Gazete, televizyon haberleri kabak tadı verince medyatik kişilerin yer aldığı sayfalara dönüyorum; bu defa da kim kime kazık attı, kim kazıklandı, kim kimi boynuzladı, nerde yemek yediler, hangi plajda soyunurken yakalandı, balkonda mı, havuzda mı fotoğrafı çekildi...
Ondan çocuğu oldu ama kabul etmiyor. DNA’sına bakılacak... vs. vs.
Ooof!
~~~
Gel, seninle oturup kalkalım. Ama, bilesin ki başkasına sözüm var!
~~~
Beyninin bir köşesi müziğe ayrılmış bir kişi olarak hep şarkı-türkü geliyor aklıma.
Erol Büyükburç’un bir şarkısı (Aslında türkü. Aranjman diyorduk. Şarkılardan, türkülerden aranjeler yapılıyordu.)
Şilte serdim hasıra
gel otur yanımsıra
razıyım göreyim ben
yar seni arasıra
altın tasta üzüm var
benim sende gözüm var
almadım diye küsme
başkasına sözüm var
kapıldı giti gönül
gözünün karasına
hiç ilaç bulunmuyor
bu gönül yarasına
~~~
Mutlaka her devirde gözönündeki kişilerin özel hayatı hep dilleri meşgul etmiştir. Ama bu derece topluma yeni bir ahlak anlayışı getirecek kadar olduğunu sanmıyorum. Yeni nesil bunların gölgesinde ve doğruyu yanlışı seçemeyecek yaşlarda ama taklit aşamasındalar. Bir sınırlama ( en azından bu tür haberlerin gece geç
saatlere alınması gerektiğini düşünüyorum.
Şarkılar, türkülerde kalsın. Biz yine gülüp oynarız. Aşklar tertemiz olsun, Ferhat misali, Şirin misali. Âşıklar yine dağları delsin.
MEHMET ÜNAL TAŞPINAR
13 Eylül 2018, Burgazada
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.