Halk arasında şöyle bir inanış vardır; “Hızır, “ab-u hayat” adı verilen ölümsüzlük suyundan içmiş, ölümsüzlüğe kavuşmuş, darda, zorda olanların yardımına yetişen bir kuldur.
Kuran’da; “Ona nezdimizden bir ilim öğretmiştik” (1) mealindeki cümle, Hızır’a öğretilmiş olan ilmin özel bir ilim olduğu ifade edilir. Bu ilime gayb ilmi veya sır ilmi denir. Ayrıca ayetin lafzından hareketle, bu ilme “ledün ilimi” de demiştir. İşte bu ilim, “ab-ı hayat”tır.
Hz. Peygamber Efendimizin bir sohbet sırasında şöyle bir açıklamada bunubur: “Bir gün Hz. Musa, İsrail Oğulları’na hitap ederken kendisine, “İnsanların en bilgilisi kimdir” diye sorulur, o da “Allah bilir” demesi gerekirken “benim” diye cevap verir.
Bunun üzerine yüce Allah Musa’ya, “iki denizin birleştiği yerde bir kulum var. O senden daha bilgilidir” diye vahy eder. (2) İşte yüce Allah’ın, “kullarımızdan bir kul buldular” (3) dediği, “HIZIR” dır.
Aslında Hızır, bir Veli’dir ve her zamanın bir “Hızır”ı vardır. Bir veli, “velayet” hükmüne göre görev yaparken, Tanrı buyruklarını “ilham” olarak alır. Yüce Allah tarafından bu veliye “Hızır” görevi verilebilir. Bu görevle görevlendirilen bu Veli’nin Allah katından alacağı ilâhi mesajlar, “vahiy” hükmündendir, yani vahiydir.
Böyle olmasına rağmen bu veli, nübüvvet sahibi olmayıp, velayet mertebesindedir. Çünkü gerçekte nübüvvet sona ermiş, velayet devri başlamıştır. Bu kimse, bir veli gibi hareket eder. Bu gibi kimseleri dışarıdan tanıma olasılığı yoktur.
Bu gibi kimselere “Hızır” denir. Bundan dolayıdır ki, “Hızır Nebi” olarak da anılmaktadır. Bu gibi kimseleri, ancak bu mertebeye ermiş kimseler bilebilir. Bu sebepten de Hazret-i Peygamber Efendimiz: “Benim ümmetimin velileri, Beni İsrail nebileri gibidir” demiştir. Doğrudur çünkü, Kehf suresindeki kıssada görüldüğü gibi, Hızır, Hz. Musa’ya “İlm-i Ledün” öğretmiştir.
Yarın Hızır Orucu ve anlamı
Hakkı SAYGI (BABA)
____________________
Kehf, 65
Hehf suresi, 60, 61
Kehf, 65
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.