Altın Boynuz geçiyor gözlerimin önünden
bir tarafım Avrupa bir tarafım Asya
Galata köprüsü burası
ve üzerinde ben.
Bozacıların sesleri duyuluyor uzaktan
buğulu gözleriyle beni izliyor bu şehir bak
Sahaflar da kıpırdanmalar başladı
okuyun bizi dercesine mahzun
raflarda ki tozlu kitaplar.
Güneş yükseldikçe süzülüyor kofanaların kokusu
çığırtkanlar, seyyar satıcılar, martıların çığlıkları
bir başka güzel bu şehir de Ezan sesleri
sel olup akan insanların/karışıyorken birbirine nefesleri.
Şurası Edirnekapı
hani çocukluğumun beş yılını geçirdiğim
Ulubatlı Hasan’ımın diktiği Bayrağım salınıyor nazlı nazlı.
Beylerle hanımlar kiliseye gidiyorlar bak yine
Büyükada
Heybeli
Burgaz
dalgalarla çağırıyorlar sevenlerini.
Gençliğin nefesi Bağdat Caddesi
Erenköy
Gülhane Parkı
Ayasofya
Kapalı çarşı.
Bilemiyorum geçen yıllara rağmen
hepsi nasıl aklımda kaldı?
Yüreğimin derinliklerinden bir ses haykırıyor
o vardı onda yaşadın çocukluk yıllarını
o hediye etti sana anılarını.
Şimdi daha iyi algılayabiliyorum
bir türlü anlayıp ta yaşayamadığım çocukluğumla gençliğim gibi
güzellikleriyle beraber
o şehrin de artık mazimde kaldığını.
Yine de bildiğim tek gerçek
güzelliği insan o şehirde tanırmış
Onunla nefes alıp verdiği zaman/yaşadığını anlarmış
istemesem de kaderimde/ondan ayrı düşmek varmış.
Y.Y.
Önceki ve Sonraki YazılarYAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.