Zamanın Ruhu - İbrahim AKBULUT
İSLAM
Yayınlanma:
14 asırdır, başta Türkler olmak üzere, tüm İslam dünyası, İslam'ı, kalıplaşmış, klasik öğretilerle, samimi ve sadece dünya ile ahireti kazanmaya yönelik imanı kazanmaya dönük yaşamıştır.
İslâm dünyasında bir takım farklı mezhepler olsa da ( selefilik, vahhabilik, en yaygını) kendi dar dünyasında kalmış, umuma sirayet etmemiş ve nifak unsuru olarak görülmemişti.
21. Yüzyılda ise, teknoloji ve iletişimin yaygınlaşması, İslâm düşmanlarının da körüklemesi ile, geleneksel İslam'ın önüne geçen, perdeleyen, hatta 'bozulmuş din' imajı verilmeye çalışılmıştır.
Bu marjinal grupların tahakkümü; İslam'ı siyasi emelleri doğrultusunda kullanan, hakimiyet mücadelesi, siyasi partiler, cemaatler, tarikatlar eliyle hayat bulmuştur. Sadece ülkemizde değil, dünyanın her İslâm ülkesinde de buna fırsat verilmiştir.
Bu akımlar, başta siyasi partiler olmak üzere, sosyal hayatın, sağlığın, devlet bürokrasisinin içinde, eğitim ve medya sektörlerinde kadrolaşarak varlık ve etki alanlarını genişletmişlerdir. İslam'ı; ideolojik ve sınıf dini algısını oluşturmaya çalışmaktadırlar.
Buna ben 'HİBRİT DİN' diyorum. Geleneksel İslam ile ayrışma yada metod farkının gerekçesi budur. Bu anlayışa göre; Kur'an, hadis, sünnet ile sınırlı bilgiyi esas alırlar. O da umumî kabul gören hükümler değil, kendi cirmi, algısı, bilgisi ne kadar ise o çapta bilir. Yani kendi dünyası ile sınırlı. Bunun manası da maddeci, dolayısıyla materyalist din akidesi meydana gelmiş oluyor.
Başta Türkler olmak üzere, kuzey Müslümanlığının maturidi itikadının temsil ettiği İslam, Kur'an, hadis, sünnet ve icma dan oluşan, öğretinin halkın, hem hayat tarzı hem imanı haline gelmiştir. Nesilden nesile aynen yaşandığı için buna geleneksel İslam diyoruz.
Geleneksel İslam'ın öğretileri; sadece bilgi, kaynak, amel değil, İrfan, hürmet ve edep ile meç olmuştur. Burada madde ile mana içiçe geçmiş, adeta mütemmim cüz haline gelmiştir.
Başta Hoca Ahmet Yesevi olmak üzere, onun ekolünden, Hacı Bayram-i Veli, Hacı Bektaş, Mevlana, Ahi Evran vb. Ekoller bu metotla hem hayatı hem dini yaşanır hale getirmişlerdir.
İdeolojik yada marjinal İslam'da, sadece bilgiyi, yazılanı esas alan, ölçüsü sadece kazanmak, çoğunluk ve muktedirliği esas alan ,maddeci ve materyalist anlayış hakim olmuştur. En önemli ayrışma buradadır.
Bugün ki, yaşanan dinî hadiseleri bu çerçevede değerlendirmek, tartışmalara bu açıdan bakmak gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.