Kaygan Zemin
SOKAKLARIN DİLİ…
Yayınlanma:
AÇLIK GREVİNE DESTEK 212. GÜNÜNDE BAHARİYE’DE
(Mehmet Ünal Taşpınar)
6 Ekim 2017, İstanbul Kadıköy Bahariye Caddesi, Cuma akşamı saatler 19,00 suları… Süreyya Operası’nın önü… Hafta sonu. Bahariye’nin her hafta sonu olduğu gibi alış veriş mekânları, sinema, tiyatro, kafelerin hıncahınç dolduğu akşamlardan birini yaşarken… “Acaba yaşıyorlar mı?” ya da “Acaba yaşatabilir miyiz?” düşüncesiyle hareket eden bir gurup heyecanla bağırmakta: “NURİYE!.. SEMİH!..”
O Akşamki Haberin Özeti Şöyle:
Nuriye ve Semih Dayanışması vardı. Tabii işinden olan kişilerin de iştirak ettiği bir topluluk… Nuriye ve Semih hakkında sloganlar ile hapishanedeki avukatlar için sloganlar atıldı. Dayanışmacılar basın açıklaması yapıp sessizce dağıldılar. Polis sadece etrafta gözetim yaptı.
Bir De Konunun Öncesini Özetleyelim:
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) KHK’si ile mesleklerinden ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça Ankara’da İnsan Hakları Anıtı önünde önce oturma eylemi ardından açlık grevi yapıyorlar. “İşimi istiyorum” diyorlar.
Ve… tutuklandılar.
İşte 212 günün başlangıcı buydu.
Nuriye Gülmen, Öğretim Görevlisi Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında Konya Selçuk Üniversitesi’nde kadroluydu. 6 Ocak 2017’de çıkartılan 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildi.
Semih Özakça, Mardin Mazıdağı Cumhuriyet İlkokulu’nda üç yıldır sınıf öğretmeniydi. 29 Ekim 2016’da yayınlanan 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu” gerekçesiyle görevden ihraç edildi.
TBMM İnsan Hakları Komisyonuna Müracaat:
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkan Vekili, CHP'li vekil Şenal Sarıhan, komisyona 8.5.2017 tarihli dilekçe verdi. Özetle şöyle diyordu:
Tek talepleri işlerine geri dönmek olan Gülmen ve Özakça bu süreç boyunca defalarca gözaltına alındı.
Açlık grevinde kritik noktaya ulaşan Gülmen ve Özakça’ya destek olmak ve seslerini duyurmak isteyen aralarında KHK ile ihraç edilen akademisyenlerin de olduğu bir grup akademisyen İstanbul Kadıköy’de 5 Mayıs itibariyle süreli- dönüşümlü açlık grevine başlamışlardı. Aynı şekilde Almanya’da da destek açlık grevi eylemleri başlamış bulunmaktaydı.
Yaşama hakkının en temel hak olması, işsiz kalmış olan insanların kendi canlarını ortaya koymaktan başka çare bulamıyor oluşlarının adil bir devlette kabul edilmesinin olanaksızlığı karşısında Başkanlığınızın olaya çözüm bulunması için girişimde bulunmasını saygıyla dilerim.
[caption id="attachment_65242" align="aligncenter" width="609"] Süreyya Operası önü. Opera bileti almak için değil bu sıra. Açlık grevi için dayanışma için gelen kişiler… Ellerinde pankartlarla slogan atıyorlar.[/caption]
Süreyya Operası önü. Opera bileti almak için değil bu sıra. Açlık grevi için dayanışma için gelen kişiler… Ellerinde pankartlarla slogan atıyorlar.
Avukat Ne Diyor:
Açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın tutuklanmasını değerlendiren avukat Selçuk Kozağaçlı, tutuklama gerekçesinin Türkiye tarihinde görülmemiş bir gerekçe olduğunu söylemişti:
“Nuriye Gülmen ve Semih Özakça 20 günlük eylemleri nedeni ile tutuklandılar. Dün itibari ile geçtiğimiz 20 günden öncesi için ise tutuksuz olarak yargılandıkları bir dava açıldı. Sadece 2 Mayıs ile 20 Mayıs tarihleri arasındaki etkinlikleri nedeni ile tutuklandılar. Tarihte görülmemiş bir tutuklama kararı gerekçesi gördük.”
Hatırlıyor musunuz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça Kızılay Yüksel caddesindeki protestoya böyle başlamışlardı.
Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça (O da açlık grevine başlamıştı), taleplerinin halen geçerliliğini koruduğunu, açlık grevlerinin ancak işlerine iadeleri ya da bu yönde somut bir adım atılması halinde son bulacağını söylüyor.
Esra Özakça, “İki eğitimcinin hayatları söz konusu. İkisi için de çok endişeliyiz. Bir an önce bir adım atılmasını istiyoruz. Bu bir hukuk skandalı. İşlerine döndükleri an bitirecekler açlık grevini. Bu iş o kadar basit ki. 400-500 insan zaten dönüş KHK’larıyla işlerine iade edildi,” diye konuşuyor.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanmalarının ardından kendisi de açlık grevine başlayan Esra Özakça sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Açlık grevi tabii ki hoş bir eylem değil. Biz de istemezdik bunu yapmak. Ama birçok mücadele yöntemi denedik, olmadı. 75’inci günde Nuriye ve Semih’in tutuklanması üzerine, bunu kabul edemediğimiz için biz de açlık grevine başladık. Zaten bu noktada yemek yemek de mümkün değil açıkçası.”
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın aileleri, 15 Mayıs 2017’de, açlık grevinin 69’uncu gününde Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ve AKP milletvekili Yasin Aktay’la görüşmelerde bulunmuşlardı. Ancak bu görüşme neticesinde açlık grevinin sonlandırılması yönünde bir mutabakata varılamamıştı. Aileler, bunun akabinde hükümetle herhangi bir başka temas olmadığını söylüyor.
SONUÇ:
Biz sadece aydınlatma görevini yapıyoruz.
Biz de herkes gibi merakla bekleyeceğiz.
İnsanların greve ihtiyaç duymayacağı, çalışanların işsiz kalmayacağı, hapishanelerin suç unsuru bulunmadığından kapatılacağı, insana insanca saygı duyulacağı günlerin gelmesi dileğimizle bekleyeceğiz…
Herkes gibi…
(Cumhuriyet, Sözcü, Oda TV ve çeşitli web sitelerinden alıntılar da yapılarak yararlanıldı. Bahariye’deki Dayanışmaya ait fotoğraflar M.Ü.Taşpınar tarafından çekildi. Nuriye ve Semih’in bulunduğu fotoğraflar Cumhuriyet, Sözcü, Oda TV ve sair web sitelerinden alıntıdır.)
MEHMET ÜNAL TAŞPINAR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.