İnsanlık yaşamında kritik anlar çok ender oluşur, oluştuğunda da yıllar, ya da yüz yıllar boyunca belirleyici olur.
İnsanların ateşi fark etmeleri, taşı araç ve alet olarak kullanması, madeni gereksinimlerinde yoğaltması ya da Anadolu’nun Türkler tarafından fethi ve emperyalist kuşatmalardan kurtarılması gibi.
Gelecek yıllarda da insanlar, Atatürk’ü ve ortaya koyduğu öngörü ve ilkeleriyle başardığı savaşımı, ülke için hatta dünya için önemsenen, böylesi anlardan biri olarak anımsayacaktır.
İlk Dünya Savaşı sonrasında yaşanan 2. Dünya Paylaşım Savaşı ve hemen arkasından yaşanan Anadolu Kurtuluş Savaşları, Türkiye’nin geleceğini belirleme noktasında da de eşit önemde olduğunu gösterdi.
- Dünya Savaşı içinde bulunduğumuz koşullarda ulusal güce ve uluslararası etkiye bağlı olarak Türkiye; kuracağı milli hükümet, çağdaş ekonomi, gelişmiş kültür ve birinci sınıf silahlı kuvvetler ile küresel güç haline geleceğini göstermektedir.
Eğer bu hedef gerçekleşirse, Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyanın en önde gelen en güçlü ülkesine dönüştürecek.
- yy başlarında Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk; tam bağımsız çağdaş bir Türkiye’nin gelecek sağlayacağını savunuyordu. Ölümünden neredeyse 100 yıl sonra ilke ve önermeleri, ülkemize özgü de olsa tüm dünya insanlığını pratiğe ve refaha ulaştırma yolunda çare oluyor.
O halde ülkemiz ve insanlarımız için, tüm dünya devletleri arasındaki saygın konumunu da geliştirerek yeni bir yol çizmeliyiz. İnsanlığa, Kemalizm’in soyguncu küreselcilikten daha üstün olduğunu kanıtlamalıyız.
Kemalizm’in; önümüzdeki Yeni Bir Dönem için, ülkemize özgü net hedefleri vardır ve bu fikir, en az iki asırlık hedefleri ve tazelenme, yenilenme düşlerini gerçekleştirmek için temel araçtır.
- yy, kapitalizm ve sosyalistler arasındaki amansız rekabete tanıklık etti. Sovyetler Birliği yıkılırken, Türkiye’de yaratılan USA damgalı milliyetçilik, ümmetçilik ve sosyal demokratlık gibi algı hareketleriyle; ülkemizde filizlenen yurttaşlık, bağımsızlık, demokrasi ve cumhuriyet mücadelesi ağır darbeler aldı. Buna rağmen halk direndi ve yeni yüzyılda Türk ulusuna yakışır şekilde Kemalizm ışığında ilerledi.
Şu çok açık ki; kapitalizm, dünyanın ideolojisini tekelleştirmeye elverişli değil. Bu, uzun süredir devam eden ve etkisi gelişmiş dünyanın her yerinde hala dalgalanmalara sebep olan, 2008 finansal krizden bu yana her zaman olduğundan daha gerçek.
Zenginlik farkı genişledikçe işçi sınıfı zarara uğruyor ve toplum bölünüyor. Kapitalizmdeki çatlakları herkesin anlaması çok kolay! Batıda sosyalizme karşı artan bir özlem olması ise hiç şaşırtıcı değil.
Önümüzdeki yıllarda; sosyalist ve kapitalist kamplar, uzun süre hem rekabetçi hem de ortak ilişki sürdürecek gibi görünüyor. Bununla birlikte “İnsanlık için ortak geleceğe sahip bir toplum” yaratmak gerekiyor.
Dış etkenlerden arındırılmış Türkiye’ye özgü yeni bir döneme girilmiştir. Bu yeni dönemde, TBMM dışında kalan siyasi partiler dahi, günün gerekliliklerini daha iyi karşılayacak ve yönetebilecek yeni fikirler, yeni bir düşünce tarzı ve yeni stratejiler geliştirmiştir. Vatan Partisi buna en güzel örnektir.
Böylesi partiler; 2020 yılı itibari ile ülkenin en az iki yüzyıllık hedefleri olan, kısmen refaha ulaşmış bir toplum seviyesine ulaşma ve ülkemizi “büyük, modern, tam bağımsız bir ulus konumuna ulaştırma gibi tarihi sorumluluğu üstlenmiştir.
Bu hedefleri gerçekleştirebilmek için, refah içinde yaşayacak bir ulus oluşturmak, Kemalist Devrimi kapsamlı bir şekilde derinleştirmek, hukukun egemenliğini temel alarak devleti yapılandırmak ve siyasal partileri kapsamlı ve sıkı bir şekilde kontrol etmek gerekmektedir.
Bu dörtlüye bağlı kalmak, “Beş İlerleme Kavramı” olan yenilik, eşgüdüm, açıklık, çevresel gelişim ve paylaşılan gelişim kavramlarının da ileri gitmesini sağlayacaktır.
Varsıllık seviyeleri arasındaki farkı azaltmaya çalışarak ve ülkenin büyüme ve gelişiminin daha fazla kişi ile paylaşılmasına olanak sağlamaya çalışarak; doğruluk ve adalete dayanarak idare tarzını geliştirmek, ilerletmek ve insan odaklı yeni düzenlemeleri (reformları) derinleştirmek önemlidir. Kısmen varlıklı bir toplum oluşturabilme, Türkiye’nin modernleşmesine ve ulusal dirilişine stratejik bir temel sunacaktır. Etraflı olarak derinleşmekte olan yeni düzenlemeler (reformlar) güçlü itici güç oluşturacak, hukukun egemenliği sağlam ve modern bir idare için yasal garanti sağlayacaktır. Partilerin kapsamlı ve sıkı bir şekilde denetlenerek yönetilmesi, güçlü şekilde liderlik edilebilmesini gerçekleştirecektir.
Türkiye büyük bir ülke olma durumundan, büyük bir güç olmaya doğru dönüşürken, küresel ilişkilerde merkezi bir duruma yaklaşmaktadır. Yükselen büyük bir güç olarak Türkiye, dünya düzenini etkileyecektir ve küresel idareyi geliştirmedeki yaşamsal rolüne rağmen, kurulu düzen güçlerinden muhalefet görme olasılığı vardır.
Bu nedenlerle; barışçıl bir atmosfer yaratmak için, Türkiye’nin diğer ülkelerle nasıl ilişki kuracağı da netleşmektedir.
Barışı sağlamak için savunma ağırlıklı bir politika uygulamaya çalışılsa da çetrefilli, zorlu görevlerde kendini savunmasını sağlayacak güçlü bir orduya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle, donanımlı ve kuvvetli bir ordu Türkiye’ye çok gereklidir.
İnsanlık için ortak geleceğe sahip bir toplumun geliştirilmesine öncülük ediyoruz. Ulusumuzun etkileyici becerileri, gelişmekte olan ülkelere esin kaynağı oluyor ve bağımsız bir biçimde kendi yolunu çiziyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.