Halil Şahin

Halil Şahin

BARBARLIĞIN ADI

Yolda gördüğüm ya da misafirliklerde karşılaştığım, siyaset ile ilgilenmeyen eski arkadaşlarım “Ne oluyor?” diye soruyorlar. Tabi kast ettikleri; Kapatma Davası ve ona karşı yürütülen Ergenekon tertibiydi. Anlamaya çalışıyorlar: “Nereye gidiyoruz, ne olacak?” sorularının yanıtını arıyorlardı elbet. Kafaları karışık olduğuna göre psikolojik operasyonu yürütenler az da olsa amaçlarına ulaşmışlar. Aslında olup bitenler o kadar basit ve kolay anlaşılır durumda ki! Ama yine de kafalar karışık. Alışmışlar bir kere: araştırmak, okumak, gözlemlemek hak getire… Olayları anlamak için illa ki, bir mürşit ve irşat gerek. Tam da bir ümmet toplumu özelliği gösteriyorlar. Amerika’nın Türkiye’de ne yaptığını göremeyen, neler olduğunu anlayabilir mi? Öyle bir memlekettesin ki; Türk Devleti ve ordusunun, bir silah bile atmadan teslim almanın adı, ‘demokrasi’ diye hepimize yutturulmaya kalkışılıyor. Anımsıyor musunuz: ABD, bir tek kurşun bile sıkmadan Sovyetler Birliğini nasıl da teslim almıştı? Aynen ona benziyor. Sovyetlerde Boris Yelsin, Garbaçof ve Şıvarnatze’yi teslim alarak tüm birliği teslim almışlardı. Bu ülkede de BOP’ un Eş Başkanları işte bu işe yarıyor. Düşünün bakalım: ordumuzun komuta kademesini birbirine düşürerek, bir tek kurşun sıkmadan, Türk Ordusunu da demokrasi yutturmacası ile teslim almayı deneyebilirler mi? Onu da yaptılar. Amerika’nın bu ereği; 12 Mart ve 12 Eylül uygulamalarında da görülmüştü. Ama Ergenekon ve Balyoz ile değerli ve deneyimli komutanlardan tecrit edilmiş bir Türk Silahlı Kuvvetleri yarattılar. Bu kez Türkiye’nin içinde deneyimli komuta ile yönetilebilecek bir Türk ordusu yok. Ordusuz darbe olmayacağına göre, kullanabilecek kuklalar ile tüm kozlar oynanabilecek. Bunun da yolu; barbarlığa demokrasi kılıfı giydirerek bu oyunu sürdürmektir. Ne tekim sonrasında da bunu yaptılar. Orduyu tam teslim alabilseydiler, bu iş onların istediği şekilde sonuçlanacaktı. Planlananlar kısmen gerçekleşmiş görünüyor. “Barbarlığı ve kanunsuzluğu” daha ileri konumlara taşımağa çabaladıkları halde başarılı olabilseydiler, Bir Mart Teskeresi’nden önce olduğu gibi Amerikan ordusunu bir bahane ile çağırmağa hazırdılar. Ama ellerinde kullanabilecekleri bir “Çuvalcı Paşaları” yoktu. Sizlerin de tanıdığı, var olan çuvalcı paşanın kendine yetecek birikimi yok ki, başkalarının derdine koşsun! Bakınız Onlar şimdilik bir intikam peşinde. Onlara daha cesuru gerek, öyle değil mi? Çuvalcı paşanın Milli Kuvvetlere karşı kullanılması, artık ABD’nin de çaresiz kaldığını gösteriyor. Pakistan’da olduğu gibi; ya doğrudan CIA elemanlarınca operasyonlar yapılacak ya da kargaşa yaratmaya çalışacaklar. Açılım ve Anayasa değişikilikleri dayatmaları bunun için. Sizleri buna razı etmek için, ABD içerideki işbirlikçileri vasıtası ile saldırıyor. Güya Türkiye’yi savunuyor. Her zaman olduğu gibi, saldıranın stratejisinde etik yan yok. Görüyorsunuz işte yapılan saldırı savaşı ahlak dışı. Oysa Türk güvenlik birimlerinin canhıraş savunmaları ise namustur. Kurdukları tavsiye havuzunda boğulacakları günün yakın olduğunu iyi ki göremiyorlar. Barbarlığın adını demokrasi koymuşlar. Ülkeden ülkeye salt rengi değişiyor: kimisinde ‘kadife’, kiminde ‘turuncu’, bazılarında ise ‘kırmızı’ olabiliyor. Örneği Gürcistan da turuncuydu, Irak’ta kıpkızıl; Suriye’de gri, ama Türkiye’de de kan kırmızı…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi