Kaygan Zemin

Kaygan Zemin

İstanbul'um


Binlerce minareden yükselen ezan sesiyle uyanır İstanbul,Sonra nazlı nazlı yükselen güneşin ışıklarıyla yıkayıp yüzünüTemizler geceden bulaşmış tüm günahları,Nice saltanat görmüş bu yorgun asilzâdeYine de, güler yüzle kucaklar sabahları...Bir tatlı tebessümdür Sarayburnu, Dolmabahçe, KızkulesiVe 'günaydın' der, bir boğaziçi esintisi,Hem, huzur mavilerinin en mavisi...
Sonra, vapurlar, metrolar, otobüsler ve banliyolarUykusuz sararmış benizlerle başlar da,Bir balık-ekmek kokusunda İstanbullulaşır gün,Kışın ayazında, yazın sıcak güneşinde,Cami avlularında güvercinler, vapurların ardında martılar,Ve ter kokulu koşuşmalarda insanlarHep,ekmek peşinde...
İstanbul, İstanbul gibiydi o zamanlar;Gökyüzü mavi,deniz maviydi,İnsanlar, İstanbullu gibiydi.Fıstık çamlı koruları,cumbalı konakları,Sakaların, yoğurtçuların çıngırakları,Yağlı boyalı görkemli köşkleri, dut ağaçlı sokakları,Evlerin güller,karanfiller açan bahçeleri vardı....Ve sabahlar,limon kolonyası gibi manolya kokardı...(Değişen Kültürümüz Facebook sayfasından alıntıdır)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kaygan Zemin Arşivi