Bir şiir serisi yazmak istedim bu gün. “Niye”sini seri sonuna bırakalım. (Seri sonu satışlar, der gibi oldu. Olsun bakalım.) Biz devam edelim.
Rakıdan başlayalım. (Umarım sansüre çarpmayız.)
RAKINÂME
İçmesini bilene
Zevk-u sefâdır rakı
İçmeyi bilmeyene
Cevr-ü cefadır rakı.
Bir münasip miktarı
Muhabbet anahtarı
Kaçırırsan ayarı
Cana ezâdır rakı.
Ne dert kalır ne keder
İçeni mesut eder
İçebilirsen eğer
Ruha ciladır rakı.
Ham ervahsan yanaşma
Arifsen ondan şaşma
İç ama haddin aşma
Ferahfezâdır rakı.
Yarattığı âhengi
Ne saz verir ne cengi
Terbiyenin mihengi
Dense sezâdır rakı.
Beyaz peynir domates
Yanına bir kavun kes
Çiğ köfteyle ne enfes
Bir iptilâdır rakı.
Biraz tuzlu leblebi
Kadehin billûr lebi
Dudakları öpmeli
Yoksa hebâdır rakı.
Ehl-i kemâl olana
Zevkle hemhâl olana
Sohbette tad bulana
Yârı vefâdır rakı.
Misten ala kokusu
Ana sütü gibi su
Şu ki sözün doğrusu
Müstesna mâ’dır rakı.
Dost bezminde sohbete
Neşe-i muhabbete
Her manevi lezzete
Bir vasıtadır rakı.
Nükte, cinas anlayan
Aheng-i bezme uyan
İçip zırvalamayan
İşte O’nadır rakı.
Eşşek içince zırlar
Köpek içerse hırlar
Kedi içse tırmalar,
İnsanlaradır rakı.
Al kadehi eline
Dokun gönül teline
Muhabbet âlemine
Bir merhabadır rakı.
Âdâbı, erkanı var,
Zamanı, mekânı var
Kimin ki î’zanı var,
O’na şifâdır rakı
Gönül dargınlarına
Vefa kırgınlarına
Hayat yorgunlarına
Hazâ devadır rakı.
Mirkelamoğlu der ki
Had bilmezsen eğer ki
Öyle rüsvâ eder ki
Başa belâdır rakı.
Necip MİRKELAMOĞLU
(Devam edecek)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.