“Mahallenin baskısı” bizde ABD güdümlü AB emperyalizminin kullandığı araçların baskısıdır. Kendini kimi zaman dinci faşizm, kimi zaman bölücü terör, bazen de sermayenin oluşturduğu oligarşi olarak gösteriyor. Ülkemizde ne denli hain ne kadar çok gafil varmış? Hepsi satılmış; kimi ABD’nin, kimileri AB’nin adamı olmuş ve onların çıkarlarını koruyup uşaklıklarını yapmayı görev saymışlar. Sanki Türkiye’nin ABD ve AB ile farkında olmadığımız veya bilmediğimiz bir garantörlük anlaşması var. Onların çıkarlarını korumak ve kollamakta müttefik olmuşuz. Ama her nedense, bu müttefiklerle mücadele etmekten, terörle mücadeleye bir türlü geçemiyoruz. ABD ve AB, hatta Irak ve Suriye ile terörle mücadele konusunda her bir sonuç şaşırtıcı! Ulusumuza mehel görülen; her gün “sayısı onlara ulaşan” şehitlerimizin ardından ağıtlar yakmak… Oysa her sabah umutla beklenen ‘Yeni Bir Dünya’ kurulacaksa, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadelediği gibi; o güç, ulusumuzun soycul kanında vardır. O kan akıtılmakla bitmez, ama “Şehitler ölmez, vatan bölünmez”,“ Kan yerde kalmayacaktır” şeklindeki, milleti yıllardır avutan içi boş sloganlar artık inandırıcı gelmiyor. Bir gün şu TBMM’de bulunan tüm milletvekilleri, Türk ulusu adına görev yapacak bir yüce divanda yargılanacaklardır. Çünkü onlar, içinden çıkardıkları iktidarların; PKK’ye silah veren, yardım eden ve topraklarımızı Kürdistan’a vermeyi planlayan ABD’nin “stratejik ortağı” olduğunun farkında değil mi? “İçerideki yüksek faizin cazibesine kapılan yabancılar ülkeye döviz getiriyor. Ülkeye oluk gibi akan döviz giriyor.” Diyerek övünenler kim? İçeride ucuz faizle borçlanıp elde ettikleri kaynaklarla, dışarıdan devlet adına borçlanarak, devlete yüksek faizle döviz satanlar kimler? ABD’den ve İsrail’den yapılan nakliyatla Kuzey Irak ile Suriye’nin birer nükleer ve kimyasal silah üssüne dönüşmesine göz yuman BOB Eş başkanı kim? PKK’da tank ve top var diyerek, içeriğinde sıcak takibin olmadığı antlaşmaları yapan kim? Küresel sömürgenci güçlerle bir olup Libya’ya saldıran, Genişletilmiş Ortadoğu Kuzey Afrika Projesinin gerçekleştirilmesinde gönenerek yer aldıklarını, Eş Başkan olduklarını ve çok yönlü katılım için tezkere çıkaranlar kimler? Hrant Dink cinayetleri gibi olayların arkasında bir sarıklı tarikat kardinalinin müritlerinin ve güvenlik güçleri içindeki destekçilerinin olduğu her yerde konuşulurken, böylesi tehlikelerden söz eden Gözcü Gazetesi, Kanal Türk ve Ulusal Kanal Televizyonları ile Emin Çölaşan gibi nicelerine yapılanlar örneği, Türk Basınında terör estirenler hangi demokrasi havarisi? Ata’ya müjdelenecek bir durum yok! Kendi okullarını yaptıkları ve kendi öğretmenlerini buldukları için haklarında soruşturmalar açılan; ülkenin topraklarını bir damla petrol kokusuna, bir avuç altın uğruna, bir ufacık gemi için peşkeş çekenler varken Ata’ya neyi, nasıl muştulayacaksınız? Eş Başkanlık içi sırada bekleyen Ana ve Yavru Partilerin, kendileri iyi etiketi takarak kötülüklerini örtmeye kalkışanların desteğiyle iktidar olmak, bu partilerle ılımlı İslâm Devleti’ne gidişi önlemek, laik Cumhuriyeti savunmak ve sahiplenmek olanaklı mıdır? Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak, ben bunların tümüne haklarımı helâl etmiyorum! Oysa herkesin Türklükle bir meselesi var. Çünkü “Yeni Bir Dünya” kurabilecek tarihsel kökler ve genler bizim soycul kanımızda var. Gözleriniz ne kadar da kamaşmış. Çare; milli hükümet kurmak için millete davetiye çıkaran ve hazırlığını tamamlamış, hazırlığını tamamlamış ve mücadelenin ortasındaki parti örneğinde değil mi? Sizler, Terence’in “Hayat, bir oyuna benzer; istediğimiz kartları elde etmek elimizde değildir, ama oynamak elimizdedir” diyen özdeyişini ne çabuk unuttunuz? İşte bu nedenlerle hiç bir Türk, tam bağımsız ulusal duruş göstermediğiniz sürece sizlere olan haklarını helal etmeyecektir…