Halil Şahin
BAŞKALAŞTIRILAN PARTİLER
CHP’yi hedef alan operasyonla paralel bir operasyonun, daha sonrasında da MHP’ye yöneltildiği günlerdi. Devlet Bahçeli; “Milliyetçi Hareket Partisi’ne karşı başlatılan ve asıl amacı belli olan karalama kampanyasının hareket merkezi AKP ve kumanda odası Okyanus ötesindedir.” diyordu. Çok geçmeden böylesi bir operasyonu da kendisinde kopanların kurduğu bir başka partiye karşı yapmaya kalkıştı. Ayrıca dikkat çeken bir başka olay da; Türkiye’nin Başbakanlık Makamına oturtulan birinin, Okyanus ötesinden Avrupa Birliği’ne kadar minnet ve şükran duygularını yansıtmasıydı. Gerçekten ilginçtir. Böylesi olaylar, Anayasa değişikliklerine esasen kimlerin destek verdiğini göstermesi bakımından ibretlik bir vesika olmuştur. Karşı duranı doğru saptamak, başarı için gereken en önemli şarttır. Eğer düşmanını bilmezsen, yanlış yerlere saldırırsın, düşmanı yenemezsin. CHP de MHP de düşmanı teşhis edememiştir. Daha kötüsü, düşmanı halkımızdan gizlemektedir. Kılıçdaroğlu; Brüksel gezisinde, AKP’yi Avrupa Birliği’ne şikâyet etmiştir. Bu hal, çete üyesini çete reisine şikâyet etmekten öte bir anlam taşımamaktadır. Hatta “O üyeni çeteden at, onun yerine çeteye beni al” anlamında bir başvurudan öte gitmemektedir. Oysa Türkiye’deki iktidar, AB’D’nin dediklerini yapmaktadır. Kılıçdaroğlu da Avrupa Birliği’ne: “Bu AKP sizi aldattı, Anayasa değişikliği demokrasiye aykırı unsurlar içeriyor” diye AKP’yi şikâyet etmektedir. Ya hu AB bu konularda çok mu masum? AKP ise “Bu değişiklikler demokrasiye uygun” diyerek Avrupa Birliği’ni kandırmıştır. Yani çete reisi masum, çete üyesi reisi kandırıp kötü işler yapmış. Buna kargalar bile gülmez mi? Bu gerçeklere tamamen aykırı söylem, Avrupa Birliği’nin suçunu örtbas etmeye, halkımızın düşmanını görmesine mani olmaktan başka hiçbir şeye yaramaktadır. İşte böylesine bir ortamda MHP, somut olarak ABD ve AB ile karşı karşıya gelmiştir. Türkiye’nin bölünmesi kabul edilmeden ABD ile stratejik ortaklık kurulabilir mi? MHP’nin bölücülüğe karşı çıktığı için operasyona maruz kaldığı Cihan Paçacı tarafından açıklandığına göre, artık MHP 2011 seçim bildirgesine öyle bir şey yazamamıştır. Çünkü MHP programı sayfa 98’de şöyle yazmaktadır: “Milliyetçi Hareket Partisi, devlet politikası mahiyeti kazanmış olan Avrupa Birliğine tam üyeliği ilke olarak benimsemekte, ilişkilere karşılıklı iş birliği ve anlayışın hâkim olması gerektiğine inanmaktadır.” Kendisine İYİ adını takanların da onlardan ne farkı var ki, al birini vur ötekine… Oysa bu maddenin programdan çıkarılması, Türk milletinin talebidir. Çünkü “AB üyeliğinin devlet politikası mahiyeti kazanmış olduğu tezi” gerçekleri yansıtmamaktadır. Bu konuda hiçbir Meclis kararı yoktur. Türk ulusunun, başkalaştırılan, kuruluş ilke ve ereğinden saptırılan öylesine partilerin içler acısı durumlarını görmek ve körü körüne desteklememek durumundadır. Bunlar senin değerlerini sömürüyor, senin varlığını çalıyorlar. Senin hırsızın, soysuz diğer hırsızlardan hiçbir farkı yoktur. Demokrat Parti yıllarca ülkeyi yedi, peşkeş çekti. DYP ve ANAP ona keza. AKP’nin saray düşkünleri de öyle. Seksen milyon kişi bir saraya para yetiştirtemiyor. Doymak bilmiyorlar ki… Düşmanı teşhis edememişsen, daha da kötüsü, fark ettiğinde de düşmanı gizliyorsanız; Anadolu halkının deyişiyle: yandı gülüm keten helva!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.