Mehmet Ünal Taşpınar
TÜRK KAHVESİ
Yayınlanma:
Tekerleme olmuş şu iki dize belki de kahve keyfini anlatan en güzel anlatım:
“Gönül ne kahve ister ne kahvehane. Gönül muhabbet ister kahve bahane.”
***
GERÇEK BİR ÖYKÜSÜ
“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” sözü çok dillendirilmiş öyküsüyle de neredeyse ezberlenmiştir.
Yaygın bir rivayete göre; Üsküdarlı bir kahve satıcısının, Rum gemi kaptanına kahve ikram etmesiyle başlar. Aradan kürk yıl geçer ve Üsküdarlı kahveci savaşta esir düşer. Kahveciyi tanıyan Rum kaptan kendisine kırk yıl önce kahve ikram eden adamı unutmaz ve ona yardım eder.
(3.1.2016, Sabah Pazar, Ne yazık ki yazarının adını not etmemişim.)
***
Birçok yerde birçok çeşidine rastlamışsınızdır mutlaka. Yukarıdaki öykünün biraz daha genişletilmişi de şöyle:
KIRK YILLIK KAHVENİN HATIRINA
Bir zamanlar İstanbul Üsküdar’da çok güzel kahve yapan ve insanlarla keyifli sohbet eden bir adam varmış. Bu kişinin sohbeti gerçekten çok keyifliymiş. Onunla bir kere sohbet eden, sonra yeniden sohbet etmek istermiş. İnsanlar bu zatı muhteremin dükkanına çok uzak yollardan kahve almaya gelir, hem kahvesini alır hem de kahveciyle sohbet ederlermiş. Kahveci de, gelenlerin dertlerini dinler, onlara nasihatler verirmiş.
Günlerden bir gün, bir yeniçeri bu dükkana gelmiş. Yeniçeri, Rum gemisi kaptanı hariç, içerideki herkese kahve ikram ettiğini söylemiş. Kahveci, herkese kahve yapmış. Ardından eline aldığı iki fincan kahveyle birlikte Rum gemisi kaptanının yanına oturmuş. Durumu fark eden yeniçeri, çok sinirlenmiş ve “Ben, sana o Rum’a kahve vermeyeceksin demedim mi?” diye bağırmaya başlamış.
Kahveci ise yeniçeriye dönmüş ve “Bu kahve senin değil, benim ikramım” demiş. Bunun üzerine yeniçeri hiçbir şey diyememiş.
Yıllar yılları kovalamış. Aradan tam tamına 40 yıl geçmiş ve Sisam Adası’nda bir isyan başlamış. Bu bölgedeki Rumlar ayaklanmışlar. Kahveci, bu isyan döneminde Rumlara esir düşmüş.
Bilindiği üzere o yıllarda esirler, esir pazarında satılıyormuş. Kahveci de bu esir pazarında yaşlı bir adama satılmış. Yaşlı adam kahveciyi ıssız bir yere götürmüş. Kahveci başına gelebilecekleri hayal edemiyor ve çok korkuyormuş. Issız yere geldiklerinde yaşlı adam, kahveciye “Korkma! Sana bir zararım dokunmayacak. Sen bana 40 yıl önce bir kahve ikram etmiştin hatırladın mı? İşte ben o Rum gemisi kaptanıyım” demiş.
40 yıl önceki o küçük iyiliği ve dostluğu unutmayan Rum gemisi kaptanı, kahveciyi serbest bırakmış.
İşte bu hikaye, bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır sözünün bugünlere gelmesini sağlamış.
(Alıntı Google’dan ama ismini alamadım yazanın.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.