Turan Akkoyun
SEZONLUK ÜRÜN
Dün-bugün-yarın çizgisi bireyi topluma dönüştürür. Uzun çizgilerde süreklilik önemlidir ama kolay değildir. Süreklilik zaman zaman rengini koyulaştırırken, bazen de silikleşir. Yolun uzunluğu, zamanın genişliği zikzaklara zemin hazırlar. Yerine göre kaçınılmaz kılar. Geçiş veya geçiştirme zamanları bulunur. Çok gerekli değilmiş gibi görülen, öylesine kerhen kabul edilen geçişler hesapta olmayan başarıyı getiren teferruatlar olarak görülmelidir. Özünde boşta, boşlukta kalmayı engelleme yatmaktadır. Ne de olsa gezen tilki yatan aslandan yeğdir. Geçişlerde hedef, günü kurtarmak ya da atlatmak diyebileceğimiz kadar küçük tutulmasına karşın, eserden beklenmedik şekilde, o güne kadar ulaşılamamış üst kazanımlar da söz konusu olabilir. "Önemli değil bir şeyler deniyoruz işte!" ifadeleriyle gerçekçi bir şekilde dillendirilen geçişleri yani sezonlukları küçümsememek, ciddiye almak hem birey hem de toplum açısından başarı için zorunludur. Yaşamın kendisi ciddi bir iştir. Sıkı tutulan sevilerek gerçekleştirilen eylemlerden iyi işler çıkar. Hayatın her aşaması kendine has güzelliklerle bezenmiştir. Onu önemsemek, dolu dolu yaşamak, değerlendirmek, asla geçiştirmemek isabetli bir yaklaşım tarzıdır. Farkındalıklı hareket etme denilen de budur. Herkes gibi, herkesin ki gibi sıradan yürünen yolda ancak herkes kadar başarılı olunabilir. Geçişlerin bir kısmı zaten kendiliğinden, farkına varmadan, plansız, programsız bir şekilde ortaya çıkıveren bireysel, kurumsal ya da toplumsal bir ihtiyaçtan dolayı herhangi bir yönlendirmeye ihtiyaç duyulmaksızın gelişir. Bazen günü kurtarmak yarına uzanmak anlamına gelebilir. Aksi gelişme yarını ortadan kaldıracağından dolayı bitiş manasındadır. Düşünce cihetinden aç olmak, çaresiz kalmak, her hangi bir çıkış bulamamak anlarında günü atlatmak mühimdir. Bu husus çoğunlukla olumsuz gitmekte olan hususlarda söz konusudur. İşin özüne inildiği takdirde günün kurtarılması, kayıptan bir miktar uzaklaşma çok daha büyük kazanımlar olarak geri dönebilmektedir. Aksi durumda ise bitkisel hayata dışarıdan bakanlar, aradıkları çıkış kapılarında alternatifleri de artıracaklar, muhtemelen karşı tarafta yerlerini almış olacaklardır. Sonrasında kazanım zaten gelmeyecek, çaresiz bir şekilde gösterilen refleksler boğulmayı hızlandıracaktır. Arka arkaya sıralanan aleyhte cereyan etmekte olan gelişmeler ileri hamleleri engeller, üretimi düşürür, baltalar. Diriliği ortadan kaldırır. Mekanizmayı temizleyen akışı sarsar. Oluşan parçaların derlenip toplanması ağır hale gelir. Enerjiye ulaşmak, biriktirmek, harekete geçilmesi zorunlu olmasına karşın sarfını hızlandırır. Amaç ile realite arasındaki zıtlık bocalamaya sebep olduğundan kaçak miktarı önlenemeyen bir şekilde artar. Perşembenin gelişi ile ilgili olan ifadenin pozitif, olumlu ve iyi değerlendirilmemesi halinde, zuhur edenler de aynı istikamette olacaktır. Aykırı olması da düşünülmemelidir. Zira pozitif düşünce aynı şekilde eylem ve sonuca sebebiyet verirken aynı denklemden yola çıkarak negatif düşünce de kendi cihetinde eylem ve sonuca zemin hazırlayacaktır. Bundan daha doğal gelişme beklenmemelidir. Olumsuzluğa rağmen tahlilin ehil şahıslar tarafından gereken ehemmiyetin gösterilerek iyi yapılması ise başarının anahtarı olan başarısızlıklardan biri olarak gösterilecektir. İşler yolunda, olumlu gelişirken günü kurtarma telaşına düşmek daha açık bir deyimle ileriye çıkma cesaretini yakalayamamak, gerilemenin kapısını aralamak gerçeklere sırtımızı dönmek, anlamına gelir. Su akarken testiyi doldurmak, testi doldurduktan sonra muhafaza etmek için zihinsel aktive harekete geçmektedir. Beyindeki hareketlenme sürdüğü müddetçe yeni çıkışlar, fırsatlar birbirini izleyecektir. Şüphesiz her fırsatın değerlendirilmesi mümkün olamayabilir. Ancak hazır ele gelmiş olanların zayi edilmemesi esas kabul edilmelidir. Gerileme kapısı bir defa açıldı mı, fark edilmesi sonrasında kapatılması için gerçekleştirilen çabalardaki enerji zayiatı, sonraki istikameti de hedefinden saptırır. Bir müddet sonra aynı hedefe yeniden dönebilmek de imkansız hale gelir. Bir ölçüde bizzat kendisinin teslim olması olur. Hayal olan hedefin yeniden planlanması, yapılanması konusundaki bütün hamleler, olumsuz düşünceler karşısında sonuçsuz harcamalara dönüşür. Sonuç vermeyen çabalar faaliyetteki ümidin hızla tükenmesine neden olur. Hesapta olmayan olumsuzlukların ortaya çıkmaması, yaşanmaması, ayak bağı olmaması, aşılamayan doğal sınırlara dönüşmemesi, negatif kapıların aralanmaması için de beynin kendince geçişler bulması, o geçişlerde oyalanırken kendiliğinden rahatlatıcı gelişmelere zemin hazırlanması işleri nizam ve intizama sokar. Mevzuu anlaşılması güç, iç içe, karmaşık gibi görünse bile problemin içinden kolay bir şekilde çıkmanın yolu çalışmanın, işin, gücün, meşgalenin, zihinsel zorlamanın hiç bir zaman ve şartta terk edilmemesi, her an baskına hazır bir kültürden gelindiğinin bilinmesi, daha şimdi yepyeni bir heyecan, istek ve şevkle başlamışcasına, ölümsüzlük iksiri(!) içmişçesine ileriye doğru fırlanılmasıdır. Aslında olumsuzluk olmadığı takdirde dinamik hale dönüşülemeyeceğinin düşünülüp hazırlıklı yakalanıp teyetleştirilmesidir. İntizam bir disiplindir. Disiplin de gevşemeye, ıskalamaya, hedeften sapmaya izin vermez. Mevcut durumun değeri ne olursa olsun siklet noktası meydana getirir. Sıçrayışı gerçekleştirerek statikliği engeller. Oyalanmak anlamında olmayan bu hamleler, vakit ve nakit kaybıyla da alakalı değildir. İş çıkarmak, kazanımlar elde etmek, yoğunluk anlarında değerlendirme fırsatı bulunamayan hususlarla ile burun buruna gelmek, bir ölçüde kişi ya da müessesenin kendisiyle yüzleşmesi, hesaplaşması imkanı tanır. Başarılı tanıma esnasında silkelenme, ağırlıklardan ve kamburlardan kurtulma fırsatı doğar. Sezonluk bir ölçüde sağnak bereket beklentisini yönlendirmektir. Yoğun kazanımların esintisinin biraz daha sürmesini amaçlar. Bazen sonraki beklenti önceki kazancın çok üstünde olabilir. Bunun en iyi örneklerinden birisi de Kanun Namına filminden hemen sonra akıl almaz bir şekilde uygulamaya konulan İngiliz Kemal Lawrence Karşı da olduğu gibi bahsettiğimiz yoğun kazanım beklenmedik yeni bir "kasa kazanımı"na sebep olmuştur. Bunda Türk halkının tarihine duyduğu ilginin zamanın dikkate değer sanatçılarını tercih etmek de etkili olmuş olmalıdır. Ancak hemen öncesindeki yapımın gişe başarısı ve farklı bir husus iyi bir yönlendirme olarak düşünülmelidir. Sezonluk çalışmalar aslında arayışların ortaya çıkardığı faaliyetlerdir. O günü yaşayarak geçirmek yarına halka olabilmektir. Israrla üzerinde durulduğu gibi yarına ulaşamazsanız başarılar elde etmeniz de mümkün değildir. Boş kalmamak, makinaların faaliyetini sürdürmek, şahısları da sahada tutarak, çalışan demir misali faydalı hale gelir. Laf olsun, dostlar alışverişte görsün olursa iş sürprize kalır. Sürprizler her zaman olabilir ki Türk sinemasında bunun da örnekleri bulunmaktadır. Keloğlan filminin Anadolu'da kasalara bıraktığı yekun, yapımcıları sinemaya gönül verenleri şaşkına çevirmiştir. Oysa tam anlamıyla sezonluk belki de öylesine uygulamaya konulmuş bir faaliyetti. Bu yüzden onu takip eden seriler çekildi. Neden daha önce bu tür bir denemede bulunmamışlardı? Hemen sonrasında ortaya çıkışı, yaygınlaşması hala açıklanamayan meçhul furya filmleri zamanında bile ne yazık ki ondan da yararlanılmaya çalışıldı. Ayrıca nasıl olsa bir hizmet sunup bunu pazarlama düşüncesi de gündeme gelir. Çünkü sezon daha ziyade tatil kapsamında düşünülür. Tatilde de eğlence, izleyeni dinlendirme esas alınmaktadır. Bilhassa eğlence çeşidinin en aza inmesi, eğlence yerlerinin alternatifsizliği karşısında aynı kulvarda farklı inisiyatiflerin sunulması düşüncesi de sezonluk kavramını kazanca dönüştürmede etkili olabilmektedir. Ürünler sezonluktur, düşünceler değil ...
Doç. Dr. Turan AKKOYUN
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.