Zamanın Ruhu - İbrahim AKBULUT

Zamanın Ruhu - İbrahim AKBULUT

DEOLOJİK YÖNETİM

Dünkü yazımızda kısaca bahsettiğimiz ideoloji bahsini bugüne uyarlarsak; yaşadıklarımızı da göz önüne alarak
1- Din ideolojik düşünülemez. Hele hele İslam dini hiç olamaz. Cunku İslam evrenseldir ve nazil olduğu andan itibaren kıyamete kadar gelecek bütün insanlara aittir. İnansa da inanmasa da. Bu minval üzre olan bütün grup, cemaat ve topluluklar ideolojik yapının ürünü olarak doğmuş oluyor. Ve bundan kurucuları ne kadar halis ve samimi de olsalar daha sonraki mensupları ideoloji kılıfını giydirmis oluyorlar. Dünden bahsettiğimiz bütün kalıplar bugünkü uygulama ya ne kadar da yakışıyor. Buna cami kuruluşları dahildir. Hatta bizde olmayan ama diğer İslâm devletlerinde olanlarda bu kalıba giriyor.Din ideolojik olmasa da maalesef biz uygulama da - dinin va'z edilişine aykırı olarak- müslümanlar ideolojik hale getirmiştir. Çünkü İslâm da;,renk, bölge ,etnik kimlik, yaş, cinsiyet, meslek, iş vb. hiçbir şey değer ifade etmez. Aslolan kulun Allah'a inancı ve itaatidir.
2- Devlet yönetimi ideolojik olamaz. Devlette ,halkinda her renkten,boydan, meslekten,etnik kimlik ve her inançtan insan bulunur. Bunlari hangi ideolojik gruba koyarak adil bir şekilde yoneteceksiniz?
Bugünkü yönetim şeklinde de bariz şekilde görülmektedir ki,iki türlü İDEOLOJİK idare iç içe geçmiştir. Hem din hem devlet. Eğer herhangi bir vatandaş kendini bir şekilde endişe ve korku içinde hissediyorsa, az yada çok, doğru yada yanlış farketmez,orada ideolojik hükümranlık var demektir.
3- Devleti oluşturan kurum ve kuruluşlar. Kurumlar vazifelerini devletin temel kanunu anayasa ve kanunların sınırlarını çizdiği sekilde ifa etmek zorundadır. Esasen hiçbir anayasa ve kanunlar evrensel cizginin dışında değildir. Uygulamalar da bu sapkınlık olmaktadır. Sivil kuruluşlar da ideolojik görev yapamazlar ve onlara kanunlar çerçevesinde kişilere hizmet vermek zorundadır.
4- Kişiler; sıfatı, vatandaş, seçmen, üye,yada halk olsun herkes hem diğer insanlara karşı hem devlete karşı sorumluluğunda ideolojik davranamaz. Herkes kendi dünyasında adalet anlayışını benimseyip uyguluyor olması gerekir. Kimseye ne üstünlük taslayacak, ne hükümranlık kurmaya çalışmaması gerekir. Seçici olduğu durumlarda ideolojik değil pragmatik ve sekuler düşünmesi gerekir. Bir partiye oy verme durumunda, hemsehricilik, bölgecilik,din,meslek,cinsiyet gibi subjektif kriterleri hayatına ölçü yapamaz. Bağnaz ve tutucu olamaz.Nasilki günlük işlerini görürken en iyi malzemeyi arar,en iyi iş yapan insanı ararsa, ülkeyi yönetecek insanların da liyakatina,ehliyetine bakarak tercih yapması gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zamanın Ruhu - İbrahim AKBULUT Arşivi