Saime Bircan Sak

Saime Bircan Sak

Göçmenler Dostlar Tiyatrosu

Dostlar Tiyatrosu 49. Yılını yaşıyor. Daha uzun yıllar sanat yaşamımızda var olması dileğiyle bugüne kadar tüm  emek verenleri kutluyorum. Dostlar Tiyatrosu’ndan İzlediğim ilk oyun “Bir Delinin Hatıra Defteri” olsa gerek. Daha sonra “Yaşamaya Dair, Kerem Gibi, Marx’ın Dönüşü, Sivas 93, Yalınayak Sokrates, Simyacı, Sevdalı Bulut, Azizname, Asiye Nasıl Kurtulur?, Rosenbergler Ölmemeli” gibi oyunlar da dostlar tiyatrosundan izlediğim aklımda kalanlar. Son olarak Rumen asıllı Fransız yazar Matei Visniec’in Kaleme aldığı “Göçmenler” oyununu izledik. Davetiyeleri Konak belediyesi ücretsiz olarak halka dağıttı. Kültür ve sanata sürekli katkı koyan Konak Belediyesini kutluyorum. Oyunu Usta oyuncu Genco Erkal yönetmiş. Kadın satıcısı, Organ Mafyası, Köle Tüccarı, İnsan Kaçakçısı, Üst Düzey yönetici gibi çeşitli roller üstlenen Genco Erkal’la birlikte Şirvan Akan, Ayşe Lebriz Berkem, Lütfi Can Bulut, Cem Çetin ve Yiğit Yarar da rol alıyorlar. Zeynep Irgat ve Osman Senemoğlu tarafından Türkçeleştirilen oyunun dramatürji çalışması da Genco Erkal’a ait. Sahne ve kostüm tasarımı Claude Leon’un, video ve ses tasarımı Ümit Kıvanç’ın. Müzikleri Nazım Çınar, Işık tasarımını, Hakan Özipek yapmış. Fotoğraflar Burcu Yetiş’e ait. Tiyatro bir ekip işi. Biri olmazsa diğeri eksik kalır. Video sanatının zenginliklerinden beslenerek kara mizah anlatımıyla izleyiciyi içine çeken bir oyun. Genco Erkal salona izleyiciye sesleniyor.” Yüz kişilik bir teknedeyiz. Hepimiz tek kişi gibi olacağız. Kurallara uymayanın canını yakarım.” Kurallar o kadar katı ki… Ürperiyorsunuz ya siz de o göçmenlerden biri olsanız, canınızı hiç düşünmeden tehlikeye atsanız… Bizim hiç de yabancı olmadığımız bir konuyu enine boyuna, çeşitli katmanlarıyla gerçekçi ve bazen de absürd bir dille sahneye taşımış Dostlar Tiyatrosu. Manş Denizinin altında traji-komik bir durumla karşılaşıyorsunuz. Başka bir sahnede kadın satıcısıyla geçen bir konuşmadan: “- Hani ben senin kızın gibiydim, neden gönderiyorsun İstanbul’a -Borcum vardı. -Yani beni sattın. -Hayır, ben seni satmadım, ödünç verdim.” Genco Erkal belgesel bir biçim denemiş oyunda. Bazı sahneler biraz didaktik olsa da oyunun tümü çok etkileyici. Asya’dan, Afrika’dan yoksul insanlar denizde boğulmayı, tel örgülerde takılıp kalmayı göze alarak çoluk- çocuk, kadın-erkek savaştan, sefaletten kaçıp cennet sandıkları Avrupa’ya koşuyorlar. Burada Avrupa’nın içinde bulunduğu etik değerlerin çelişkileri üzerine düşündürüyor izleyiciyi. Gözümüzün önünde bir trajedi oynanıyor. Son model dikenli tellerin reklamı yapılırken, göçmenleri çok uzaktan algılayabilen bir aletin tanıtımı yapılıyor ironik bir biçimde. Yine bizim çok iyi bildiğimiz Tanrıyı, dini inançları kullanarak insanların sömürülmesini çok çarpıcı bir dille gözler önüne seriyor. Masa başında sorunları çözer görünen beyaz yakalılar çok anlamlı bir şekilde hicvedilmiş. “Dünyanın bütün yükünü biz taşıyamayız.” Diyor başkan. Yıllarca Nazım Hikmet’in şiirlerini sahneye taşımış olan Genco Erkal yine Nazım’ın ünlü dizeleriyle son noktayı koyuyor. “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine…” Yapamaz mıyız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Saime Bircan Sak Arşivi