“Ne Şeriat, Ne Darbe!” sloganı; Fethullahçı Gladyo’nun, Ilımlı İslam Darbesi’nin üstünü örtmekten başka bir şeye hizmet etmedi deniliyor. Görülüyor ki; Türkan Saylan’ın niyetinin ne olduğunu bir yana bırakalım, ama onun bu yöndeki açıklamasının üstüne atlayarak, darbenin kanıtını bulduklarını söyleyenler, geçmişte de bugün de Amerikancı Fethullahçı darbeyi gizleme ereğine hizmet etmekte oldukları anlaşılmıştır. Türkiye; 2001 yılında düğmesine basılan Ecevit Hükümeti’nin yıkılması, Türkiye’nin 2002 Kasım’ında erken seçime götürülmesi, Tuncay Güney’in kullanılarak bir şeylerin sahnelenmesi, Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanı yapılması ile başlayan ve bugüne değin devam eden bir “ABD Darbesi” yaşamaktadır. O günden bu yana epey yol alındı. Bu darbe sayesinde ABD, Irak’ı daha elverişli koşullarda işgal etti. Türk Ordusu’nun başına çuval geçirdi. Kurumlar, Fethullahçı Gladyo tarafından adım adım işgal edildi ve nihayet; 2007 yılından bu yana sahnelenenlerle, Ordu ve İşçi(Vatan) Partisi başta olmak üzere ulusun yıpratılma operasyonu başlatıldı. Bütün bu operasyon, tarikatçıların “Kemalist subaylar darbe yapacaklardı” gürültüsü eşliğinde gerçekleştirildi. Türkiye tarihinin en büyük demokratik kitle eylemlerini, 2007 yılındaki Cumhuriyet mitinglerini “darbeye zemin yaratmak için gerçekleştirilen eylemler” olarak niteleyenler, aslında darbeci kimliklerini itiraf etmiş olmuyorlar mı? Milyonların katıldığı, tek bir kişinin burnunun bile kanamadığı, büyük bir hoşgörü ve görülmemiş bir disiplin içinde gerçekleşen eylemlere darbeci eylem olarak saldıranların, Türkiye düşmanı, halk düşmanı ve demokrasi düşmanı özellikleri kendini ele veriyor. Türkiye yine bu günlerde, yeniden büyük bir halk hareketinin ayak seslerini duyuyor. 17 Mayıs 2009 tarihinde Ankara’da; tüm engellemelere rağmen, neredeyse kendiliğinden denebilecek bir şekilde yaklaşık yüz bin yurttaşın Tandoğan’da ve Anıtkabir’de toplanması önemli bir işarettir. Daha sonrasında ise yüz binler, bir başka gün bir başka yerde toplanmaya hazırlandı. Sonucu 15 Temmuz 2016’da gördünüz, yaşadınız: “Ne Şeriat, Ne Darbe!” yaygarası koparanlar; bu demokratik kitle hareketini bastırmayı ve Cumhuriyet’i hedef alan asıl darbeyi gizlemeye devam etmeyi başaramadılar!