Yıl 1894’dü. Fransa’da Genelkurmay’da görevli bir yüzbaşı olan Dreyfus, Almanlara gizli bilgi vermek suçuyla tutuklanmıştı. Dreyfus, Yahudi’ydi, antisemitist duygularla yazılan kimi metinler onu baştan suçlu ilan etmişti bile. Askerî mahkeme Dreyfus’u yargılamaya başlamıştı ama savcının elinde kesin bir delil yoktu. Buna rağmen Dreyfus yargıçların oybirliği ile vatana ihanet suçundan müebbet hapse mahkum edildi. Bu defa sahneye Fransız yazar Emile Zola çıktı. Dönemin Fransa Devlet Başkanına hitaben, “Suçluyorum!” başlıklı bir gazete yazısı – mektup kaleme aldı. Hakikati suratlarına çarptı çarpmasına ama ülkesinden kaçmak zorunda kaldı. Gittiği Londra’da beşinci sınıf otellerde süründü. Onun çabasıyla adalet yerini buldu. Tekrar Paris’e döndüğünde meteliksizdi. Bu defa Paris’te kaldığı otel odasında alt katta çıkan bir yangın yüzünden duman zehirlenmesinden altmış iki yaşında hayata veda etti.
Özgürlük bedel ödetir.
(Eran Aysan, Birgün Gazetesi, “Özgürlük düşüncesi” başlıklı yazısından 11 Mart 2021)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.