Halil Şahin
HALK KUŞATMASI
Küreselci ABD ve AB adına Devleti teslim alanlar, halk kuşatması gayretindedirler. Önce eğitime el attılar. Önceki yıllarda 12 yıla çıkarılarak niteliğinin artırılması hedeflenen zorunlu ilköğretimi ve ardından ortaöğretimin kalite düzeyini ne idüğü belirsiz değişikliklerle olumsuz etkileyerek bilgi, beceri ve üretimden yoksun, değer yargıları yozlaştırılmış
bir kuşak yaratmaya koyuldular.
Bir yandan liberal ekonomilerde bambaşka hedefi olan özelleştirme yöntemine can simidi gibi sarıldılar. Üretilen kendilerine özgü politikalarla yabancı sermayeyi ülkeye getirerek ulusal sanayi ve ticareti çökertip yoksul bir halk yığını yarattılar.
Bir yandan da halkı doğrudan etki altında tutan basın, yayın kuruluşlarına el atarak birbirlerine kırdırma, Sermaye Piyasası, RTÜK, Basın İlan Kurumu gibi araçları kullanarak halkı beyinsel olarak etki alanlarına almaya çabaladılar. Aksine hareket eden basın kuruluşların el koymak, ilanını kesmek ve Gözcü Gazetesi örneği ‘yayın durdurmak’gibi fiiller içine girdiler.
Şimdi de savcılar ve hâkimleri kullanarak, başkan sıfatıyla sarf edilen sözlü emirlerle yönlendirilen hukuk mekanizmaları marifetiyle üst kademe yönetimlerini, demokratik toplum örgütlerini ve halkı sindirmeye çalışıyorlar.
Geçen yıllarda, Avukatlar Günü gibisinden yapılan etkiliklerdeki konuşmalar, bu yöndeki ağlatıların en belirgin tepkileridir.
Bağımsız Yargı gibi tüm kurum ve kuruluşlar denetim altına alınmak istenmektedir.
Elbette; bir bahar mevsimiyle birlikte uyanışa geçen doğaya koşut, halkın özgür irade duygularının şahlanacağı bir zaman dilimi olacaktır.
Ulus kendini yönetenlerini utandıracak ve ilk yapılacak seçimlerde bunlardan hesap soracaktır.
Bu hesabı veremeyenler; halk için kurdukları cenderelerde ezilerek, kör kuyulara mahkûm olacaklardır.
Atalarımızın özdeyişi usumuzdan çıkmaz:
“Su uyur düşman uyumaz.”
“Arap uyur, Türk uyumaz.”
Türkiye’de oynanmak isteyen Arap oyunlarının sökmeyeceği şimdiden bellidir. Bizanslıları da şaşırtacak bu oyunlar yüzyıllardır Türk Ulusuna oynanıyor.
Emevilerden kalıntı Osmanlı’nın hilafetçi, ümmetçi ve de ayrılıkçı unsurları gaflet yaşayabilir, ama Türk Ulusu her dem dimdik ayaktadır.
Binli yılların başındaki haçlılara karşı, 20.yüzyıldaki haçlı istilacılarına karşı bu topraklar nasıl savunulduysa, Kurtuluş Savaşı sürecinde; Anadolu, müstevliden nasıl kurtarıldıysa, günümüz haçlıları ve işbirlikçilerine karşı da aynı heyecanla yanıt verileceği biline…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.