Kaygan Zemin
40 PARALIK ADAMLAR
Toplumumuzda çok kullanılan bir sözdür.
"Kaç paralık adam ki"
Sanki adamlığın ölçü birimi paraymış gibi.
Parası olana beyefendi denir.
Parası olmayan adam bile değildir.
Yaşlılar daha iyi bilir.
Eskiden öğrenciler de parayla değerlendirildi.
"40 paralık adamlar" denilirdi.
Eylem yapan, hakkını arayan öğrencinin genel adıydı bu.
"40 paralık adamlar"
Peki, neden 10, 20, 30 değil de, 40 paralık adamdı öğrenciler?.
* * *
Tarih; Teşrinisani 1924'tü.
Yani 1924 yılının Kasım ayı.
Bundan tam 94 yıl önce.
İstanbul'da tramvay şehir ulaşımı Konstantinopol isimli bir Belçika şirketine aitti.
Cumhuriyet kurulduktan sonra yabancı şirketlerle masaya oturuldu ve denildiki
“Artık o dönem bitti, artık karşınızda özgür ve bağımsız bir ülke var. Yeni yapılacak şartnamelere benim de koyacaklarım var, benim de dediklerim olacak. Sadece sizin dedikleriniz değil ! Bizim de artık haklarımız var. Türkiye Cumhuriyeti ile yeniden anlaşmak isteyen, şartlarımızı kabul edecek, etmeyenler bu masadan çekip gidecek !”
sözleşmeye bazı şartlar konmuştu.
Bu şartlardan birine göre öğrenciler kimliklerini göstermek şartıyla yarı fiyatına tramvaya binecekti.
Belçika şirketi Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm şartlarını kabul etti..
Tramvayda tam bilet 80 para, öğrenci 40 paraydı.
İstanbul’da tramvaya binen öğrenciler artık kimliklerini göstermeye başlıyorlar. Fakat kraldan daha çok kralcı olan bir biletçi bir gün; “Ben öğrenci kimliği, emir filan anlamam. Herkes aynı ücreti ödeyecek. Tam para ödeyecek !” diye direterek öğrencilerden tam bilet ücreti almaya çalışıyor.
Bir öğrenci ; “Hayır diyor, hayır… Siz kendinizi nerede sanıyorsunuz. Burası Türkiye Cumhuriyeti, bizim de haklarımız var. İmzaladığınız o anlaşmaya göre bu kimligi gösterdiğim için tam ücretin yarısı kadar ücret ödemeliyim” diye biletçiyle münakaşa ediyor.
Münakaşanın ardından büyük olaylar yaşanıyor tramvayda. Belçikalı şirket, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne geliyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Sansaryan Handa’dır o yıllarda. (Cumhuriyet’ten önce Sansaryan Han, işgal kuvvetlerinin ana kumanda binasıydı, Sirkeci’de)
Belçikalı şirket diyor ki; “Bu öğrenci milleti tramvaylarda sorun çıkartıyor, kavga çıkartıyor, anarşist bunlar… Her tramvaya birer memur koyun.” Ve ne gariptir, ne acıdır ki Belçikalı şirketin bu isteği kabul ediliyor ve her tramvaya birer sivil polis memuru konuluyor.
Ama öğrenciler haklarını savunmakta kararlı.
15 Kasım 1924'te Tıp Fakültesi öğrencileri örgütlendi.
İstanbul'un tüm duraklarında tramvaya binecekler ve 40 para ödeyeceklerdi.
Eylem bu… Bu kadar, başka da ne olabilir ki zaten… Cumhuriyetimizi, geleceğimizi emanet ettigimiz, hele ki okuyan üniversite öğrencisinin eylemi başka ne olabilir ki zaten ?
Harbiye durağından binen bir grup öğrenci 40 para verince biletci kabul etmedi ve tramvayda olaylar çıktı.
Kavganın büyümesi üzerine vatman tramvayı durdurdu.
Tam da durdukları yerde tesadüfen bir tamir işi vardır ve Belçikalı şirketin sahibi ve yetkilileri de orada tamir işçilerinin başında durmaktadır.
Öğrenciler tramvaydan aşağı indiriliyor ve o işçilerle şirket yöneticileri tarafından dövülmeye başlanıyorlar.
Yoldan geçen bazı vatandaşlar da hakkını arayan öğrencilere tepki gösteriyordu.
"Ne olacak, bunlar 40 paralık adamlar"
Üstelik bununla kalsa iyi… Kalabalığın içinden iki el silah sesi geliyor… Herkes kaçışıyor ve 40 paranın neden olduğu ilk öğrenci eyleminden geriye, yerde kanlar içinde yatan iki öğrenci ile eli silahlı bir polis kalıyor.
Silahı ateşleyen polis Harbiye karakoluna sığınarak linçten zor kurtuldu.
Ertesi gün İstanbul'daki tüm üniversite öğrencileri ayaklanmıştı.
Belçika şirketinin Beyoğlu'ndaki Metrohan'da bulunan merkezini basıp herşeyi talan ettiler.
Şirket yetkilileri canlarını zor kurtarıp Sirkeci'de bulunan Sansaryanhan'daki İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne sığındı.
Polisin ve şirket yetkililerinin tüm girişimlerine ve sözlerine rağmen olaylar 3-4 gün yatışmadı.
Sonunda 21 Kasım 1924'te, yani 94 yıl önce Konstantinopol şirketi pes etti.
Artık öğrenciler her yerde tramvaya 40 paraya binecekti.
Bu, Cumhuriyetin ilk toplu öğrenci eylemiydi ve başarıyla sonuçlanmıştı.
İki öğrenciyi yaralayan polis memuru Hüseyin Efendi ise, "Silahım kendiliğinden ateş aldı" deyince, hapisten kurtuldu ama meslekten el çektirildi.
Bugün öğrenciler toplu ulaşım araçlarına yarım biletle biniyorsa, bu 1924 yılındaki o "40 Paralık adamlar"ın sayesindedir..
Eskilerin öğrencilere "40 paralık adamlar" demesinin nedeni de budur.
Bugün toplu taşımalarda öğrenci kimliğinizi gösterip indirimli ücreti ödüyorsunuz ya ; Cumhuriyet O’dur işte… Ama bunu bugüne kadar kaç öğrenci biliyor ki ? Kaçınız bundan haberdarsınız, kaçınız ?
(Alıntı)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.