Halil Şahin
VATAN MÜDAFAASI, BİLİMSEL SİYASETLE OLUR
Bilimin ışığında siyasetin karşısında safsata ve hurafe de var. Örneğin bütün bu bilimsel analiz ve çözümleri bir kenara atıp, strateji ve siyaseti ‘Tayyip Erdoğan düşmanlığına’ kilitleyen bir safsata var. Evet, safsata. Çünkü hayattan çıkarılmıyor. Bilimsel değil, geçmişten kalan saplantılara dayanıyor. Tıpkı Ali düşmanlığı veya Osman düşmanlığı gibi! Tıpkı İsmet Paşa düşmanlığı veya Demirel düşmanlığı gibi... Siz 1300 yıllık Ali ile Emeviler saflaşmasına göre siyaset yaparsanız, buna safsata denir. Atatürk ve İsmet Paşa düşmanlığına dayanan siyaset kurarsanız, o da safsatadır. Yine, 1960’ların ve 1970’lerin Demirel düşmanlığından bir türlü kurtulmamışsanız, yine hayatın dışında, hurafenin içindesiniz. Siz, elan Devrimci-Ülkücü kavgası içindeyseniz, safsatanın dibindesiniz. Oysa “Dün dündür, bugün bugündür” değil mi? Soner Polat komutanımızın sıklıkla yinelediği gibi: Durum, bugünkü durumdur./Hedef, bugünkü hedeftir./Mevzi, bugünkü mevzidir./Düşman da bugünkü düşmandır. Özetle söylersiniz: Dünün güneşiyle bugünü ısıtamazsınız. ABD emperyalizmine karşı Türkiye’nin vatan bütünlüğünden yana olan duruşların ve eylemlerin hepsi dostluk sınıflaması içindedir. Bakın burada insanlardan ve partilerden söz etmiyoruz. Duruşlardan ve eylemlerden söz ediyoruz. Bir parti ya da bir siyasetçi, bugün böyledir, yarın şöyledir. Onlara karşı sonsuza değin giden taşlaşmış siyaset yoktur. Her durum ve eylemde, programa göre doğru siyaset belirlenir. ABD emperyalizmine, PKK’ya ve FETÖ’ye karşı mücadele ettiği durumda ve sürece zaten onunla birliktesiniz. Örneğin: 15-16 Temmuz 2016 gecesi sağınıza ve solunuza baktıysanız, o gece kimlerle birlikte olduğunuzu görmüşsünüzdür. Oysa okullara mescit yapıldığı durumda ise onların karşısındasınız. Bizim mevziimiz her olayda bellidir. Bizim dışımızdakiler o mevzide oldukları zaman onlarla birlikteyiz. O mevziinin dışına savruldukları, duraksadıkları, tutarsızlık gösterdikleri her durumda, o yalpalamaya odaklanarak mücadele yürütürüz. Hem dostluk hem mücadele siyasetiyle bir Millî Güçbirliği oluşturmaya çalışmak ereğiniz olmalıdır. Bu çaba hayata, dolayısıyla bilime dayanan bir çabadır ve başarısı kaçınılmazdır. Hiç kimse sizi ABD ile PKK ile FETÖ ile yan yana getiremez. Buna yönelik, ‘Tayyip Erdoğan ile birlikte hareket ediyorsunuz’ türünden suçlamalar, bilim dışıdır, safsatadır ve hurafedir. Bu suçlamalar, dönüp dolaşıp Türk Ordusu düşmanlığına, PKK koruyuculuğuna, 15 Temmuz Darbesi savunuculuğuna savrulmaktadır. Bugünlerde bizlerin Türkiye’yi bırakıp, ABD güdümünde Tayyip Erdoğan düşmanlığına kilitlenmemiz için, her türlü safsataya, hurafeye, hileye ve ahlâksızlığa başvuranlar; bizim namus ve cesaretimizi sınıyorlar. Oysa Türk insanının ve önderlerinin hayatına bir göz atarlarsa, o sınama boşunadır. Her Türk, Türk Ulusu için bilimin ışığında siyaset yapmaya devam edecektir. Türkiye’yi Tayyip Erdoğan yönetiminden kurtaracak ve Millî Hükümeti kuracak olan siyaset budur. ABD güdümünde, körü körüne PKK ve körü körüne FETÖ ile birlikte Tayyip Erdoğan düşmanlığı, bir çıkmazdır, başarı şansı yoktur. Çünkü safsatanın kucağındadır ve bilime aykırı kalır. Recep Tayyip Erdoğan, bizim düşmanımız değil, fakat siyasal rakibimiz olabilir! Türkiye’yi kötü yönetiyor. O halde milletimizle birleşerek, AKP iktidarına son verecek ve Millî Hükümeti kuracağız. ABD stratejisinde konumlananlar, Tayyip Erdoğan yönetimine son veremez! Türkiye’miz, NATO’ya girerek Atlantik’e bağlandığı yıllardan bugüne, emperyalizmin açık ve kapalı müdahaleleriyle boğuşmaktadır. Elli yılı aşan bu süreçte emperyalizmin kuklası Mafya- Gladyo -Tarikat rejimine karşı korkmadan mücadele eden, doğru tahlillerle olayları yıllar öncesinden gören, daima işçinin, köylünün, emekçinin yanında yer alan ve yılmadan Kemalist Devrimi hayata geçirme savaşı veren vatanseverler, bütün önderlerimiz, sisteme karşı cesurca yürüttükleri mücadelenin bedelini döne döne ödemişlerdir. 50 yıllık fedakârca mücadele tarihimizle, ön görülerimizin pratikte doğrulanmasıyla, vatan için ortaya koyduğumuz başarılarımızla göneniyoruz. Ama gururlanmak yetmez! Başarılarımızın, tarihsel gerçeklerden yola çıkarak bilimin kılavuzluğunda siyaset ve strateji üretmemize dayandığını kesin olarak kavramak zorundayız. Bu gerçeği kavrayamazsak Halk; güncel siyasetlerimizi anlamada, içselleştirmede zorlanır. Devrim yolunda öncü rolümüzü (toplumun devrimci güçlerini toparlama ve halkı bilinçlendirme görevimizi) zayıflatırız; kara propagandaya açık hale geliriz, devrimci iyimserliğimizi ve sabrımızı tüketiriz; devrim mücadelesinin gerektirdiği kararlılığı gösteremeyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.