Jandarma eski Genel Komutanı ve Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Emekli Orgeneral Şener Eruygur, Bir ulusal gazete çalışanı ile yaptığı söyleşide: “Lübnan’da olanları ABD’nin BOP projesi dışında algılamak olanaklı değildir. Bu projenin bölgeyi ABD çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirme amacını taşıdığı açıktır. Bu nedenle, Lübnan’a Türkaskeri gönderilmesinin çıkarlarımıza uygun olmadığını değerlendirmekteyim. Özellikle bu aşamada ABD tarafından Türkiye’nin ve PKK terör örgütü konusunda inandırıcı tutum takınılmadığı bir dönemde, Lübnan’a asker göndermeyi yararlı mütalâa etmemekteyim. Enerji kaynakları ve enerji yollarının denetim altında tutulması için karar vermiş Dünya egemeninin, diğer insanları hiçe sayan meydan okuması ile karşı karşıyayız.” diyordu. Aradan yıllar geçti. Saptamalardaki haklılık payını görebildiniz mi? Ya da geçen zaman Sayın Eruygur’u haklı çıkardı mı? O konuşmasındaki saptamadan sonra çareyi de belirtiyordu: “Bu koşullar altında bölge devletleriyle, barış ve kendi ulusal bütünlüğü konusunda kararlı bir anlayışla hareket eden bir Türkiye’nin uzun dönemde kârlı çıkacağına inanıyorum. Böyle bir politikanın tanımı Atatürkçü dış politikanın tanımı Atatürkçü dış politikadır. İzlenmesi gerekli politikadır. Anayasamızın 117. maddesine göre Milli Güvenliğin sağlanmasından TBMM’ye karşı Bakanlar Kurulu sorumludur. Bu anlayış nedeniyle güvenliği ve teröre karşı savaşımda tek başına bir kurumun yeterli olması olanaklı değildir. Doğal bilimlerde olduğu gibi sosyal sorunların da sistem yaklaşımı içinde çözümlenmesi gerekir. Terör konusunu salt askeri, sadece ekonomik, yalnızca dış politika açılarından değil bir bütün halinde ele almak gerekir. Uygulanan politikalarda zor karşısında değişiklik yapılabileceği izleminin verilmemesi gerekir. Türk toplumu giderek Atatürkçü Düşünce sisteminden uzaklaştırılmaktadır. Bu süreçte ne yazıktır ki, ülkemizin sıkıntıları daha çok artmış bulunmaktadır. Bu nedenle, içinde bulunulan koşullarda ülke, ulus ve tüm ADD yönetimi ve üyeleri olarak doğru bir durum değerlendirmesi yaparsak, devletimizi ve milletimizi bu üzücü durumdan çıkarmak için geçerli, bilimsel yöntemleri bulmak zorunda olduğumuz ortaya çıkacaktır.” Bu gerçekleri, ülkemizde yaşayan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ruhunda hissedeceği günler çok yakındır. Yurttaşlarımızın böylesine bir katılım isteğinin her ne ad olursa olsun geri çevrilmesi, kamuoyunda hiç de hoş karşılanmadığı biline. ABD güdümlü AB esareti politikalarının Türkiye uygulayıcılarının, acemi oğlan organizasyonlarına son verilmesi gerektiği, gün gibi açık değil mi?