Halil Şahin
HAYIRLI OLMAYACAKTIR
Yaşadığımız son yarım yüzyılda iki kez halk oylaması yaşadık. Her ikisinde de, oylamaya konan anayasa maddelerinin halk tarafından tartışıldığı yeterli bir süreyi de yaşamıştık. O ateşli konuşmaların en sonunda, büyüklerimizin “Hayır diyelim de hayırlara vesile olur inşallah!” diyerek sözlerini bağlamasına anlam vermeğe çabalarken, bayağı zorlanırdım. Ne hikmetse, Türkiye genelindeki referandum sandıklarından hep ‘evet’ çıkmıştı. Son zamanlardaki Anayasa değişikliği sorunu mecliste görüşülerek referanduma gitme kararı alınıp, anayasa mahkemesine başvurulduğunda, bilinçaltımda yer eden o geçmişteki anılarımdan dolayı olmalı ki, süreci beklemeden ‘Hayır!’ denmesi gerektiğini belirtmiştim. Ne de olsa; çoğunluğu Ilımlı İslâm’a dönüştürülen şu ülkenin, inançlı bir bireyi değil miydim? “Hayırlara vesile olur inşallah!” demekten kendimi alıkoyamadım. Kurumlara güvenen sözde ulusalcılar; Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre tavır almayı beklediler, yanıtlarını aldılar. TSK’ya güvenen sahte Kemalistler; Genel Kurmay Başkanı’nın yaptığı açıklamalarla nasıl tokat yedilerse, şimdi de Anayasa Mahkemesi’nden aynı şamarı yediler. Çünkü Kemalist (Atatürkçü) çizgide Tam Bağımsız Türkiye kurma mücadelesi vermenin yolunun, halkın gücüne güvenmekten geçtiğini çarçabuk unutanlar onlardı. Eskimiş, köhnemiş ve işlevini yitirmiş kurumların (TSK, Hukuk kurumları v.b) alacağı tavırlarla, emperyalizme karşı mücadele verilmesi nerede görülmüştür? Kurtuluş Savaşı öncesi Osmanlının hangi kurumuyla yedi düvel emperyalizmine karşı çıkılmıştır? O nedenledir ki; işgal altındaki Anadolu’da mücadele için öncelikle Büyük Millet Meclisi kurulmuş, ayrıca düzenli ordu kurularak BMM’ne bağlanmıştı. Oysa şu demin sözde aydınlarına bir bakın: Halk gücüne güvenmeyenler, bu süreçte, halka Anayasa değişikliğinin gerçek yüzünü anlatmak yerine beklemeyi tercih etmişlerdir. İşte bu yitirilen zamanda devrim karşıtları yol almışlardır. Olası Anayasa değişikliği ile tüm toplumun etnik kökenine, mezhebine, okuduğu gazeteye, yaşadığı yere, cinsel tercihine göre fişlenmeler sağlanacağı gün gibi ortada. Elde edilen kişisel verilerin yayınlanmasının yolunun açılacağı, özel hayatın gizliliğinin ortadan kaldırılacağı besbelli. Toplu Sözleşme vasıtası ile siyasi iktidarın memuru yaratılmaya hizmet edileceği, işçi sendikalarının kurulmasında engeller konabileceği, işveren sendikacılığının körükleneceği, naylon üye ile sendika kurmaya hizmet edileceği, sendikaları karar veren değil talep eden konuma sokulacağı, memurlara grevli sözleşmeli hak verilmeyeceği, hak grevinin tanınmayacağı, hakem heyetinin devreye sokularak hükümetin sorumluluktan kaçırılacağı, emeklilere sendika kurma hakkı verilmeyeceği gün gibi açıktı. Grev kırıcıları teşvik eden, lokavtı meşrulaştıran, yüksek hakem kurulunun grev kırmak için kullanılmasına hizmet eden maddelerle Kamu Denetçiliği getirilerek vatandaşın yargıya başvurusunun geciktirileceği herkesçe bilinir oldu. Kamu Denetçiliği kurumunun da özerk olmayacağı, dokunulmazlıklarına koşut kapatılan her hangi bir siyasi parti milletvekilinin korunmasına hizmet edileceği, Cumhurbaşkanının yaptığı uygulamalarının denetim dışı bırakılacağı apaçık değil miydi? Bundan böyle YAŞ kararlarının, örneğin kadrosuzluk nedeniyle emeklilik ve terfi işlemleri gibisinden tüm kararları kapsamayacağını; Kazanılmış mali ve sosyal hakların geriye dönük korunmayacağını; Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olarak, TSK mensuplarının disiplin kovuşturmasında yaşadıkları olumsuzlukları ve ayrıcalığı ortadan kaldırmayacağını da görecektiniz. Adalet hizmeti ve denetim işlerinin siyasi iktidar tarafından seçilen Adalet Müfettişleri tarafından yürütülmesi ile adalet üzerinde siyasi iktidarın denetiminin sağlanacağı; Disiplin suçları ve savaş hali durumları hariç yargıda teklik ilkesi gereği olarak Askeri Yargı ve Denetiminin ortadan kalkmadığı, yargı üzerinde yürütmenin etkisinin sağlandığı, Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin ortadan kaldırıldığı görülmüyor mu? Darbeci avcılığına çıktıkları halde 12 Mart Darbecilerinin yargılanmasının yolunun açılmayacağı, zaman aşımı gerekçe gösterilerek sorumluların yargılanamayacağını, bu halk anlamalıydı. Halk, olagelenleri ve yapılanları doğru algıladığında hayırlı davranır. Hayırlara vesile olacak davranışlar gösterememişlerse, ulaşılan sonuç ta elbette ulusumuz için hayırlı olmayacaktır. Nitekim hep böyle oldu, bundan sonrasında da öyle olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.