Mehmet Ünal Taşpınar

Mehmet Ünal Taşpınar

BİR ŞİİRLER SERİSİ (2)

 

Parantez içinde (Umarım sansüre çarpmayız.) notuyla başlamışım önceki yazıma. Nedir bu “sansür” korkusu? Sinemada sansür, TV’lerde sansür, kitaba, kitabevine, dergiye, gazeteye sansür... Elbette “özgür ülkenin sansürü” böyle olur. Tiyatrodaki sansürün daha eser seçiminden başladığını unutmayalım. Neredesiniz “Olacak o kadar’cılar?”

Biz yine de Parantez içinde (Umarım sansüre çarpmayız.) notuyla başlayalım.

MEYHANE

“Yıkılası meyhane” demişler türküde

Lakin

Yıkılmadı, beni de aldı içine

İyi ki almış zaman zaman

Nasıl dayanırdım yoksa bu zulme

Cehennem zebanilerine

Bir kadeh rakı iyi geldi

İkincide kurtardık memleketi

Hatta dayandık ta Cennet’in kapısına

Açmadılar elbet

Sarhoş dediler

Ayyaş dediler

Sarhoştum, doğru

Nasıl dayanırdım yoksa bu zulme!

<><><> 

Rakı içmek zordur, zor

Hele bir de “ne olacak faslı” başladıysa

Ya bir de meyhanedeysen, tutamazlar

Ben de” tutunamayanlar” ailesindenim zaten

Adamın aklına kor bu meret

Takılırsın cümbüşün ardına

Edirne’den Van’a kadar gider gider gelirsin

Mücadele gerektirir

Devrimcilik gibi

Her şeyi savunurken

Her şeye karşısındır

Kavun, peynir, tarator hariç

Yeni yollar gerektirir

Yeni yöntemler

Yeni meyhaneler aratır.

<><><> 

“Rakı-balık-Ayvalık” üçgeninden aşağı inersin yavaştan

Sallana sallana

“Her canlı ölümü tadacak” nasılsa

Tadarız, ne var ki bunda?

Tabut kalır mı bu hengâmede bana

Ya, dört başından tutacak bulunur mu, bilmem

Olmaz ya

Diyelim oldu

Ne malum

“Yarıdan fazlası abdestsiz cemaatim olacak”

Orhan Veli gibi

Hani belki

“Kim takar kaymakamı misali” gelen

Kaymakam makamından

Dört başı mamur bir namaz

İkindiye kalmaz.

<><><> 

Adres gerekmez,

Adres belli

Yine Cehennem, yine Cehennem

Yine ateş altındayız, bilesin

Ha buradaki zebani

Ha oradaki

Cehennem zebanilerine kaldık yine

Hasılı

Her köşede aynı tabela asılı

“Burası Cehennem”

“İçerde Zebani var!”

Eyvah ki eyvah!

Nasıl dayanılır bu zulme

“Burası Cehennem”

“İçerde Zebani var!”

“Garson, bira getir!”

MEHMET ÜNAL TAŞPINAR

22 Temmuz 2018, Burgazada

Korkuyu korkutmaya çalışıyorum aklımca.

ŞİİR SANATI

I

Sözcükler, sözcükler

Karışırlar yapılana

Katafalklar gibi.

Ve yabancıdır

Her dil.

II

Jean Follain'e

Kuşkusuz bir lütuf dilekçesi değildi

Utancın sırlarını

Kendinden geçerek söyleyen ses.

Alışmalıydı ses

Deneyerek sözcükleri,

Yardımıyla edinecek

Ses perdesinin.

III

Korkunun istediği

Gece kuşunun çığlığı,

Güç bir çığlıktır

Gırtlakta biçimlendirilecek.

Oysa akan kan renginde

Düşer bu çığlık,

Ve çınlar acımaklı

Korku saldığı ormanların içinde.

IV

Söktüğümüz sözcükler

Söylememiz gereken,

Azalıyor günler gibi.

V

Eğer açarsa fırtınalar ağzını

Ve güpegündüz gözükürse gece,

Eğer zenci bir kralsa nehir

Katledilmiş, düşmüş sineklerin arasına,

Eğer güzelse bağlar

Ve okşuyorsa ölüleri,

-Postu sermektir çoktan

Söz konusu olan,

Ve kurtarmak paçasını

Kıl çeker gibi tereyağından

Zor işlerin arasından.

(Eugene Guillevic)

(Devam edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Ünal Taşpınar Arşivi