2002 sonrasını anımsıyorum. Dalga dalga operasyonlarla, Cumhuriyete sahip çıkan kişiler toplanıyor. YÖK; ülkenin seçkin ve işleyişi yerli yerinde olan üniversitelerini parçalara ayırarak işgal etmek istiyor. Kendine karşıt gördüğü üniversiteleri de imajlarını sarsarak yok etmek istiyorlar. İnsanlar şaşkınlaşıyor. O günlerde Başkent üniversitesinde yaşanan olaylar ancak bir polis devletinde yaşanır. Demokratik ülkelerde neden polisin üniversitelere giremez? Özerk ve demokratik üniversiteler olmadan bir ülkede çağdaşlaşmak olanaklı mı? ABD çöktükçe F tipi “Aklına Koyduğunu Parçalayan” çetesi de çöküyor ve çirkinleşiyor. Dolambaçlı yollara sapıyor. Havuç siyaseti bu olsa gerek. Demek ki; çöküş dönemleri böyledir: saldırganlık ve soytarılıklar artar. Demek ki; bu emperyalistlerde ilke, kural, onur yok: her şey öz çıkar için. Atatürk Türkiye’sinde yaşananlara dikkat edilmeli. Dünya’nın hiçbir yerinde, antidemokratik baskılar için kullanılan bir hukuk düzen düzeni de yoktur. 2009 Mart Ayı öncesinde Türkiye kamuoyu, yoğun bir şekilde tehditle karşı karşıya kaldı. Önce, eğer bize oy vermezseniz hizmet alamazsınız dendi. Bununla yetinilmedi, yargı kararları çiğnenerek vatandaşlara rüşvet dağıtılmaya devam edildi. O da yetmedi tehditler başladı. Sonrasında da Türkiye çok ciddi bir F tipi terör dalgasıyla karşı karşıya bırakıldı. Bu terör, iktidar odaklı bir terör dalgası olarak yaşandı. Karşı karşıya kaldığımız bu terör, Türkiye’de eşi benzeri görülmemiş, bütün devlet olanaklarının kullanıldığı bir iktidar terörü olarak gerçekleşti. Buna seyirci kalınmaması gerekirken; çılgınlar gibi alkışlandı, üzüntüler dillendirmekle kalındı. Aklına Koyduklarını Parçalayanların F tipi terörünün önüne geçilemedi. Şu anda yapılan da maalesef budur. Bu tamamen iktidar terörüdür. Buna göz yumulmaması gerekir. Türkiye’de bir terör vardır, bu terör de iktidar terörüdür. Alaca Karanlık Parazitleri bugüne dek gerginlikten beslendi, Türkiye’yi kamplara bölerek, gerginleştirerek, Türkiye’yi kutuplaştırarak kendisini ayakta tuttu. Şimdilerde tamamen bir sindirme operasyonu uyguluyor. Bu ayıp, Türkiye’nin imajını sarsan ve altından kalkamayacağı noktaya gelmiştir. Güya AB ve ABD Türkiye’ye bazı destekler bulunuyorlar. En çok neyi destekliyorlar? Büyüten değil, küçülten; geliştiren değil, engelleyen; genişleten değil, daraltan; yükselten değil, alçaltan; bütünleştiren değil, bölenleri; kendi yaptıkları katliamları unutturup, Ermenilerin ortaya attıkları soykırım yutturmacasına destek verenleri, bu yetmezmişçesine Ermenilere ödün vermemizi ve Azerbaycan gibi kardeş ülkelerle aramıza girilmesine neden olmak isteyenlere destek vermediler mi? Herkes bunun farkında olmalı. Savaşlarla geçemedikleri Çanakkale’yi barışçıl yollarla geçiyorlar. İktidar odaklı bir terör uygulaması yapılıyordu. AB-D güdümlü terör ‘Ergenekon’ adı altında yapıldı. Tüm Atatürkçü aydınlar, siyasetçiler, yazarlar, devrimciler teke tek susturulmaya çalışıldı. Korku, tüm milleti titretene değin sürdürüldü. Tüm bunlara rağmen korkmadığını sandıkta göstermeğe çabalayan ulus, bir kez daha bir takım operasyonlarla tehdit ediliyor! Ermenistan sınırı açılıp, Ermeni soykırımı yaptık diyene, Kıbrıs satılana, Kuzey Irak’ta kurulan kukla Kürt devletini tanıyana, güçlendiresiye, hatta Türk topraklarından genişlemesine dek; “Azerbaycan bizim kardeşimiz değil” diyene, Türk topraklarında Ruhban okullarını açana dek; terörist başı Apo’yu serbest bırakana ve satacak borumuz, petrolümüz, altınlarımız, kâr eden kurumlarımız, sömürülecek ilikleriniz kalmayasıya değin bu korku terörü bitmez! Oysa çözüm kolay: “Atatürk gibi düşünelim, Atatürk gibi olalım.” yeter.