Halil Şahin
SERMAYE DEVLETTEN KORKUYOR
Başbakan R.T. Erdoğan, Doğan Grubu patronu Aydın Doğan’a yüklenirken şöyle konuşuyordu: “Bunlar var ya, işte onlar köşeyi böyle döndüler. Bu ülkede vurgunları böyle vurdular.” Erdoğan’ın sözünü ettiği ‘bunlar’ ya da ‘onlar’ kimdir? “Kitler bu memlekete, bu devlete yük” diyerek devleti ele geçirenler, şimdi de özel sektörü ele geçirmeye çalıştığı günlerdi. Hani Erdoğan “Bundan sonra artık; saygılı götürelim, gizli götürelim yok. Her şeyi açık bir şekilde millete duyuracağız” diyordu ya; o zaman “bunlar, onlar kimdir” sorusunun da yanıtını da vermesi gerekmez mi? Ama yanıt için pek umutlu olmamanızı öneririm. Neden mi? Bir takım verileri size anımsatayım, sonuca siz karar verininiz. TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın hükümeti laiklik karşıtlığı nedeniyle sert biçimde eleştirdiği bir dönemdi. O günlerde bir büyük bir holdingin yöneticisi, “Yalçındağ’dan dolayı TÜSİAD’da sıkıntı var” demişti. Söz konusu sıkıntı özetle şöyle ifade ediliyordu: “Ekonomik istikrar – aynı anlamda- hükümet istikrarı işlerimiz için çok önemli. Laiklik filan diyerek, gerilim yaratmayın!” Anımsayınız; bundan böyle ‘İstikrar’ sözcüğüyle iktidarlarını onu aşkın yıl sürdürdüler. Diğer taraftan, bizim gibi geri kalması acayip ülkelerde, elbette devletin ürkütücülüğünü de dikkate almak gerek. Ritz Carlton Oteli’nde bir yuvarlak masa toplantısında, banka ve büyük şirketlerdeki yöneticilik tecrübesiyle konuşan iktisatçı Ege Cansen “Türkiye’de sermaye her zaman devletten korkar” dememiş miydi? Ne hazindir ki, bu saptama da doğru çıktı. Başbakan R. T. Erdoğan Deniz Feneri Davası’na ‘kalkan’ oldu, ama Doğan Grubu patronu Aydın Doğan’a yüklendi. Sabah Gazetesi Hürriyet’e rakip olduğuna göre, Erdoğan da Hürriyet ve Doğan Grubu’na rakip oluyor! Mantıkları bu! Erdoğan, yeni sermaye istiyor. AKP’ye iliştirilmiş (embedded) yeni şirketlerin uluslar arası hizmetini de bizzat kendisi üstleniyor. İşte bu noktadan sonra korku dağları sarıyor. Konu; örneğin Koç grubu olduğunda gündeme gelen “sakal bıyık” tartışması ya da Galataport atışması oluyor. Korku burada kendini belirginleştiriyor. Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç Hürriyet’e bir mülakat veriyor ve “Sakallı bıyıklı adamı katiyen işe almam” diyor. Ertesi gün Başbakan şakaklarındaki damarları şişmiş vaziyette Koç’a kızıyor. Başbakan Erdoğan, Rahmi Koç’a İl Başkanlarıyla yaptığı toplantıda yüklenirken, Aydın Doğan’ın payına da ilçe kongreleri düşüyor! Başbakan Erdoğan “bunlar, onlar” dedikleriyle nedense hep AKP örgütü elemanları önünde hesaplaşıyor! Belli ki; Erdoğan, bu yolla popülerliğini canlı tuttuğunu düşünüyor. Ama içten içe söylediklerini de yapmak için fırsat kolladığını not etmemiz gerek. Çünkü sırada, Erdoğan’ın ‘bizim’ dediği cephenin adamları vardı ve olan oldu. Onların bazıları da “Beraber yürüdük o yollarda” türküsünü söylemez oldu. Onların sırtından devletin en üst makamına yükselenler, birer ejderha diktatör olmuştu. Ortada; birkaç yandaş yoldaştan başka ne Anadolu Kaplanları, ne de memleket aslanları kaldı. Bu korkuyla paralar dövize, altına ve diğer mülkiyete yöneldi. Sermaye yavaştan bankalardan da çekildi, yok oldu. Gemisi kurtaran kaptan olmuştu. Görünen o ki; Küresel sermayenin emperyalist eş başkanı Erdoğan; Türkiye sermayesini tam ortadan böldüğünü, artık gizleme ihtiyacı bile duymuyordu. Çünkü sermaye devletten korkar olmuştu. Genel görünüm bu iken; iktidarıyla, TBMM’nde temsil edilen sözüm ona muhalefet işbirlikçileriyle batının öpülmedik yerlerini bırakmamaya, seçim manifestoları ve beyannameleriyle söz verebiliyorlar. Ümmi güruh yutar da; bilinçli yurttaş kaldı mı, yoksa onlar da korkmaya devam mı eder? Lale Devrinin Çocuklarının durumu bu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.