HAKKI SAYGI (BABA)
Herkesin kendisine göre bir Allah mevhumu yaratması ve kendi düşüncesine göre bir Allah’a ibadet etmesi, doğru değildir. Yüce Allah,  Kuran’da: Sadece kendisine ibadet etmemizi istedi. Kura’nın şu ayetinde: “Allah, bizzat bütün kâinatı kuşatmıştır” buyruluyor. Yine Kuran’da: “O'nun kürsüsü gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır.”
Öyle ise biz tüm kâinatı çepeçevre kuşatmış ve sadece kendisine ibadet edilmesini isteyen gerçek Allah’ı tanıyalım ki, şirke düşmeyelim. Bunun için de daha önce söylediği gibi, Allah’ın müsaade ettiği ölçüler içerisinde dilimin döndüğü ve aklımın bana yardım ettiğince, Kuran ve hadislere sadık kalarak Allah’ın nasıl bir varlık olduğunu, tüm evreni nasıl kuşattığını örneklerle anlatmaya çalışacağım.
Allah’ı, önce, Hazret-i Peygamber Efendimize, Allah tarafından vahiy olarak indirilen “ihlâs Suresi” ile açıklamaya çalışacağım: “…Kul hüvallâhü ahad….”  Anlamı: O, Allah birdir.  İkinci olarak ta: “İslam olmanın ilk şartı sayılan Kelime-i Şehadet ile açıklayayım. “Eşhedü en lâ ilahe illallah” dediğimiz zaman, “Ben Allah’ı görüyorum”  demiş oluruz. Veya “Ben Allah’ı müşahede ediyorum” deriz.Kur’an’ın şu ayeti ile de: “O, Evvel’dir, Ahir’dir, Zahir’dir, Batın’dır” buyruluyor.

Yine Kuran’da: “...Nereye yönelirseniz Allah’ın vechini (Allah’ı) görürsünüz…”buyruluyor. Allah bizimle beraberdir. (Hadis-i Şerif)Birinci ayette Yüce Allah’ın “zahir (her an görünen) ve batın (Hiçbir zaman görünmeyen” olduğu ifade ediliyor. İslam dinin ilk şartı, Kelime-i Şehadet ile de “Eşhedü en lâ ilahe illallah” diyerek,“Ben Allah’ı görüyorum”  demiş oluruz. Bunu söylediğimiz zaman, hakikatten Allah’ı gördüğümüzü söylemiş oluyor muyuz? Çünkü görmediğimiz herhangi bir şey için şehadet edilmez. Aksi halde yalan söylemiş oluruz. Bütün Müslümanlar, kelime-i Şehadet” ederler. Ancak “Allah’ı görüyor musun” diye sorduğumuz zaman pek çoğu “hayır” diyorlar..  Yukarıdaki iki ayete ve hadislere baktığımız zaman, Allah’ı görmüş olmamız gerekir. Çünkü evrende görünür görünmez tüm canlılar O’nun tecellileridir. Yani evrende gördüğümüz tüm varlıklarda biz her an O’nu müşahede ediyoruz, tecellilerini görüyoruz.Kuran’ın ilk ayetinde “İsmi Allah” olan yüce varlığı anlatabilmek için hemen aklımıza çok değerli bir Kuran ayeti geliyor: “Allah, göklerin ve yerin nurudur...” Eğer Allah, göklerin ve yerin nuru ise, evrende bulunan en ufak zerreye (kuantum) kadar tüm varlıklarda Allah’ın nuru mevcuttur. Nur, fark edilme, bir varlığın diğer bir varlıktan ayırt edilebilme özelliğidir. Örneğin; çok karanlık bir gecede, siyah elbise giymiş bir kimseyi, fark edemeyiz. O kimse, elbisesinin üzerine beyaz bir örtü ilave ederse veya eline bir gemici feneri alırsa, onu rahatlıkla seçebiliriz.İşte nur da bu görevi yerine getirmektedir ki bu nur, Allah’ın nurudur. Bu söylediklerimi aşağıdaki Kuran ayetlerinde görebiliriz: Doğu da batı da yalnız Allah’ın’dır. Siz nereye dönerseniz orada O’nun bir yüzü vardır.Allah bizzat bütün kâinatı kaplamıştır.O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Sadece O’nun yüzü bâkidir. “Ben size şah damarınızdan daha yakınım...”
Görülüyor ki, nereye dönersek orada Allah’ın yüzü vardır. Yine o Allah, tüm âlemleri çepeçevre kuşatmıştır; ayrıca bu Allah, insana şah damarından daha yakındır. Kuran ayetlerine göre Allah, tüm varlıklarda mevcut olmasına rağmen “vahdet-i vücut” teorisine göre birdir ve tüm mevcudat O’nun görüntüsünden ibarettir.  Yukarıda görmüş olduğumuz Kuran ayetleri ve tasavvufta çok önemli yeri bulunan bazı örneklere, kendi düşüncelerimi de katarak, aşağıdaki örneklerle Allah’ı ve O’nun tecellilerini tanımlamaya çalışacağım.

(Devam edecek)