Kaygan Zemin

Kaygan Zemin

"Zamcı Kral” ile “Tepkisiz Halk” Üzerine Bir Masal

Bu hikayeyi de http://www.haksozhaber.net/ sitesinden aldım. En sona bir-iki satır ekledim o kadar. Yazı ve hikayeyi yazanlar sağolsun. Gerçi hikaye farklı versiyonuyla halk arasında zaten anlatılagelmekte ama bu versiyon yazıda daha yayımlanabilir halde. Aynen aktarıyorum:

Loj­man­lar sa­tı­la­cak­tı, sa­tıl­ma­dı... Ta­til köy­le­ri ve bi­lu­mum res­mi din­len­me yer­le­ri ka­pa­tı­la­cak­tı, ka­pa­tıl­ma­dı... “Res­mi ara­ba sal­ta­na­tı”na son ve­ri­le­cek­ti, ve­ril­me­di...

Yavuz BAHADIROĞLU

“Zamcı Kral” ile “Tepkisiz Halk” üzerine bir masal

Bun­dan bin­ler­ce se­ne ön­ce, adı ma­sal­lar­da geç­me­yen ül­ke­nin zam­cı­lı­ğıy­la meş­hur bir kra­lı var­mış...

Gün­ler­den bir gün Ma­li­ye Na­zı­rı, bü­yük bir te­lâş­la, adı be­lir­siz ül­ke­nin adı be­lir­siz kra­lı­nın hu­zu­ru­na çık­mış: “Efen­dim” de­miş, “ha­zi­ne­niz­de ku­ruş kal­ma­dı, is­raf için­de ya­şa­ma­nın so­nu­na gel­dik. He­men bir ça­re bu­la­maz­sak, if­lâs ede­ce­ğiz.”

Ma­li­ye Na­zı­rı’nın te­lâ­şı anın­da kra­la da bu­laş­mış. Ça­tal sa­ka­lı­nı çe­kiş­ti­re çe­kiş­ti­re sor­muş: “Ça­re ne­dir?”

Adı be­lir­siz ül­ke­nin Ma­li­ye Na­zı­rı şey­tan şey­tan gü­lüm­se­yip bil­giç bil­giç ba­ka­rak, öne­ri­si­ni Kra­la sun­muş: “Bu du­ru­ma dü­şen bir ma­li­ye­nin önün­de iki yol var­dır: Bi­rin­ci­si mas­raf­la­rı azalt­mak, ikin­ci­si ise ge­lir­le­ri ar­tır­mak.”

Dev­let har­ca­ma­la­rı­nı azalt­ma fik­ri Kral Haz­ret­le­ri­nin hiç ho­şu­na git­me­miş. Çün­kü o za­man, tan­ta­na­lı ya­şan­tı­sı­na bir nok­ta koy­ma­sı ge­re­ke­cek­miş...

“Ge­lir­le­ri­mi­zi ar­tı­ra­lım.”

Ama na­sıl? Yö­net­tik­le­ri ül­ke­de za­ten müt­hiş bir ha­yat pa­ha­lı­lı­ğı var­mış. Ver­gi­ler de da­ya­nıl­maz bo­yut­lar­day­mış.

“Pa­ra­yı bir şe­kil­de halk­tan top­la­ya­ca­ğız muh­te­şem Kra­lım” di­ye ko­nuş­miş, Ma­li­ye Na­zı­rı; “büt­çe ge­lir­le­ri­ni ar­tır­ma­nın en et­kin yo­lu bu­dur. Ke­sin so­nuç ve­rir.”

Kral mem­nu­ni­yet­le el­le­ri­ni ovuş­tur­muş:

“Ta­mam o za­man” de­miş, “ama bu­nu na­sıl ya­pa­ca­ğız? Da­ha ge­çen­ler­de ver­gi­le­ri ar­tır­ma­mış mıy­dık?”

“Ver­gi­le­ri ar­tır­ma­ya­ca­ğız, de­ği­şik bir yön­tem uy­gu­la­ya­ca­ğız.”

Kra­lın göz­le­ri par­la­mış: “Şim­di­ye ka­dar yap­ma­dı­ğı­mız bir şey kal­mış mı sa­hi?”

“Ta­bii” der­ken ağ­zı­nı ya­ya ya­ya sı­rıt­mış, Ma­li­ye Na­zı­rı; “ben böy­le gün­ler için va­rım. Ye­di­ğim ek­me­ğin hak­kı­nı ver­mem lâ­zım.”

Ve fik­ri­ni açık­la­mış: “Efen­dim, şeh­rin or­ta­sın­dan ge­çen neh­rin üze­rin­de­ki köp­rü­ye adam ko­yup ge­lip ge­çen­den pa­ra top­la­ya­ca­ğız.”

Kral Haz­ret­le­ri ba­yıl­mış bu fik­re:

“Ta­mam o za­man. Yaz ka­rar­na­me­yi ge­tir, he­men im­za­la­ya­yım.”

“Köp­rü pa­ra­sı” böy­le­ce yü­rür­lü­ğe gir­miş. Bir sü­re son­ra Kral, hal­kın ye­ni ver­gi kar­şı­sın­da­ki tep­ki­si­ni me­rak edip sor­muş.

“Ku­zu ku­zu pa­ra­yı öde­yip ge­çi­yor­lar” ce­va­bı­nı alın­ca, bir ka­rar­na­me da­ha ya­zıl­ma­sı­nı em­ret­miş:

"Köprü çıkışına da birini koyun, baştaki köprüye giriş parası toplarken, sondaki köprüden çıkış parası toplasın" demiş ...

Yi­ne tep­ki gel­me­yin­ce, bir emir da­ha çı­kart­mış: “Köp­rü­nün or­ta­sı­na da bir adam ko­yun.”

"Ne parası toplayacak mısın?"

“Ca­nım na­sıl­sa saç­ma­lı­yo­ruz, bu­lun bir şey­ler.”

“Ta­mam. Ona da ‘ek ver­gi’ de­riz.”

“Gi­riş Ver­gi­si”, “Çı­kış Ver­gi­si”, “Ek Ver­gi” der­ken, bir köp­rü ge­çi­şin­den üç kez pa­ra alın­ma­ya baş­la­nın­ca, halk­ta bir kı­pır­dan­ma ola­ca­ğı­nı dü­şü­nen Kral, kı­sa sü­re son­ra yi­ne ya­nıl­dı­ğı­nı an­la­mış. Bu kez köp­rü­de di­ki­len adam­la­ra em­ret­miş:

“Pa­ra­sı­nı öde­ye­ni bir de dö­ve­cek­si­niz.”

Böy­le­ce halk hem pa­ra ver­me­ye, hem de da­yak ye­me­ye baş­la­mış.

Ye­ni uy­gu­la­ma­nın et­ki­si­ni biz­zat gör­mek is­te­yen Kral, gün­ler­den bir gün, hal­kı şe­hir mey­da­nı­na top­la­mış: “Var mı köp­rü pa­ra­sın­dan şi­kâ­ye­ti olan?” di­ye sor­muş.

Bi­ri çe­ki­ne çe­ki­ne par­mak kal­dır­mış. Söz ve­ri­lin­ce de şöy­le ko­nuş­muş:

“Efen­dim, köp­rü­de­ki adam­la­rı­nız hem pa­ra top­lu­yor hem bi­zi dö­vü­yor ya, za­man kay­bı olu­yor. Bi­zi döv­dür­mek için ay­rı­ca bir ki­şi ta­yin eder­se­niz, ak­şam­la­rı kuy­ru­ğa gir­mek zo­run­da kal­ma­yız.”

Kral şaş­kın­lık­tan kü­çük di­li­ni yut­muş. Bu yüz­den on­dan son­ra­ki za­man­lar­da “Dil­siz Kral” di­ye anıl­mış.

“La teş­bih ve­la tem­sil”, (teş­bih­te ha­ta ol­ma­sın) ama ha­tır­la­yın: Loj­man­lar sa­tı­la­cak­tı, sa­tıl­ma­dı... Ta­til köy­le­ri ve bi­lu­mum res­mi din­len­me yer­le­ri ka­pa­tı­la­cak­tı, ka­pa­tıl­ma­dı... “Res­mi ara­ba sal­ta­na­tı”na son ve­ri­le­cek­ti, ve­ril­me­di...

Alı­şı­la ge­lin­di­ği üze­re, büt­çe açığı yine zam­la, ver­giy­le kapatıl­ma cihetine gidil­di.

YENİ AKİT

http://www.haksozhaber.net/

(Aşağıdaki Satırlar Benim Notum:)

Her şey satılıyor. Araba dahil debdebe devam ediyor. Çare yine hikayedeki gibi oluyor. Ne çare!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kaygan Zemin Arşivi