Karın ağrısı deyip geçmeyin!

Geçmeyen karın ağrısı, kabızlık ve ishal gibi şikayetler ile ortaya çıkan bu kanser türleri erken teşhis ve doğru planlama ile başarıyla tedavi edilebiliyor. Karın ağrısı deyip geçmeyin! Şehir yaşamının yüksek temposu, hazır gıdalar, aşırı yağlı ve lifsiz besin tüketimi alışkanlıkları kalın barsakta ortaya çıkan kolorektal kanserlerin oluşum riskini artırıyor. Medical Park Bahçelievler Hastanesi Gastroenteroloji Doç. Dr. Orhan Kocaman karın ağrısının nedenleriyle ve bir sonraki evre olan kolorektal kanserle ilgili merak edilen soruları cevapladı. Geçmeyen karın ağrısı, kabızlık ve ishal gibi şikayetler ile ortaya çıkan bu kanser türü erken teşhis ve doğru planlama ile başarıyla tedavi edilebiliyor. KARIN AĞRISINA HANGİ SEBEPLER NEDEN OLUR? Karın ağrısıyla ilgili farklı sınıflandırmalar yapılabilir. Karın bölgesinde yer alan bir çok organa bağlı olarak ortaya çıkabilir. Mide, safra kesesi, pankreas, bağırsaklarla ilgili tıkanıklık veya yine karın organlarını saran zarlarla ilgili bir ağrı da olabilir. Yani karın ağrısının bir çok sebebi vardır. Dolaşım sisteminde ortaya çıkan tıkanıklıklar karın ağrısına neden olabilir. İshalde görülen, bağırsaktaki kasılmalar sonucu ortaya çıkan ağrılar da sık olarak karşılaştığımız ağrılar içerisinde sayılabilir. “KANAMA VE KABIZLIĞA DİKKAT EDİN” Kanser dediğimiz durum kalınbağırsak içerisindeki bir kitle gibi düşünülebilir, tıkanıklık ve kabızlık yapabilir. Kanama sebebi olabilir. Kanamaya ikincil olarak ortaya çıkan anemi dediğimiz tabloya bağlı; halsizlik, durgunluk gibi durumlar ortaya çıkabilir. Ama en sık rastladığımız bulgular karın ağrısı da özellikle sol kolon kanseri dediğimiz, inen kolonda inen kalın bağırsakta tıkanıklık oluştuğu zaman karşımıza çıkan tablolardır. KOLOREKTAL KANSERİNİN BELİRTİLERİ NELER? Bu hastalığın başlıca sebeplerini sayacak olursak; -Makattan kanama -Kabızlık -Karın ağrısı “MEYVE-SEBZE AĞIRLIKLI BESLENİLMELİ” Hayvansal yağdan zengin, kalsiyum format ve liften fakir besinler tüketildiğinde kolon kanseri riskini arttırabilir. Bununla birlikte meyve ve sebzeyle yapılan zengin bir beslenme riski azaltır. Sigara da bu kansere yakalanma konusunda oldukça olumsuz etkileyen faktörlerden biri. “50’Lİ YAŞLARDAN SONRA RİSK ARTIYOR” Hastalığın 50 yaşından sonra ortaya çıkma ihtimali genç hastalarla karşılaştırdığımızda daha fazladır. Ortalama 60 ve üstü yaşlarda daha çok ortaya çıkmaktadır. Yine kolonoskopi sırasında tespit ettiğimiz kötü huylu polikler kolon kanseri için risk oluşturur. Ailede kolon kanseri bulunması ve genetik bozukluklar da kolon kanserine zemin hazırlayan faktörler arasındadır. Kronik bağırsak rahatsızlığı olarak bildiğimiz rahatsızlıklar da uzun vadede kolon kanserine neden olabilir. “ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİ” Erken tanı hastalığın tedavisi için büyük bir şans. Herhangi bir şikayet ortaya çıkmadan hastalığın yayılmasıyla hasta bize müracaat ediyor. Bu durumda çok ciddi kilo kaybı, genel durum bozukluğu ile hasta bize başvuruyor. Tetkik edildiğinde, hastalığın yayılım bulgularıyla öne çıkan bir hasta da olabiliyor. Dolayısıyla makattan kanama, kabızlık gibi bulguların erken tespit edilmesi cerrahi açıdan bir avantaj oluşturuyor. Biz 50 yaşını geçmiş risk grubunda olmayan hastalarımıza tarama kolonoskopisi yaptırmasını öneriyoruz herhangi kötü bir durumla karşılaşılmaması için. “İLK EVREDE TEDAVİ CERRAHİ YÖNTEMLE ÇÖZÜLEBİLİR” Hastalığı erken evrede tespit edebilirsek cerrahi müdahale ile çözüme kavuşturabiliyoruz. Aksi takdirde kemoterapi uyguluyoruz. Dolayısıyla cerrahi tedavi, kemoterapi veya radyoterapiyi uygulanabilecek tedaviyi hastanın evresine göre değerlendiriyoruz. Hastalığı çok ilerlemiş bir vakada kemoterapi tedavi uygularken, çok erken evrede herhangi bir sıkıntı olmayan durumlarda endoskopik rezeksiyon dediğimiz, endoskopi işlemlerinde uyguladığımız tümör çıkartma operasyonundan cerrahi operasyonlara kadar hastalar bir portföyden geçebiliyorlar. Kaynak:Ajanshaber