Hakkı Saygı

Hakkı Saygı

Cem Makamı

Cem makamı, Beka mertebelerinin birincisidir. Cem etmek, toplanmak, bir araya getirmek, birleştirmek anlamındadır. Yani batınla zahiri (görünmeyenle görüneni) birleştirme makamıdır. Bu makam, Hakk’ı görünen ile halkı da görünmeyen ile müşahede etmektir. Bu makamda halk ayna olmuş ve halk aynasından da Hakk görünür hale gelmiştir. Yani bu makamda halk aynasından Hakk görünür.
Bu makama uluhiyyet ve ruh makamı gibi isimler de verilmiştir. Kendini bildikten sonra insanın bu âleme bakışı da değişir. Bu makamda hakikat yolcusu, kendi içinde keşfettiği Hakk’a sarılır. Öyle sarılır ki, kendisini yok eder ve her şeyi Hakk olarak görmeye başlar,Kur’an’da: “İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz. Ta ki gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun” buyruluyor. Bu Kur’an ayetine göre Yüce Allah insanlara, “biz size gerçekleri tam olarak anlayabilmeniz için resuller gönderdik. Esasta sizin zatınızın derinliğinde, tüm ilahi sırlar mevcut olmasına rağmen; siz bunları fark edip açığa çıkaramıyorsunuz. Ta ki siz bu gerçekleri Enfüs’te ve Afak’ta yani, öz nefsinizde fark edinceye kadar, biz resullerimiz vasıtasıyla ayetlerimizi anlatmaya devam edeceğiz anlamındadır.Bu ayet ve bu ayetin açıklanmasındaki maksat şudur: Aslında insan, tüm âlemlerin özetidir, mikro âlemdir. Tüm hakikatler, esasta insanın varlığında mevcuttur. Ancak insan kendi özünde, yani fıtratında mevcut olan bu gerçekleri, tek başına açığa çıkarıp anlayacak durumda değildir. Kendi özünde ve fıtratında mevcut olan bu gerçekleri, insanın anlayabilmesi için, bu gerçekleri insana anlatabilecek ve bu gerçeklerden bahseden bir rehbere ihtiyaç vardır. Bu rehber de Allah’ın tüm sırlarına ve ilmine vakıf olan veli ve kâmil insanlardan başkası olamaz. Bu mertebeye eren bir kimse de on sekiz bin âlemi cem edip, Yüce Allah’ın zatı-sıfatında görebilen kimsedir.Cem etmekten maksat; tüm âlemin, yani görünür-görünmez tüm varlıkların, Allah’ın varlığından ibaret olduğunu anlamaktır. Bu hususu Âşık Veysel’in şu dörtlüğünde de görüyoruz: Hayyam’a kadehte meyde göründün,Neyzen’e kamışta neyde göründün,Veysel’e mevcut her şeyde göründün,Ne sen var ne ben var bir tane Gaffar. Kur’an’ın şu ayetinde: “Doğu da batı da yalnız Allah’ındır. O halde nereye dönerseniz orada Allah’ın yüzü vardır. Allah Vasi’dir, varlığı sürekli genişletip büyütür. Âlim’dir, her şeyi en iyi biçimde bilir.”
Bu ayetinin gereği olarak hakikat yolcusu, Veysel gibi, nereye bakarsa Hakk’ın cemal yüzünü görür, hakikat yolcusunun Allah’ın cemalini görmesi, her an Allah’ı müşahede etmesi demektir. Kısacası tüm âlemi tek bir varlıkmış gibi görüp, Yüce Allah’ın zatında cem etmektir.Bir kudsi hadiste Yüce Allah: “Kulum bana nafilerle yaklaşır, o bana yaklaştığı zaman;  “Ben onun tutan eli, yürüyen ayağı, gören gözü, duyan kulağı ve söyleyen dili olurum. Bundan böyle bu kulumun, tüm fiilleri, benim fiillerim olur” buyuruyor. Görüldüğü gibi kulun mazharından duyan, gören ve konuşan hep Hakk olmuş oluyor.Kur’an’da: “Oraya gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ kıyısındaki ağaç tarafından, kendisine şöyle seslenildi: “Ey Musa! Bil ki ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.” Burada yüce Allah’ın Musa Peygamber’e, ağaçtan seslendiğini görüyoruz. Yani Yüce Allah, ağaçta tecelli etmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakkı Saygı Arşivi

ALLAH

03 Şubat 2021 Çarşamba 15:55