Kaygan Zemin
HABERLERDEN NE HABER (5)
YABANCIYA SATILAN MİLLİ DEĞERLERİN DURUMU Taraf Gazetesi’nden (24 Mayıs 2016): “DENİZBANK’TA MİLLİ GÜVENLİK ENDİŞESİ” Bu başlıkla verilmiş haber. (…) Rus Sberbank’a satılan Denizbank’ın, Rusya tarafından “Truva Atı” olarak kullanılmasından endişe ediliyor. ÇOK SAYIDA ARAZİ VE GAYRİMENKUL Endişelerin temelinde ise, Denizbank’ın bazı işletmelere ait kredileri vadesinden önce geri çağırması, portföyünde çok sayıda gayrimenkul, arsa ve tarla birikmesi bulunuyor. Bu durumun “milli güvenlik krizine” yol açtığı belirtiliyor. Milli değerleri yabancılara satmanın yanlışlığı mı anlaşılmağa başladı? Acaba? MHP’DE KRİZ SÜRÜYOR Ne olacak bu MHP’nin durumu? Seçimli Olağanüstü Genel Kurul kararı çıktı. Şimdi BAHÇELİ Mİ? DEĞİL Mİ? Yoksa TÜZÜK MESELESİ Mİ? Genel Kurul Tarihi hangisi olacak? EVEREST’TE ÖLÜM/YÜKSEK İRTİFA HASTALIĞI (…) “Dört günde dört dağcı zirvenin eteklerinde can verdi. 30 dağcının ise yüksek irtifa hastalığına yakalandığı bildiriliyor.” Taraf ’tan (24/5/2016) YÜKSEK İRTİFA HASTALIĞI? O da ne, diye baktım. Bazen iyi ki internet var, diyorum. Her zaman değil. İşte kopyaladığım bölüm: YÜKSEK İRTİFA HASTALIĞI/AKUT HASTALIĞI (YİH) (High Altitude Illness-HAI) Yüksek irtifaya çıktıktan kısa bir sonra, özellikle aklimatize olmayan/olamayan kişilerde gelişebilen, beyin ve akciğer fonksiyonlarını bozabilen hastalıklar grubu olarak tanımlanır. Yüksek irtifa hastalığının ortaya çıkmasını, tırmanışın hızı, ulaşılan yükseklik, etkilenen kişinin uyuduğu yükseklik ve kişisel duyarlılık etkiler. Yüksek irtifa hastalıkları içinde; 1) Akut Dağ Hastalığı (Çabuk, erken gelişen) (ADH), 2) Yüksek İrtifa Beyin Ödemi (YİBÖ) ve 3) Yüksek İrtifa Akciğer Ödemi (YİAÖ) yer almaktadır. Başta dağcılar olmak üzere yüksek irtifaya çıkan bir çok kişi, bunu insan bedeninin yüksekliğe uyumu olarak bilmektedir. Elbette bu doğrudur, ancak fizyolojik düzeydeki anlamını bilmek bir takım sorunları daha iyi kavramak ve çaresini bulmak açısından önemlidir. Bu aşamada aklimatizasyonu şöyle de tanımlayabiliriz: Vücudun artan yükseklikle birlikte azalan oksijen (O2) ve hava basıncına kendini ayarlama sürecidir. Bu göreceli olarak yavaş bir süreçtir. Genellikle bir kaç gün sürer. Ve ulaşılan her yeni yükseklikte devam eder durur. Doğal olarak bu sürecin tersine işlemesi de sözkonusudur ki buna da "deaklimatizasyon" diyoruz, bunu daha detaylı olarak bir başka yazıda incelemek daha doğru olacaktır. (Kaynak:http://www.explorer.gen.tr/teori/yih.htm) MARQUEZ’İN KÜLLERİ VATANINA DÖNDÜ Taraf (24/5/2016)’tan: “Nobelli yazar Gabriel Garcia Marquez’in külleri ülkesi Kolombiya’ya,liman şahri Cartagena’ya taşındı.” Yüzyılık Yalnızlık, Kolera Günlerinde Aşk, Kırmızı Pazartesi… Bazı yazarlar ölünce de ölmüyor. Daha geniş alalım: Bazı kimseler ölse de ölmüyor. Geride bıraktıklarıyla yaşamaya devam ediyor toplumda. Başka diyarların insanı bile olsa her yerde anılıp, sayılıyor. MARQUEZ KİMDİR: García Márquez yazar olarak başladı ve beğeni toplamış kurgusal olmayan çalışmalar ve kısa hikayeler yazdı. En iyi bilinen romanları Yüzyıllık Yalnızlık (1967), Başkan Babamızın Sonbaharı (1975), Kırmızı Pazartesi (1981) ve Kolera Günlerinde Aşk (1985) olmuştur. En önemlisi sıradan ve gerçekçi durumların aksine sihirli öğeleri ve olayları kullanan Büyülü Gerçekçilik olarak adlandırılmış bir edebiyat tarzı yaygınlaşırken, eserleri önemli eleştirel beğenileri ve geniş bir ticari başarı elde etti. Bazı eserlerinde Macondo (doğduğu şehir olan Aracataca’dan esinlenerek) ismi verilen kurgusal bir köyü anlatır ve çoğunda yalnızlık teması işlendiği gözlemlenir. 17 Nisan 2014 günü Meksika’daki evinde 87 yaşında hayatını kaybetti. Ölümünden sonra, Kolombiya Cumhurbaşkanı,Juan Manuel Santos, onu "bugüne kadar yaşamış en büyük Kolombiyalı" olarak lanse etmişti. Türkçeye çevrilmiş eserleri Roman, novella ve öykü Yaprak Fırtınası, 1955 (La hojarasca) Albaya Mektup Yazan Kimse Yok ,1961 (El coronel no tiene quien le escriba) Hanım Ana'nın Cenaze Töreni ,1962 (Los funerales de la Mamá Grande) Şer Saati ,1962 (La mala hora) Yüzyıllık Yalnızlık ,1967 (Cien años de soledad) Sevgiden Öte Sürekli Ölüm ,1970 (Muerte constante mas alla del amor ) Mavi Köpeğin Gözleri ,1973 (Ojos de perro azul) Başkan Babamızın Sonbaharı ,1975 (El Otoño del patriarca) İyi Kalpli Erendira ile İnsafsız Büyükannesinin İnanılmaz ve Acıklı Öyküsü ,1978 (La increíble y triste historia de la cándida Eréndira y de su abuela desalmada) Kırmızı Pazartesi ,1981 (Cronica De Una Muerte Anunciada) Kolera Günlerinde Aşk ,1985 (El amor en los tiempos del cólera) Labirentindeki General ,1989 (El general en su laberinto) On İki Gezici Öykü, 1992 (Doce cuentos peregrinos) Aşk ve Öbür Cinler, 1994 (Del amor y otros demonios) Benim Hüzünlü Orospularım, 2004 (Memoria de mis putas tristes) Edebiyat dışı Bir Kayıp Denizci ,1970 (Relato de un náufrago) Latin Amerika'nın Yalnızlığı ,1982 Marquez'le Konuşmalar Plinio Apuleyo Mendoza ile birlikte,1982 (El olor de la guayaba. Conversaciones con Plinio Apuleyo Mendoza) Şili'de Gizlice (Miguel Littin'in Serüveni) ,1986 (La aventura de Miguel Littín clandestino en Chile) Bir Kaçırılma Öyküsü ,1996 (Noticia de un secuestro) Anlatmak İçin Yaşamak ,2002 (Vivir para Contarla) Diğer eserleri Un día después del sábado, 1955 Monólogo de Isabel viendo llover en Macondo, 1968. Cuando era feliz e indocumentado, 1973. Chile, el golpe y los gringos, 1974. Ojos de perro azul, 1974. El otoño del patriarca, 1975. Todos los cuentos (1947-1972), 1976. Textos costeños, 1981. Viva Sandino, 1982. El olor de la guayaba, 1982. El secuestro, 1982. El asalto: el operativo con el que el FSLN se lanzó al mundo, 1983. Erendira, 1983. Kızıl Oidipus, senaryo 1996 Erendira, senaryo Ayrıca yazarın Aralık 1982 de Stokholm'de yaptığı Latin Amerika'nın Yalnızlığı başlıklı Nobel edebiyat ödülü töreni konuşması da dahil olmak üzere bazı yazılar Turhan Ilgaz tarafından çevirisi yapılan Marquez'le Konuşmalar (Metis Yayınları, Aralık 1983) içinde yer almıştır.(Vikipedia.org) GABRİEL GARCİA MARQUEZ’DEN GÜZEL SÖZLER Birlikte gülüyorsanız mutluluktur, birlikte ağlıyorsanız dostluktur; ama birlikte susuyorsanız bu aşktır. Günün birinde hepimiz sonsuza dek susacağız. Onun için sevdiklerinize şimdi ‘Seni seviyorum’ demekten çekinmeyin. Bir sona geldiğin için ağlama, onu yaşadığın için gülümse. Ruh eşini hala bulamadıysan üzülme. Bu senin eşsiz bir ruhunun olduğunu göster. Daha iyi bir insan ol ve yeni bir insanla karşılaşmadan, o kişinin de senin kim olduğunu bildiğini ümit etmeden önce, kendisinin kim olduğunu bildiğinden emin ol. Önemli olan, hayatta başına ne geldiği değil, neyi nasıl hatırladığındır. Keşke tanımasaydım dediğim hiç kimse olmadı benim. Keşke beni tanımasına izin vermeseydim” dediklerim oldu. Seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için seviyorum. Belki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu tanıdığında minnettar olman için istedi. Bitti diye üzülme, yaşandı diye sevin. Bir kadın, sevdiği adamın başka bir kadın tarafından mutlu edildiğini görmektense, onu can çekişirken görmeyi tercih eder. Benden nefret edenlerden nefret edecek vaktim yok. Çünkü ben, bana değer verenleri sevmekle meşgulüm. Bazen öyle konuşacaksın ki karşındaki cevap veremeyecek. Bazen de öyle bir susacaksın ki karşındaki konuşmaya cesaret edemeyecek. Birini özlemenin en kötü yolu, yan yana oturduğun halde onu hiçbir zaman elde edemeyeceğini bilmendir. Gitme zamanı gelmişse ‘dur’ demenin; zaman geçmişse ‘dön’ demenin ve aşk bitmişse ‘yeniden’ demenin; hiçbir anlamı yoktur. Aslında kötü insan yoktur hayatın hiçbir evresinde, her insan huzur verir; kimi geldiğinde, kimi gittiğinde. (Orijinalsozler.com’an alındı) YENİYÜZYIL GAZETESİ KAPANDI SADECE DİJİTALDE YAYININA DEVAM EDECEK. Av. Mansur Topçuoğlu'nun kurucusu olduğu Yeni Yüzyıl gazetesi de kâğıt ortamında yok artık. Ne yazık ki kapandı. Av. Mansur Topçuoğlu'nun kurucusu olduğu Yeni Yüzyıl gazetesi, yönetim kurulunda yaşanan sarsıntıların ardından kapanma kararı aldı. Yoluna dijital olarak devam edeceği öğrenildi. Yeni Yüzyıl gazetesi, yayın hayatına 5 Kasım 2015'te "Türkiye Hepimizindir“ sloganıyla başlamıştı. Çok yazarı olduğundan severek okuduğum bir gazeteydi. Her ne kadar kâğıt ortamındaki gazeteyi tercih etsem de Radikal gazetesi gibi dijital de kapanmasa da dijitalde okuyabilelim. O günlerde HINCAL ULUÇ da Sabah’taki köşesi HINCAL’IN YERİ’NDE bu konuda üzüntüsünü belirten yazı yazdı. (Yukarıda o yazının kupürü) YENİ HAYAT GAZETESİ Neyse ki bu arada aynı günlerde yeni bir gazetenin de basın hayatına başladığını öğrendik. Kapananların yanında basın çalışanlarına bir nebze… DOLAR/ALTIN ÇIKIYOR/İNİYOR Nereye kadar çıkacak. Merak ediliyor mu? Ben kendimi bildim bileli 2 çıktı, bir indi bunlar. Ekonomist olmaya gerek yok. 1970’li yıllarda çalıştığım fabrikada Zeynep Abla diye bir işçi kadın vardı. Çalışkan bir hanımdı. Ben yirmili yaşlardayım o zaman. Sanırım o hanım da 40-45… Asgari ücretli maaşıyla biriktirebildiği parayla altın alır-satarmış. (Asgari ücretle nasıl beceriyordu, hayret! Altın düşünce alır, çıkınca satarmış. Şaşırmıştım o zamanki hayat tecrübemle. Zeynep Abla belki ilkokul mezunuydu. Ama 2 çıkıp 1 indiğini biliyordu altının. (Döviz serbest değildi o zamanlar.) ŞIRNAK’TAN YAZIYOR BİR KAHRAMANIMIZ: FACEBOOK’TAN… İlave edilecek hiç bir şey yok. Hiç değilse şehitler geldikçe hatırlayarak; Buyurun, okuyalım lütfen: (Okuyup utanalım, Okuyup ağlayalım halimize…) KORSANLAR KİMİ SEVER/KİMİ SEVMEZ? YA DA KİMİN TARAFINDA BU KORSANLAR? Geçenlerde denizcilerimizi kaçıran korsanlardan bahsetmiştim. Bakın aşağıdaki kupürde ne yazıyor: “KORSANLAR HERKESE SALDIRIYOR AMA SADECE İNGİLİZ GEMİLERİNE DOKUNMUYOR.” Okuyunca siz ne düşündüyseniz, ben de aynısını düşündüm. Niye ki?
- ASPIRIN’İN ZARARI DA MI VAR?
- İspanyol Prof. Lina Badimon, İstanbul’da bir konferans verdi.”Aspirin beyin kanamasına sebep olabilir. Sağlıklı kişiler için tehlikeli” dedi.
- Gazete şöyle devam ediyor: “Yıllarca yararları saymakla bitirilemeyen Asprin’in, hayatımızı tehdit ettiği belirtildi.” (Takvim-8 Mayıs 2016)
- KREDİ KARTI SAYISINDA AVRUPA BİRİNCİSİYİZ
- Bankalar ödeyemediğimiz her tutara katlayarak faiz işletiyor. Yasal olmamasına rağmen uygulanan bileşik faizle birlikte 1000 TL.lik borç 1500 TL.ye çıkıyor. (Takvim-8 Mayıs 2016)
- E, yasal değilse bağırmazlar mı: “Nerde bu devlet?” diye?
- İyi haberler de var: EMEKLİYE TEMMUZDA %5 ZAM
- Hadi, inşallah!
- BİYONİK KOL
- Herşeyi yapabilen bir kol. Batarya ile çalışıyor.
- Fennin ileri düzeyi işte. Gururluyuz insanlık adına.
- LONDRA’YA MÜSLÜMAN BELEDİYE BAŞKANI
- Takvim Gazetesi şöyle vermiş haberi (8/5/2016):
- “CNN şaşkınlık yaşadı
- İşçi Partisi’nin adayı olarak seçimlere giren Sadık Han’ın başarısı, dünya medyasında da geniş yer buldu. Özellikle Amerikan medyası, Han’ın başarısının büyük bir mucize olduğu konusunda birleşti. CNN International, sonuçarı açıklamak için saatlerce bekledi. Bu durum, “CNN sonuçlara önce inanmadı, sonra şok oldu” diye yorumlandı.”
- Bilindiği gibi Han, Pakistan kökenli Müslüman ve yoksul bir ailenin oğlu. Rakibi ise bir bankerin oğluydu.
- DAKKA VE FELLUCE’YE OPERASYONLAR YAPILIYOR
- Benim anlamadığım şu: Adına her ne kadar (kendi kendine devlet dese de) bir devlet bile olmamış güç ile dünya nasıl oluyor da baş edemiyor? Şöyle mi bilinmeli: ABD bitsin istemiyor (mu?). Birileri söylese de, TV ve Gazeteler yazsa da kendi gündemimizden çıkarsak: Nasılsa bitmeyecek, diyerek!
- BELÇİKA’DA SOKAKLAR KARIŞTI/BRÜKSEL’DE POLİS ZORDA
- FEHRİYE ERDAL MAHKEME EDİLECEK Mİ?
- ŞİLİ’DE ÖĞRENCİLER PROTESTODA
- KALEBODUR’DA MATEM: İBRAHİM BODUR VEFAT ETTİ
- İş dünyasının önemli isimlerinden, Kale Grubu kurucusu ve onursal başkanı Dr. İbrahim Bodur, hayatını kaybetti.
- 1928 yılında Çanakkale'de dünyaya gelen İbrahim Bodur, İlkokulu Yenice İlkokulu'nda, ortaokulu Balıkesir Lisesi'nde okuduktan sonra İstanbul'a Robert Kolej'e girdi. Robert Kolej'de ekonomi ve edebiyat bölümlerini aynı sürede bitirerek mezun olan Bodur, Amerika Birleşik Devletleri'nde İş İdaresi ihtisasını (MBA) tamamlayıp, 1951'de Türkiye'ye döndü. Babasının ve kayınpederinin ortaklığı ile 1951 yılı sonunda Bodur-Eğinlioğlu Edirnekapı Pamuk İpliği Fabrikası'nı kurdu. 1956 yılına kadar bu fabrikayı yönetti. Çanakkale'nin Çan ilçesinde 1957 yılında kurduğu Çanakkale Seramik fabrikaları bugün dünyanın en büyük seramik tesisleri haline geldi. (Kaynak:Haberaktüel)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.