŞSUNUZDUR
Birbirinden gayet memnun olduklarını söyleyen iki kişi, uzunca bir süre aralarında paslaşmaya devam ettiler.
Anımsayacaksınız: Biri Başbakan, diğeri Genelkurmay Başkanı!
Başbakan bu ilişkiden o denli memnundu ki:
“Uyumluyuz, anlaşıyoruz. Devleti ahenkle yönetiyoruz”, demiyor da, Kasımpaşa futbol takımından kalan ağızla “Paslaşıyoruz!” diyebiliyordu.
Daha düne değin askerden ödü kopanlar; artık onları galeye almadığını, Genel Kurmay Başkanı’nın serzeniş ve göreve davet sözlerini umursamadan, yanıt verme sorumluluğunu bile duymadan Katar gezisine çıkmakla göstermişti.
Vatandaş merak etmekteydi: Dar alanlarda paslaşmaları iyi de, gol kime atılıyordu acaba?
Adam “cahil cesareti” hastası gibi değil, düpedüz “Şark kurnazlığı” sergiliyor.
Genelkurmay Başkanı Habertük’e açıklamada: “Sabrımızı taşarsa bildiklerimizi halkla paylaşmaya başlayacağız.” dememiş miydi?
Sonra bu sözlerine açıklık getirdi: “Hukuk yoluna gideceğiz. Hakkımızı arayacağız.”
Yahu, Genel Kurmay’ın hukuk yollarını araması için sabra gerek var mı?
Ya da, sabrın sona ermesi için daha kaç albayın intiharı gerekiyor?
Siz bütün bu olayların ve yapılanların arka planını biliyorsanız, neden hakkınızı aramıyorsunuz?
Siz de mi maşa kullanmağa kalkışıyorsunuz?
Birileri gerekeni yapar diye niçin susuyorsunuz?
Kimden ya da kimlerden korktuğunuzu söylemeliydiniz ki, halk, bağrından çıkan evlatlarını katledenlere göğüs gerebilsin. Şaibe altında kalmıyor muydunuz?
Daha ne kadar gözyaşı akacak, daha kaç aile ocağı sönecekti?
Oysa bırakınız vatan evlatlarını korumayı, siz kendinizi korumaktan kaçınsanız da, halk, öz çocuklarını düşmanın pençesine bırakmayacak kadar yüreklidir.
Bize de şu satırları yazmak düşmüştür:
Daha çok beklersiniz Paşam: Çünkü o ‘birileri’ bizzat işin içindekilerdir. Size düşen ise Türk Ulusuna dönerek bildikleriniz açıklamaktır!
Milleti dağıtılmakta ve devleti elinden alınarak yıkılmakta olan bir ulusun evlâdı olan devlet adamının yakıcı görevi şudur: Kederi ve sevinçleri, idealleri ve utkuları sevenleriyle paylaşmak…
Bu aşamada bildiklerinizi açıklamazsanız eğer, bitersiniz Paşam, biteriz hep birlikte!
O günlerden bu güne siz o geri sayımı yaşadınız. Psikolojik tahribat elan devam ediyor. Kuruluş omurgası tahrip edilmiş kayıkla nereye kadar varacağınızı sanıyorsunuz?
Asimetrik savaş devam ediyor paşam!
Mazlum millet melül melül bakışarak, şairin dizelerini söyleşiyor:
“Düşman, saplamış bağrına hançerini. Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?”
Ulus; öz çıkar ve ikbal peşinde koşan aydınlarından bezmiş, yeniden bir Atatürk gelmeyeceğini bildiği halde, umutsuzca da olsa, kendisini, vatanının geleceğini kurtaracak ve devletini yeniden daha iyi kuracak önderini bekliyor.
Bekliyor da; tarikatlar ile küresel emperyalistlerin karanlık planlarına uyarlanmış bir devlet değil, Kemalist ilkelere göre düzenlenerek, Atatürk devrimlerini tamamlayacak, tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hayata geçirilmesini istiyor.
Herhalde duymuşsunuzdur…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.