Gözümün içine bakıyordu. Başını okşadım. Kucağıma tırmanmaya çalıştı sevinçle. Anlaşılan acıkmış. Elimdeki poşete doğru baktı, baktı, ayağa kalkarak birşeyler alabilme gayretine girdi. Gel, dedim, gel benimle. Kırk yıllık tanış gibi sevinçle ayaklarıma dolana dolana geliyordu benimle. Sağa sola bakınca yalnız olmadığı dikkatimi çekti. Bunlar 7-8 arkadaştılar ve her biri birilerinin peşinden gitmeye çalışıyordu. İşte asıl o zaman dikkat nettim vapuru neden karşıladıklarını bunların. Her birinin bir beklediği var sanıyordum ama öyle değildi. Terkedilmişlerdi. Yalnız kalmışlardı adada ve artık bakanları yoktu; yaşam savaşı vermenin ilk günlerini yaşamakta idiler. Neyse ki bakkal, kasap henüz kapanmamıştı ve anlaşılan bir süre benimle yaşayacaktı yeni arkadaşım. Hatta bu gidişle yeni arkadaşlarım diyecektim.
(MEHMET ÜNAL TAŞPINAR)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.