Zamanın Ruhu - İbrahim AKBULUT
BİR DEĞER KARŞILAŞTIRMASI/ BABA NASİHATI
Yayınlanma:
Bir gün bir baba
oğlunu yanına çağırır ve:“Biliyorsun artık yaşlandım...
Baban olarak sana hayatım boyunca hep doğruları öğretmeye çalıştım...
Neyse ki sen de öğrettiklerimi iyi belledin ve hep iyi bir çocuk oldun...
Bunun için sana
bir hediye vermek istiyorum” diyerek
cebinden bir saat çıkartır...
“Bu saat 200 yıldan fazla bir geçmişe sahip...
Dedemin babasından dedeme,
ondan babama,
babamdan da bana aile yadigarı...
Ailemizin bu mirasını,
ona gözün gibi bakacağından hiç
şüphem olmadığı için
ölmeden önce sana vermek istiyorum.
Bir şartla!..
Önce,
sokağın başındaki saatçiye gidip saatin değerini öğreneceksin” der...
Babasının
sözlerinden çok etkilenen oğul saati alır ve saatçiye gider...
Saatçi saati göz
ucuyla inceledikten sonra
“çok fazla para edecek bir şey değil, komşuluk hatırına 20 lira vereyim” der...
Oğul;
saati geri alır,
cebine yerleştirir ve doğruca babasının yanına döner...
Kendisini bekleyen
babasına saatçi ile aralarında geçen konuşmaları aktarır. Baba:
“Vay be,
demek 20 lira...
Bir de çarşıdaki antikacıya sor bakalım” der...
Oğul,
babasının bu isteğini de yerine getirmek için
tereddüt etmeden antikacının yolunu tutar...
Antikacı saati inceler,
inceler, inceler…
Sonra:
“Orijinal bir parça,
sana bunun için 2 bin lira öderim” der.
Oğul yine babasının yanına döner ve bu kez de antikacının söylediklerini anlatır. Baba:
“Hmmm…
Demek 2 bin verdi. Madem öyle,
o halde son olarak bir de şu şehir merkezindeki müzeye göster bakalım saati” diyerek son isteğini dile getirir...
Oğul,
babasına lafını ikiletmeden hemen yola çıkar...
İki saat sonra geri döner...
Döndüğünde,
yüzündeki şaşkınlığı gizleyemeden olanları anlatmaya başlar:
“Saati önce görevliye gösterdim,
biraz inceledikten sonra hemen müdürüne haber verdi...
Müdürü geldi ve saati bir büyüteç ile inceledi...
İnceledikçe gözleri büyüdü...
Sonra saati bana geri verdi...
Benimle hiç konuşmadan hemen birkaç kişiye telefon etti...
Yarım saat sonra odaya iki bey daha girdi...
Müdürle ayak üstü bir şeyler konuştuktan sonra benden tekrar saati istediler...
Verdim...
Sonradan öğrendim ki bu beyler saat konusunda uzman kişilermiş...
Saati epey bir inceledikten sonra hep beraber başka bir odaya geçtiler ve kapıyı kapatıp bir şeyler konuşmaya başladılar...
Görüşmeleri bitince tekrar benim bulunduğum odaya geldiler ve bana saat için tam 2 milyon teklif ettiler” der...
Baba,
tüm hikayeyi dinledikten sonra oğluna döner ve:
“Yaaa oğul gördün mü? Sana öğretmek istediğim de zaten tam olarak buydu!..
Yaşamda senin gerçek değerini bilenler,
her zaman sana en çok kıymet verenlerdir!..
Asla sana layık olmayan,
hak ettiğin değeri sana vermeyen yerde durma ki sana değer verilmediği zaman üzülmeyesin!”
*Her zaman gerçek değerinizi bilenler ile olmanız dileklerimle.*
Diğerleri ancak zarar verir unutmayınız. SaNdıKLı'DaN SeLaMLaR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.