Turan Akkoyun

Turan Akkoyun

PEŞİ SIRA

İnsanoğlunun kendi inisiyatifi dışında akışına başlayan yaşam serüveni, aynı şekilde devam edip gitmektedir. İçinden birinin ya da birilerinin kendine has gördüğü, sıçrama noktası olarak seçtiği yerden başlayan gelişmeler, uzak-yakın yanında yer alanları doğrudan etkilemektedir. Etki alanına girenlerin aldığı şekil ya da onların akış istikametine yaptığı tesir ile değişen hususlar hesap tanımamaktadır. Domino etkisiyle birbirini yerinden oynatarak başka yönlere kayan olayların hızı her geçen sürede daha da artmaktadır. Günümüze doğru yaklaşıldığında değişme ve etkilenme çok daha çabuk gerçekleşmektedir. Elli yıl kadar önce bir oda büyüklüğünde, devasa olmasına karşın, oldukça sınırlı hafızalı bilgisayarları bugün tanımlanmakta güçlük çekmekteyiz. Kullanılan eşyalarda olduğu gibi onları kullananlar da zor tanımlanmaktadır. Her şeyin görünür olmasına rağmen "kadim değerler" bilimsel açıdan statik bir konum kazanmaktadır. İnternet ve sanal ortamın yaygınlaşmanın ötesinde her alana egemen hale gelen bir devirde yeni - eski arasındaki zaman kavramı fark edilemeyecek kadar kısalmakta, sinema sektöründe vizyona giren bir film, daha izlenmeye fırsat bulunamadan gündemden düşmekte, gözden ıraklaşabilmektedir. Birçokları sinema salonuna gitmeden film sıcaklığını yitirmeden izleyebilmektedir. Dün akşam kaçırılan bir bölüm, sabahleyin daha rahat bir ortamda, reklam külfetine katlanmadan takip edilebilmektedir. En sıkıcı ortamlardan birisi kabul edilen sınıf ortamlarında onlardan yararlanılarak, ders eğlenceli bir hale dönüştürülebilmektedir. Sınırlayıcılıklara, dar ufuklara, sıkıntılara, imkansızlıklara, baskılara, sınırlara, engellemelere karşı başkaldırı yolunu seçenler, hareket noktalarında haklılık bulunmaktaysa ya da farklı bir başarı grafiği yakalamışlarsa takdir görmüşlerdir. Genel çizginin dışından yarışa dahil olanlar çoğunlukla geniş kitlelerin alkışlarını hak etseler de ses ve görüntü ufukta kaybolmayınca hayatın neresinde olduklarını pek seçemezler. Kendilerini görebilmeleri, değerlendirebilmeleri de pek mümkün olamaz. Kazandıkları ve kaybettiklerinin muhasebesini yapamazlar. Akıp giden bir süreçte dahil olmak için ayağa kalkınıp, daha ısınma fırsatı bulamadan hatta "ben yoğum" düşüncesi hakim iken saha kenarına üzerinize doğru gelen, önünde bulduğu topa öylesine, farkında olmadan yapılan hamle ile tribünlerin önünde hızlı bir eğlence aracı olunup bunun bir mesleğe dönüştürülmesi ile meşgale sarhoşu halinde koşulmuştur. Alkışlar, ıslıklar, ışıklar, hedeflere karışmış, bir o yana - bir bu yana ataklarda bulunulmuştur. Atakların büyük bir kısmı rastgele olduğundan çoğunlukla başka birilerinin amaçlarına hizmet etmiştir. Maç sona erdiğinde ise şampiyon olunamadığından skorun pek bir önemi kalmamıştır. Artık sahne alma sırası başkalarınındır. Sahada olmayan başkaları, önlerine düşen topun ardındadır. Geriye dönüş bir hesaplaşma, yüzleşme için rövanşı ortaya çıkarmaktadır. Adeta geleneğe dönüşen bir denklem söz konusudur. Ayakta kalabilenler yeniden sahnede yer aldığında aslında hesabı ödeme noktasının çok uzaklarda olmadığını görürler. Ancak kendiliğinden sahnede beliren, ya da çağrılan dublörler unuttuğunuzu fısıldayacaktır. Burada sevgi temelli bir ricada bile emir cümlesi ile karşılaşırsınız. Emir ile rica birbirine karışmakta, kızgın, öfkeli, kin sahibi tam fırsatı ele geçirdiğinde ne kadar yanılmış olduğunu fark edecek, kendisinin bile tahmin edemediği büyük bir heyecanla isteği yerine getirecektir. Karşı olunan ya da asla yapmam denilen eylemi koşar adım giderek gerçekleştirdikten sonra hayatının peşini sürmekte ne kadar da tutkulu olduğunuzu fark edersiniz. Sermayeniz yoktur. Eksikliğini hissettiğinizde sizde olmayanı kapma, sahiplenme ağır basar. Onun için en yakınınızın birikimini o anda fark edemeden yanınıza alırsınız. Geride kalan nasıl olsa yeniden onlardan üretecektir ya da çökecektir. O, onun problemidir. Sizin gündeminiz değişmiştir. Onsuz da değer olduğunuzu ispatlarcasına kendinizi hırpalar, çatlatırsınız ama başaramazsınız. Onu hatırlayarak hayatta kalmanız gerekmektedir. Farkına varmadan rövanş noktasına, zamanına doğru yol almaya başlarsınız. İleri diye düşünülen adımlar aslında sabit bir noktaya kilitlenmiş durumdadır. Sonrasında herkes kendi çizgisinin peşi sıra koşturup gider. Ta ki çizgiler yeniden bir noktada kesişene kadar. Burada sevgi ile kinin ne kadar bütünleştiğini fark edersiniz. Yürüdüğünüz yolda yalnız olmanızın bir önemi de yoktur. Bir tarafta tutkunuz, diğer tarafta tutkunuzu tutuklayanlar. Kaçmak mı koşmak mı dersiniz fark etmez. Gizli bir sevgi varsa mutlaka olumlu rövanşı fırsatı yakalayacaksınız. Hem de zıt durumda ve düşünceler içinde. Sevgi sahibi değilseniz her basamak, her yer, her geçen gün sizin düşüşünüze zemin olacaktır. Yukarıya doğru gidenle aşağıya doğru düşenler aynı dönemlerde müşterek kayıpları birbirinden habersiz yaşarlar. Bir farkla birindeki alıp götürürken diğerindeki beyninde mevcudiyetini pekiştirir. Orta bir yerde buluşabilmenin başka bir yolu bulunmamaktadır. İsteyerek ya da istemeden birbirlerinden kopup giden vasıtalar ters yönde işleyecek ki ileride bulunan ile geride kalan karşılaşabilsin. Adı tutku, sanat ya da başka bir şey ne olursa olsun işin gerçekleştirilmesi gündeme geldiğinde, patron kavramı ortaya çıkacaktır. Patron her zaman kazanmanın, kazandıkça daha fazlasının peşinde olur. Daha fazlası hiçbir zaman unutulmaz. Eşyanın vazgeçilmez kuralıdır. Hatıra binaen belki, sadece bir defacık kıyak geçilebilir. Ümitlerin boşa çıkması, hayal kırıklığı yaşanması durumunda yüze vurulması da kaçınılmazdır. Su akarken destinin doldurulması deyimi boşuna kullanılmamıştır. İnsanın peşini sürdüğü izde, kendinden ya da kendisi dışında meydana gelen gelişmelerden dolayı, işler her zaman yolunda gitmez. Tercihlere göre şekillenen, belirlenen durmaksızın yenilenen yaşamda bazen başta, bazen aralarda eğer dayanılabilmişse finalde hak ettiği mutluluğa erişme söz konusu olmuştur. Hazinenin değerlendirildiği takdirde bir kıymet arz ettiği hemen herkes tarafından kabul görmektedir. Değerlendirilemediğinde gizlenmek zorunda kalınan adeta bir yük, ya da üzerine toprak atılmış olarak kendine ulaşacak define avcılarına kavuşacak günü beklemek durumunda kalacaktır. Hazineye değer katan onu değerlendiren bir beyinden başka bir şey değildir. Mücevher için geçerli olan bu husus oldukça saf duygularla kaleme alınmış olan şiirler için de aynı oranda hakikati temsil etmektedir. Sanat eserleri kültürün vazgeçilmez mücevher taneleridir. Günün koşullarına göre yeniden ele alınması başka sanat dallarında işlenmesi onların değerlendirilmesi anlamına gelir ancak sahibinin gizlenmemesi şartıyla. Kaçıp gidilen yer aslında fırtınadan, boradan canlı kurtulabilen birisi için sığınılacak son liman haline gelmektedir. Burası baba ocağıdır. İnsan sahip olduğu değerlerin kıymetini kaybetmeden bilememekte, fark ettiğinde çoğu kez iş işten geçmiş olmaktadır. O limandaki hatıralar ne kadar acı ve ağır olursa olsun seni kucağına basacaktır. Kaçış ve dönüş zamanı birbirine girmektedir. Liman bulunamazsa kara toprağa dahil olunacaktır. Başkaldırının boyutu ne kadar büyük olursa, hayal kırıklığının nispeti de aynı olur. Bu hemen yaşanabildiği gibi çok uzun zaman sonra seni bulabilir. Kavak yelleri eserken girdabın içinde düşenlerin miktarı ezici bir üstünlük arz etmekte, başkalarının gündelik zevk ve sefalarına meze olunmaktadır. Bunların haricinde kalanların da harcadıklarının hesabını ödeme günleri bulunmaktadır. Önceden durumu tespit edilemeyen yolculuğa sonradan dahil olanların içinde kara gün dostu çıkmışsa gayet şanslısındır. Gerçek realite ile hisleri birbirine karıştırmadan yürüyüşün sürdürülmesinde fayda vardır. Duygularına sadakatle bağlı olanlar daha büyük ve yanlış başkaldırılara yönelmeden, boğulmaktan kurtulma fırsatını yakabilmektedirler. İnsan hiç durmadan hayatının peşinden koşar adım gidemeyeceğine, görünür-görünmez tuzaklara karşı her zaman uyanık olamayacağına göre bugün değilse yarın kendisiyle baş başa kalmaktadır. İşte tam o sıralarda kaçıp kurtulduğunu sandığı yer onun limanı oluvermektedir. Ne demişler tilkinin gezip döneceği yer kürkçü dükkanıdır. Ahı gitmiş vahı kalmış, takati, canı, heyecanı tükenmiş olsa da gerçek yeri orasıdır. Kimisi hayranlıktan kimisi de medya adı verilen sektörde kendisine geniş bir yol açma, kısa günü kâra çevirme çabasından çekinilen son sırtta da bile rahat bırakmadan üstüne üstüne gelecektir. Artık gizem, tutku, heyecan, peşinden iz sürme bir kaçışa dönmüştür. Kaçış sonrasında muhafazalı bir yer bulunulabilmesi için ekonomik bir birikimden mahrum olunduğundan açığa çıkılmaktadır. Kendisini saklamak isteyenlerin gücü karşıdakilere nispeten neredeyse sıfıra yakındır. Kesin bir hedef durumuna gelinmektedir. Bundan rahatsız olanların haklı tepkisi ise genel içinde olumlu yankı bulamamaktadır. Yıldızlar aleminden tepedeki boşluğa düşülmesi haberi bir acıma uyandırsa da samimi bir duygu ile harekete geçenler karanlığa küçük bir mumun tutuşmasına katkı yapabilmektedir. O noktada tutkunun varlığı tartışılacak, olmalıydı sonucuna varılacaktır. Sonuç ağır bir faturanın kesimini engelleyecektir. Hoş, faturayı tebellüğ edebilecek ne bir şahıs, ne de bir adres bulunmaktadır. Bundan sonrası ileriye doğru peşin sıra iz sürmeye başlayan yeni tutku sahipleri define avcılarının yolculuğuna, onların tesadüflerine bağlıdır. Nefret ifadesi sevgiyi gizlemişse kilit vurulmuş bir halde bırakılan kapının arkasında ayrı kardeşlerin de birbirine yapışık bir halde devam edip gittiğini de ortaya koymaktadır. Küçük bir fısıltı muazzam bir birikimi harekete geçirebilmektedir.

Doç. Dr. Turan AKKOYUN

Afyon Kocatepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Turan Akkoyun Arşivi

UYUM

17 Nisan 2016 Pazar 18:09

KONAK

28 Mart 2016 Pazartesi 09:20