
Vefa İstasyonunda bu kez Asım Gönen’i karşıladık, coşkuyla alkışlarla. Vefa İstasyonu Muhittin Bilgin, Bahri Karaduman, Oğuz Tümbaş, Ferzan Sarpkaya, Selçuk Oğuz, Osman Akbaşak, Yunus Bekir Yurdakul ve Ferhat İşlek’ten oluşuyor.
Amaçlarının “Sanata, sanatçıya, kente emek verene yaşarken vefa göstermek” olduğunu açıklayan Vefa Dostları, beş yıldır başarıyla sürdürüyor bu etkinliği. Konak Belediyesi Kültür müdürlüğü; salonu veriyor, plaket sunuyor, duyurularını yapıyor. İzmir’in sanatseverleri de onları yalnız bırakmıyor.
Bu kez çok kalabalık istasyon belli ki gelen sevilen, sayılan biri. Kendisiyle daha önce karşılaşmadım. Yüzünü fotoğraftan gördüm. Merakla girdim bekleme salonuna onca kalabalığın arasında kalkıp yanıma geldi gülümseyerek ‘hoş geldiniz’ dedi. Ardından eşi de aynı zarafetle elimi sıktı. Teşekkür edip bir yere oturdum. Çok şaşırmıştım. Sonra baktım ki her geleni aynı sevgiyle yerinden kalkıp buyur etti şölene. Tam bir Anadolu Beyefendisi… Beş yıldır giderim bu istasyona beni tanımayan hiçbir sanatçı böyle yerinden kalkıp selamlamadı beni. Ferhat İşlek yine titiz ve ayrıntılı bir görsel hazırlamış Şair’ in yaşamını anlatan. İlgiyle izliyoruz.
Asım Gönen 1945 yılında Artvin’in Ardanuç kazasının Aydın köyünde doğdu. Üç yaşında ailecek Kırşehir’e göç edip küçük bir çiftlik köyüne yerleştiler. İkisi kız yedi kardeşin en büyüğü olan Asım Gönen ilk, orta ve öğretmen okulunu Kırşehir’de okudu. Kırşehir’in çeşitli bölgelerinde öğretmenlik yaptığı sürelerde kitaplarla, halk sanatıyla tanışıp ilk sanat birikimini oluşturdu. Yunus Emre, Pir Sultan Abdal gibi şairlerin şiirleriyle yoğrulup kendi sesini bulmaya çalıştı.

Toplumsal olayları dert edinen şair, 10 Ekim 2015 yılında Ankara katliamında yaşamını yitirenler için yazdığı
Ankara şiiriyle
Kaygusuz Abdal Şiir Yarışmasını kazandı.
“ …. Şimdi bu meydan
bu meydanlar
giyotinden düşmüş bir başın çığlığıdır
şimdi yitik bir sesim var o kanın yuttuğu
çiçeklerin kokladığı
bedensiz bir soluğum var
görse kapatır yüzünü ay
dağların en karanlık ardını arar yldızlar
o dağlar ki halkım
ölmüş bir devin mor sessizliğidir
açsam yaramı kızıla boyanır bir ülke
ben böyle yaşam için öldükçe
nasıl dirilir ölüm için yaşayanlar halkım
nasıl dirilir
üşümeye ellerim yok şimdi
emanet vermeye sesim yok
bu meydan
bu meydanlar
apaçık mezarıdır kapkaranlık bir vahşetin
bu suçu gizleyemez tanrıların gazabı
borsaların iştahı yutamaz bu kanı
emanet verdiğimiz
bu canı hiçbir kılıf kirletemez
sen ki üryan geldiğimiz
kapalı bir kapısın
her bir zerremizi mermi diye sürdük namluya
ölüm tüketemez bizi
isterse kırılsın kanadı kavuşmanın……”
Hepimizin yüreğini yakan bu olayı şair duyarlı sesiyle ne güzel dile getirmiş. Şair- yazar Bilsen Başaran “ Altın suya düşse ıslanmaz, toprağa düşse paslanmaz; öyle pırıl pırıl onurlu, haksızlığa karşı direnen bir insandır Asım Gönen. Önce insan sonra şairdir. Sözcüklerin efendisidir. Toplumcu gerçekçi şiirleri; düşündürücü, sanatsal etiği yüksek, özgürleştirici dizelerdir.” diye tanımladı şairi coşkulu, akıcı ve anlamlı konuşmasında.
Lütfi Demirkapı ise: “Örgütlü mücadelede yer almış, örnek kişiliğiyle çevresindekileri etkilemiştir. Onlar, Asım Gönen ve Neşet Ertaş, bataklıkta açan güllerdir” diye andı. Gülşen Ersan ve Süreyya Türkaydın’ın okuduğu şiirler yürek telimizi titretti. Toplumsal acıların güçlü bir şiire ses vermesiydi.

Üç Fidanın asılması üzerine yazdığı uzun dizelerin bir bölümü;
“….Ve
Yoksul bir memeden semiren
acının şahı bilsin
ne ağzı sönmüş bir volkan
ne de yenilgimdir bu urganda sallanan
Gökyüzüne sesimle çizdiğim
Yaşam için ölmenin resmidir bedenim
Ağzımda kör bir meme olsa da boşluk
Ağzımda ateş almış sözdür haklılık
Tanıktır elim ayağım
Alnımdan bal sağan tarih tanıktır
………………
Şimdi boynumda yuvarlak bir ölümdür soğuyan
Şimdi selam bütün yağmurlara
Şimdi selam
Yüreğimi karnına koymuş bütün analara”
Ölümden doğan yaşamı çok güzel anlatıyor şair. Kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle özetliyor sanat, şiir ve imge hakkındaki görüşlerini. “ Maddi yaşamın manevi üretimi sanattır ve şiirin en ağır topu olan imge, bilincin en derinlerinden sökülüp getirilir. Şiirin gücü, imgenin gücüdür. Şairin o anki ruhsal yoğunluğu, imgenin de şiirin de o boyutta varlık alanına çıkmasıdır.” İmgenin kendiliğinden gelişini bebeğin ana rahminde belirmesinden doğumuna kadar geçen sürede olgunlaşıp doğumun kendiliğinden meydana gelmesine benzetir. “İmge, şiirde amaç değildir; ama amacı ifade eden en etkili silahtır.” derken imgenin zorlamayla olamayacağını belli bir yoğunlaşma, birikim, estetik olgunlukla gelebileceğini söyler.
Asım Gönen yalnızca iyi bir şair değil aynı zamanda iyi bir romancıdır.
Fırtınada Kaçkar Çıplaktı romanı 1. Dünya Savaşı yıllarında bir Türk Ermeni ailesinin Artvin’den Kırşehir’e göçünü yalın ve etkili bir dille anlatmıştır. Fergun Özelli şairin şiirinden söz ederken
“Ayrılık, aşk gibi temaların yanında, ekmeğin, ezilen emekçilerin, ezildiklerini anlamayanların şiirini yazmıştır. Şiirde imgeyi gerçeğin sırrına ermenin yolu olarak etkili ve anlamlı kullanmıştır ” diye belirtti.
Sen Ayrılığa Eğerli Bir Şairsin, Acının Volkanı, Yaramdan Hasretin Aktı, Gül Kokan Düşler, Ülke ve Ekmek, Karmat ile Arbatan, Yalancı Baharın Çiçekleri adlı eserlerinin yanında çocuk kitapları da vardır.
İrfan Ünal’ın sazı ve sesiyle bütünleşip güzellenen etkinlik şairin seslenişiyle sona erdi. “Keşke daha iyimser şeyler yazabilsem; ama şair toplumun sözcüsüdür, acılar yaşanırken suskun kalamaz, sözüyle direnir. Beni çok mutlu ettiniz. Buraya sizi fethetmeye gelmiştim, siz beni fethettiniz diye teşekkür etti.”
Genel sunum yine Bekir Yurdakul’un güzel, ölçülü, coşkulu, incelikli sözleriyle çok başarılıydı. Etkili seslenişi, birikimi, duruşu hemen kavrıyor izleyenleri, konunun tam ortasına çekiveriyor. Osman Akbaşak her etkinlikte olduğu gibi titiz çalışmasıyla ölümsüz kareleri yakalıyor. Buna Ruhtan Yazıcı’nın da kamerası eklenince etkinlik tamamlanıyor. Emeği geçenleri yürekten kutluyor, eve Asım Gönen şiiri okumaya koşuyorum. Salondan çıkmadan Asım Gönen’i kutladıktan sonra eşini de kutluyorum. Onun desteğini de alkışlıyorum. Nice aydınlık şiirler yazmanızı diliyorum Asım Gönen Kaleminiz hiç susmasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.