Halil Şahin

Halil Şahin

KORKA KORKUTA

‘Zavallılaşmak’ dayatmasına karşın “Zoru Seçmek” , Atatürk gibi yapmaktır. Sayın Doğu Perinçek’in dediği gibi; “Kolay sanılan çarelere teslim oldukça, Türkiye en zorlu belâlara sürüklenmektedir. Korkaklar, tarih boyunca kolayı bir seçenek gibi göstererek hem kendilerini, hem milletlerini aldatmışlardır. Hayat zoru dayatırken kolaya teslim olmak, aslında ayakaltında kalmayı seçmektir.” İnsanlar eğitimsiz ve ekonomik yönden güçsüz bırakılınca ümmet toplum denen güruh ortaya çıkar. Bunların yönlendirilerek yönetilmesi korku yöntemleriyle gerçekleştirilir. Dünya’yı tanımaya çalışan bebeği; “Elleme pis”, “Elleme cıs” diye korkutarak büyütürsünüz. Daha sonraları da; kimisi “Allah korkusuyla” yaşar, kimileri “Kominizim korkusuyla” titrer. İki bin yıl öncesi Çin emperyalizmi, daha sonra Arap Şovenizmi Türkler için umacı olmuş. İki yüzyıldan bu yana kâh Avrupalıları, kâh ‘Sovyetleri’, şimdilerde de ‘Müslümanlığı’ umacı kılığında gösterenler kim? Zorunlu eğitim yılları çoğaltıldığı halde bir şeyleri anlayamayacak değin cahil bırakılan, iş ve çalışma kanunlarına rağmen gece gündüz çalıştırıldıkları halde fukaralıktan kurtarılamayanlar; “bir lokma bir hırka”, “ bir torba makarna yarım ton kömür” bulunca zil çalıp göbek atarak döktürmüyorlar mı? Hangisi kolay, hangisi zor? Türkiye, Cumhuriyetçilik adına ABD’ye teslim olmanın son perdesine gelmiş. Millet bölünüyor, vatan satılıyor, devlet yok edilmenin eşiğinde. Sistemin kuvvetleri iktidar ve devleti ele geçirince halk çaresiz kalıyor. Oysa tarih kitabı elinizin altındadır. Ulusumuzun yakın tarihinde dahi, boğulma tehditleri karşısında ürettiği çözümler ortadadır. Juvenal; “Öğrenmenin üç kaynağı; çok görmek, çok acı çekmek, çok çalışmaktır.” Diyor. 1876 Birinci Meşrutiyet’i, 1908 Hürriyet ve 1920 Kemalist Devrimlerini asi çözümler gibi gösterenlerin tüm gayretlerine rağmen bir kez daha düşünün. Türk ulusu o yollardan geçerek bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kazanmadı mı? İşte, sözde Cumhuriyetçilerin anlamadıkları budur. Korkarak bir yere varılamayacağını, İsmet İnönü’nün “cesur olmadıkça” öğüdünden de çıkarmış değil gibiler. ABD’den korka korkuta bizleri bu hallere soktular. Belki muhkem değil, ama kaç ak olduğunu tam bilemediğiniz saraylarının dehlizlerinde bulunamayacak denli korunduğunu sananlar, boyunlarını ABD satırı altında tutmayı strateji ve siyaset diye yutturmağa kalkıştılar. Ama şimdilerde, yaşamsal zorunluluktan dolayı ABD’den korkmamayı öğrenenler soruyor: “ Ankara ve Çankaya’dan sonra ABD’ye nereyi teslim etmek gerekiyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi