“Vergiler emekçilere büyük yük oluşturuyor”
Büro Emekçileri Sendikası Afyonkarahisar Temsilcisi Ali İhsan Orhan, Türkiye’de emekçilerin gelirlerine bakılmazsızın herkesten eşit olarak alınan dolaylı vergilerin vatandaşlara büyük bir yük oluşturduğunu söyledi. Büro Emekçileri Sendikası Afyonkarahisar Temsilcisi Ali İhsan Orhan, Türkiye’deki vergi adaletsizliği olduğunu öne sürerek, çalışan emekçilere büyük yük oluşturduğunu belirtti. Orhan, “Gelir durumuna bakmazsızın herkesten eşit oranda alınan dolaylı vergilere dayanan vergi sisteminde dolaylı vergilerin oranı toplam vergilerin içerisinde yüzde 70’kadar çıkmıştır. Kalan yüzde 30’luk pay içerisinde ise özellikle emekçilerden alınan gelir vergisinin payı yüksek bir orana sahiptir. Artan oranlı gelir tarifesinde ilk iki dilim tutarı düşük tutularak düşük gelire sahip emekçiler yüzde 15’lik gelir vergisi oranı ile başladıkları yılın ortalama yarısını yüzde 20’lik gelir vergisi oranı ile tamamlamaktadır. Üzerinde kıyamet koparılan, açlık sınırı rakamlarının bile altında 1300 TL’lik asgari ücret 11. aydan itibaren bir üst vergi diliminden vergilendirilmekte tabiri caiz ise açlıktan vergi alınmaktadır” dedi. “HANİ, VERGİ KAMU HİZMETLERİNİ KARŞILAMAK İÇİN ALINIYORDU!” Orhan açıklamalarına şöyle devam etti: “Bütçe gelirleri içerisinde kamu hizmetlerine ayrılan pay sürekli olarak azalırken, özellikle emekçilerden alınan vergiler sürekli artmaktadır. 13 yıllık AKP iktidarı döneminde yapılan bütçelerin en belirgin özelliği halktan toplanan kamu kaynaklarının giderek artan oranda kamu hizmetleri dışındaki alanlara aktarılmasıdır. Geçtiğimiz yıllar içinde kamu kaynakları, asıl kullanılması gereken alanlara değil, yerli ve yabancı sermayeye, patronlara teşvik amaçlı olarak kullandırılmaya başlanmıştır. Bu durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak kamu hizmetlerine bütçeden ayrılan pay oransal olarak istikrarlı bir şekilde azaltılmıştır. AKP’nin iktidara geldiği kriz dönemi olan 2002’de bütçeden kamu hizmetlerine 42,3 pay ayrılmışken, bu oran 2016 bütçesinde yüzde 25’e kadar düşürülmüştür. Ödemiş olduğu vergiler karşılığında kamu hizmeti bekleyen emekçiler, eğitim ve sağlıkta katkı payları, vergi yoluyla şişirilen fahiş elektrik, su ve doğal gaz faturaları ile karşı karşıya kalmaktadır. Yaptıkları her kuruş harcamada dolayısı ile ödedikleri vergiler de cabası. Sonuç olarak ülkemizde uygulanan vergi politikaları emekçileri yoksullaştırmanın en etkili aracı haline getirilmiştir.” EĞİTİM, SAĞLIK, ÇALIŞMA BAKANLIĞI, DİYANET BÜTÇELERİ Orhan, diğer kurumlara aktarılan kaynaklarla ilgili olarak, “Eğitim bütçesi yıllar içinde rakamsal olarak artıyor gibi görünmesine karşın, eğitim yatırımlarına ayrılan payın azalıyor olması dikkat çekidir. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17 iken, 2016 yılı itibariyle bu oranın yüzde 8,23’e geriletilmesi öngörülmektedir. Sağlık bütçesinin önemli bir bölümü sağlıkta dönüşüm uygulamalarına ayrılmakta, herkese eşit, ulaşılabilir ve ücretsiz sağlık hakkı yıllar içinde adım adım tasfiye edilmiştir. Özel sektörden mal ve hizmet alımlarının bu yılki sağlık bütçesi içinde belirgin bir şekilde artmış olması, halkın vergilerinin bir kez daha ilaç tekellerine ve özel sağlık kuruluşlarına aktarılacağının kanıtıdır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2002-2014 yılları arasında sadece özel hastanelerin sayısı 271’den 550’ye çıkarak, oransal olarak yüzde 102 artış göstermiştir. Sadece bu rakam bile sağlık alanında yaşanan özelleştirmeyi anlamak açısından önemlidir. ÇSGB bütçesinin yeterince arttırılmaması, 2016 yılında daha fazla iş cinayeti, daha fazla taşeron istihdamı ve sendikal hak ihlali yaşanmasına resmen davetiye çıkarmaktadır. Türkiye’de dini devlet tekeline alan ve ilk kurulduğu yıllardan itibaren Sünni-Hanefi mezhebinin resmi temsilcisi gibi hareket eden Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi hatırı sayılır bir artışa tabi tutularak, her yıl olduğu gibi bu yıl da çok sayıda bakanlığı geride bırakmıştır” diye konuştu.>>>Gazete3
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.